Cuma, 09 Eylül 2011 01:00

Tarih bilimi ilk defa ciddi olarak tartışılıyor

Değerli Yazar Mustafa Armağan; “İnkılâp tarihçilerimizin görevlerinden birisi, başta Mustafa Kemal ve İsmet paşalar olmak üzere Cumhuriyet'i kuran kadronun bütün askerlik hayatlarını yenilgilerden arındırmaktır” diyerek tarihimizin kasıtlı olarak çarpıtıldığını ifade etti.

Örnek olarak “1913 Şubat'ında binbaşı rütbesinde bulunan Mustafa Kemal'in de yöneticilerinden (Harekât Şubesi Müdürü) olduğu Akdeniz Boğazı Mürettep Kuvvetleri'nin Bulgarlara karşı düzenlenen Gelibolu taarruzunda hezimete uğradığı nedense atlanır ve suç, hep yapıldığı gibi Enver Paşa'nın geç hareket etmesine atılır. (Enver Paşa da onları erken harekete geçtikleri için suçlar.) Kabahat kimde olursa olsun bu bir hezimettir ve Mustafa Kemal'in harekât şube müdürü olduğu birlikler Gelibolu taarruzunda Bulgarlar karşısında tam 6 bin şehit, 18 bin de yaralı vererek geri çekilmişlerdir. Bu savaşı kazanan Bulgarların kaybı ise komik denilecek derecededir: Sadece 114 ölü, 416 yaralı. (Kaynak: Richard C. Hall, Balkan Savaşları, Homer: 2003, s. 108.) Peki bu olay neden geçiştirilir kitaplarda? Celal Erikan'ın 900 sayfaya yaklaşan Komutan Atatürk adlı kitabında şu cümle vardır: "Birleşik bir komutaya bağlanamaması yüzünden Bolayır saldırısı boşa çıktı." (İş Bankası: 2006, s. 94.) Gerçeğin üstü böyle örtülüyor işte” diyor Armağan.

Çeşitli örneklerle bu tezini kuvvetlendiren Armağan’dan daha önemli konuların da dile getirilmesini bekliyoruz. Mesela 1917 yılındaİsmet İnönü’nün komutanı olduğu birliğin Birüssebi’de yenilgiye uğraması ile birlikte Kudüs’ün İngilizlerin eline geçtiğini…

Yine İnönü’nün, Çerkez Ethem’i bertaraf etmek için orduyu böldüğünü ve Yunanlıların genel bir taarruza geçerek Eskişehir ve Kütahya savaşlarını kazandığını…

Keza; 1918 yılında savaşın sona ermesine 59 gün kaldığı halde Mustafa Kemal’in 7. Ordu komutanı olarak geri çekilme emrini verdiği ve Türk tarihinde emsali olmayan büyük bir esir ve toprak kaybına uğradığı Filistin savaşını…

Yine 1. Dünya Savaşı esnasında Mustafa Kemal’in komutanlık yaptığı birliklerin Anadolu’da Muş civarında Ruslar ile yapılan savaşlardan da bahsedilmesini bekliyorum. İnsanın aklına “kesin burada da bir mağlubiyet söz konusudur” diyeceği geliyor. Zira kritik savaşların cereyan edildiği bu bölgede Ruslar Anadolu’nun içlerine kadar ilerlemişlerdir. İnşallah tarihçi yazarlarımız resmi tarih yalanlarını ve riyakârlığı bir tarafa bırakarak önümüze istifade edeceğimiz bilgileri sunarlar.

Ne ilginçtir tarihçilerimizden hiçbirisi; Bediüzzaman Said Nursi’nin  bu savaşta Bitlis muhasarası esnasında Gönüllü Alay Komutanı olarak Ruslara karşı kahramanca direniş göstermesini yazmaz. Talebelerinin neredeyse tamamını şehit veren bu şanlı gazinin savaştaki başarıları hep “es” geçilmiştir. Aynen Kütahya ve Eskişehir’de es geçildiği gibi.

Tarihçiler; bilim adamlığının gerektirdiği emek, çaba, gayret, sorumluluk ve dürüstlüğü göstermediği takdirde, almış olduğu maaşların ahlaki olmadığını, haksız kazanç sağladıklarını bilmesi gerekiyor.

“Bir tane sıdk, yakar milyonlarla yalanı. Bir dane-i hakikat yıkar kasr-ı hayali” der Bediüzzaman. Hem mesela, bir adam yalancı sözünü doğru göstermek için, İslam’ın felaketini kalben arzu eder. Şu zaman da gösterdi: Cehennem lüzumsuz olmaz, Cennet ucuz değildir” sözünü de unutmamalı…

Kasıtlı olarak tahrif edilmiş bilgileri yayınlayanların bir gün çok mahcup olacağını unutmamak gerekir. Zamanın hâkim güçlerine yağcılık ve yalakalık olsun diye madrabazlık yapanlar, tarihçi değil birer yalancıdırlar.

Kıssadan hisse şu olmak gerektir ki; insanlık âleminin hazin bir durumu olan “iyilikleri baştaki kişiye ve kötülükleri ise halka vermek” belasından bir an önce kurtulmak gerekiyor. Bunun doğrusu şudur; başarısızlıklar ve kötülükler gerekli tedbirleri almadığı için yöneticilere verilir. İyilikler, güzellikler ve başarı ise insanları motive edeceği ve bölündüğü takdirde küçülmeyeceği için halka verilmelidir.

Ne olur artık onurlu ve ahlaklı olup geçmişte yapılan yanlışlıkları düzeltmeye çalışalım. Böyle devam ettiğimiz takdirde medeni milletler nazarında küçük düşeceğimizi unutmayalım, vesselam…

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Şehiremini Çarşamba, 21 Eylül 2011 21:41 yazan Şehiremini

    Sayın Mustafa Armağan ve yazardan Allah razı olsun. Rabbim kaleminize kuvvet versin

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...