Salı, 28 Aralık 2010 19:51

KISALAN GÜNLER

                    KISALAN GÜNLER

                                                                                                                                     Prof.Dr.Mustafa NUTKU

Dünyanın kuzey yarımküresinde, kış mevsimine girdik ve günler gittikçe daha kısaldı; birçok ülke, elektrik enerjsinden tasarruf için, saatlerini geri aldı ve kış saatini tatbike başladı.

 “–Acaba günlerin uzunluğu artıp eksilmeden, bir yılın her gününde aynı kalsa ne olurdu?” şeklinde bir soru akla gelebilir.

Günlerin uzayıp kısalması, mevsimlerin değişmesiyle birlikte meydana gelir. Mevsimlerin değişmesinin ise, dünyanın kendi etrafındaki dönüş ekseninin 23 derece 27 dakikalık bir açıyla eğikliği ile ilgili olduğu, ilköğretim kitaplarında bile izah edilmektedir.

Dünyanın dönüş eksenindeki bu eğiklik olmasaydı meydana gelebilecek diğer bir hadise de, denizlerden yükselen buharın sadece kuzey ve güneye gitmesi ve bunun neticesinde de, her iki kutupta halen mevcut olandan çok daha büyük buz kıtalarının teşekkülü olabilecekti.

Peki, dünyanın dönüş eksenine bu eğimi veren ve muhafaza ettiren ve buna bağlı olarak da mevsimleri, günlerin uzayıp kısalmasını husule getiren kimdir?

Kur'an-ı Kerim'de, günlerin uzayıp kısalması hadisesi üzerinde de insanları düşünüp ibret almağa teşvik eden âyetler vardır:

“Elbette gece ile gündüzün, (büyüyüp küçülerek) birbiri ardınca değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı bütün varlıklarda, Allah'dan sakınan bir kavim için büyük deliller ve ibretler vardır.”                                                            (Yunus Sûresi, 6)

“Geceyi gündüze katar (böylece gündüz uzar), gündüzü de geceye katar (gece uzar). Hem o bütün sinelerde saklı olanları bilir.”                                  (Hadîd Sûresi, 6)

“Gece ile gündüzün, (aydınlık ve karanlık, kısa ve uzun vaziyetlerle) değişmesinde, Allah'ın gökten bir rızık sebebi olan yağmuru indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde (yeşertmesinde) ve rüzgarları çeşitli yönlere çevirmesinde de aklı olan bir toplum için çok ibretler vardır!”                                                  (Câsiye Suresi, 5)

İlim ve fenlerin en önemli faydası, eğer onlardan iyi ders alınabilirse, yukarıda mealleri verilmiş olanlar gibi âyetlerin işaret ettiği delillere bakış ve anlayış derinliği vermesi olabilir.

Bir Hadis-i Şerifte: “Tefekkür gibi nafile ibadet yoktur”, diğer bir Hadis-i Şerifte ise: “Yazık o kimseye ki, böyle âyetleri okur da, bunlarda tefekküre dalmaz” buyrulmuştur.

Günlerin kısaldığı, havanın erken kararmasıyla güneşin ısı ve ışığından daha az istifade edebildiğimiz kış mevsimi ve bunun aksinin olduğu yaz mevsimi her yıl tekrarlanır.

Kısalan günlerimizi takip eden uzun maddî gecelerimizde, manevî güneşlerden aydınlanabilirsek; vicdanımızı dinî ilimlerle ziyalandırıp, aklımızı da fennî ilimlerle nurlandırarak bu ikisinin imtizacıyla hakikatin tecellîsine ayna olabilirsek; kısalan günlerimiz ardındaki maddî karanlıklı uzun gecelerimiz, ebedî saadetli gündüzlerimizi semere verebilir.

Son Düzenlenme Çarşamba, 29 Aralık 2010 19:51
Prof.Dr. Mustafa Nutku

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...