Cuma, 10 Mayıs 2013 12:06

Dostluk…

Dost denince sağlıkta, hastalıkta, zenginlikte,  yoksullukta, hayatın ihtiyaç duyulan her anında koşulsuz ve şartsız, beklentisiz senin yanında olan insan akla gelir.

            Dostluk öyle bir şeydir ki; ona baktığında gecenin aydınlığa doğru süzülmesi misali tüm karamsarlığından, hüznünden, belirsizliklerden sıyrılır ve aydınlığa erersin.

            O öyle bir yakınlıktır ki, sendeki çirkinliklerle değil, güzelliklerle meşgul olur. Böylece karamsar duygularını da hissettirmeden tedavi eder.

            Seni, anlayışıyla değil, kalbinde hissettikleri ile yaşar. En büyük günahları da işlemiş olsan sırtını dönmeden bağrına basar. Rabbinden aldığı feyizle merhametle kucaklar.

Asi kulunu bile sarayından kovmayan, eşsiz nimetleri ile ikram eden Rabbinin rahmet gücü yansımıştır iç dünyasına. İnsanlığın içinde olan gizli kalmış kötülüklerin bir anlık tezahürü ile terk etmez seni.

            Bilir ki koca bir beyaz sayfa üzerinde siyah bir leke ancak bir nazarlıktır. Doğanın insanlığın bir sonucudur. İsmet olmanın peygamber olmayı gerektirdiğinin idrakindedir.  Onun için kusuru olmayan kara lekesi olmayan insan yoktur.

            Kötülükler rehber olsaydı, açığa çıkarırdı Mevla. Hiç bir kötülük gizli kalmazdı. Demek kötülükler gizlendikçe, görülmedikçe büyür dostluklar. Meğer dostluğun temeli çirkinlikleri görmezden gelmekmiş.

            O nedenledir ki Hacı Bayramı veli demiş; “Biz su birikintisiyiz. Mevlana ise deryadır. Elbette temizler her şeyi.”  Mevlana demiş; “Hacı Bayram bir Şahindir biz ise karga. O Şahindir ki konmaz her leşe.” Bu iki insanın bakışlarındaki güzelliğin yansımasıdır dostluk.

İşte o dostluk ve nihayetinde gören pencere. Ne kadar da mütevazı ve gönül güzelliği ortaya çıkmış bu yüce insanlarda. Elbette bu da dostluğun kaynağını ve güzelliğini perçinlemenin en ideal yoludur.

Bir filozofa sormuşlar, Dünya ya nasıl bakarsınız? Demiş, kalbimle. Hiç unutmam okul yıllarında yatakhaneden gece bulunduğumuz şehre bakardık. Kimimiz şehrin karanlığını yırtan, içindeki belirsizliği belirginleştiren ve insanın gönlüne bir aydınlık veren Kocatepe camiini görür, ne güzel bir manzara derdik. Kimi de karanlık gecelerin kasvetini artıran. Adeta insanın içi dünyasını daha da karartan bir ruh halini görürdü şehrin.

Dostlukların ebedileşmesi dostunu sevgide ve fedakârlıkta aşırıya kaçmadan sevmekten geçer. Çünkü gönül yaratılanı yaratan dan ötürü sevmedikçe bu sevgi gittikçe yok olan bir mum gibi tükenecektir. En iyi dost dahi mezarda seni mutlak yalnız bırakacaktır.

Bugüne kadar dostu ile mezara giren olmadığı gibi bundan sonra da olmayacaktır. Demek nihai dost ancak yüce yaratan olmalıdır.

Evet, insanlık cihetiyle dost odur ki; seni kabrin de yalnız bırakmış olsa da aslında yaşadığı her an senin için yaptıkları ile kıyamete kadar devam eden bir eser bırakmış olsun.

Bunun örneği elbette Resûlallah (SAV) ve ashabında gizlidir. Onlar dostları ölünce de durmadılar. Onun bıraktığı eseri tüm cihana yaydılar. Böylece kıyamete kadar yeryüzünde sayısı artan her Müslümanın, ele geçirilen her beldenin sevabına hep birlikte nail oldular.

Demek bizlerde dostluk adına, kötülükleri, olumsuzlukları ortaya çıkarmadan yaşamaya gayret etmeliyiz. Belki de bizde olan kalbi hastalıklarla değil güzelliklerle bakmayı başarmalıyız.

Böylece Allah Teâlâ’nın bizlere bahşettiği bu hizmet alanında gerçek ve ebedi dostluklara kavuşabiliriz.

Tüm bunları hayata tatbik ederken şu hadisi şerifi ruhumuzdan ve kalbimizden asla çıkarmamalıyız. Efendimiz (SAV) buyurmuşlar ki; “Sevdiğini aşırı sevme; bir gün bakarsın ki sevmediğin kimse oluverir. Nefret ettiğin kimseden de fazla nefret etme; bir gün bakarsın ki o, sevdiğin kimse oluverir.”

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...