Pazartesi, 11 Temmuz 2011 09:59

Kuran ve Sünnet Işığında…

Ebu Hanife “namı diğer Numan bin Said” Hazretleri. Hicri 70 yılında dünyaya gelmiş ve Hicri 150 yılında vefat etmiştir.

Ben çocukluğumdan beri onun kıssaları ve eserleri ile büyüdüm. Babam daha küçük yaşlarda bizlere Hanefi fukahasından meseleleri okur ve geleceğe dönük aydınlanmamızı şuurlaşmamızı sağlamaya çalışırdı. Bunu ne kadar bilinçli yapar, hedefinde ne vardı bilinmez.

Bugün ben İslami açıdan Kurana ve Sünnete uygun yaşamaya çalışan bir fert olma yolundayım inşallah…

Geçtiğimiz günlerde bir ağabeyimi ziyarete gittim. Ahde vefa gereği… Kendisi oldukça geniş bir cemaatin mensubu idi. Ahlaki ve imani olarak ta temayüz etmişti.

Ancak bu son ziyaretimde gördüm ki; son zamanlarda ortalıkta sahte mürşitler arttı, hadislerin bir kısmı ya da birçoğu sahih değil diyen daha büyük bir güruha duhul etmiş. İyi ki etmiş çünkü cennet-i bakiye daha büyük güruhlar ve düşüncelerle girilecek.

Riyazüs Salihinin müellifi İmam Nevevi Hazretleri Şam da kaldığı sürece hiç meyve yememiş. Sorulduğunda; “Bu diyarlarda vakıf malı çoktur, ola ki bu tezgâhlara onlardan karışma ihtimali olabilir.” diyerek sebebini izah etmiştir. Şimdi bu insan nerede bizim gibi bu zamanda her sokağa çıktığında gözünü haramdan koruyamayacak bu hadis âlimleri nerede…

Ama hayır; onlar hicretten 70 yıl sonra dünyaya gelmiş ve ümmetin ortak teveccühüne mazhar olmuş kulların dan daha sebatkâr bir şekilde sünnete bağlanacaklar ve sünnete muhalif hareket edenlerin yanlışlarını 1500 yıl sonra düzelteceklerdir.

Acaba bu eski büyük insanlar Kuran ve Sünnet ışığında hareket etmediler mi? Onlar hisleri ile mi hareket etti?

Hidayet kesinlikle Allah’ tandır. Benim kimseyi hidayete erdirmek gibi bir edepsizliğim olamaz. Ama mesele benim yüzyıllardır süregelen inançlarım… Bu durumda da aslan olmak kaçınılmazdır, benim için.

Güya peygamber efendimiz (S.A.V.) ömrü boyunca namazda hiç el bağlamamış ve ellerini sadece yanlara salmıştır. Ve hadisi şeriflerini kesinlikle yazmamaları talimatını vermiştir. Bu nedenle biz Kur’anı Kerime daha sıkı sarılmalıyız.

Bu ağabeye göre hadislerin yazılmamasını emrettiği hadisi şerif ve yine ona göre el bağlamadığını anlatan Hadisi Şerif kesinlikle sahihtir ve asla uydurma olamaz.

Ama bunlardan başka fiilleri anlatan Hadisi Şerifler uydurmadır ve bunca yıl biz Müslümanlar uyutulmuşuzdur.

Ona göre; "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den işittiğim şeyleri ezberlemek arzusuyla yazıyordum. Kureyş beni menederek: "Sen Resûlullah (S.A.V.)'tan her duyduğunu yazıyorsun, hal bu ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir insandır, öfke ve rıza, her iki hâlde de konuşur" dediler. Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Ancak durumu da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e arz ettim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) parmağıyla mübarek ağızlarına işaret buyurarak: "Yaz, dedi. Nefsimi elinde tutan Allah'a kasem ederim, buradan haktan başka bir şey çıkmaz". Hadisi Şerifi sahih değildir.(Sahihi Buhari 7734–7740)

Sahihi Buhari, Kütübü Sitte, Ebu Davud, Müslim ila ahir. Bu eserlerde hadis ilminin nasıl olacağı, sahih oluşu, olmayışı, her şeyiyle ve en az 60–70 sahifelik izahatlarla anlatılıyor.

Ama hayır 1500 yıl sonra internet ve bilgi çağı ile biz bu konuları daha iyi yorumlar ve izah ederiz, şeklinde yorumlarsak hata yapmış olmaz mıyız?

Buradan fıkıh dersi yapmaya imkân ve zaman yok. Ancak bakış açımızın doğruluğunu ya da yanlışlığını anlatabilme imkânına sahibiz. Ve bundan da mesulüz.

Ben ısrarla ve dostça derim ki farklı olmak ve yeni çığırlar açmak yerine var olan değerlerimizi canlandırmak, kaybolan sünnetleri ihya ya çalışmak, Kuran-ı ve Sünneti öğretmek, evlerimizi yeniden kıblegah evler haline getirmek için gayret göstermeliyiz. Çünkü her farklı oluşum bir tehlike demektir. Nifak tohumları demektir. Çünkü şeytan asla boş durmamakta ve islamı sulandırmak için bütün benliği ile çalışmaktadır.

Hem namazın nasıl kılınacağına ümmet icma etmiştir. Madem ümmet icma etmiştir. Ümmetin sahibini üzmemek için Allah rahmeti ile kasıtlı olmamak kaydı ile samimi ibadetleri kabul edecek kudrettedir.

İslam tüm mensuplarını kucaklayacak genişlikte ve sadeliktedir. Herkese niyetine ve gücüne göre amel etme imkânı sunmaktadır. Yeni çığır açmak bence Belamlara fırsat doğurmaktır.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar…

Hamza Eroğlu

10.07.2011

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...