Salı, 20 Eylül 2011 10:59

Yeniden Orduevindeyiz

Askeri kimliklerimizi aldıktan sonra sınıf arkadaşımla orduevine gittik. Yıllarca hizmet ettiğimiz halde Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan ayrılmak zorunda kaldığımız için askeri tesislerin yanından dahi geçemiyorduk. Fakat Hükümetimizin çıkarmış olduğu kanun sayesinde tam 15 yıl sonra bir askeri tesise gitme imkânına kavuşmuştuk. Bu yüzden başta Başbakanımız Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen bütün siyasetçi ve bürokratlara teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

Çıkarılan kanun, yaşzedelere sadece askeri kimlik kartı vermekle kalmıyor; silah ruhsatı, yeşil pasaport ve emeklilik hakları gibi birçok konuda kolaylıklar sağlıyor. Elbette bazı eksiklikler mevcut lakin 31 yıllık bir tahribatı sadece bir kanuni değişiklikle çözmek mümkün değildir. Zira bunu ancak sinema filmlerinde sihirbazların sopasında görebiliriz. Gerçek hayatta bütün bu değişiklikler zaman içerisinde yani tedrici olarak çözüme kavuşturulabilir.

Kanun ile ilgili gelişmeleri bu köşeden takip edebilirsiniz. Geriye aldığımız haklarımızı başka yazılarımızda İnşallah detayları ile ifade etmeye çalışacağım. Bu arada eksik kalan ve ilk aşamada elde edemediğimiz haklarımızı da yeri geldikçe anlatarak konuya ilgi duyanları bilgilendirmeye çalışacağım.

Bunlardan bize ne? Demeyiniz zira 1980 darbesi sonrasında on binlerce subay, astsubay ve askeri okul öğrencisi ordudan atıldı. Herkesin bir yakını veya akrabası bu zulme maruz kalmıştır. Ayrıca bu kıyımın toplumumuz üzerinde derin etkileri olmuştur.

Darbeciler, her atılan askerin ilişik kesme işlemlerini yaparken büyük bir güç ve moral kazanmışlardır. Öyle ki fütursuzca “Balyoz” darbe planları yapmışlar hatta internet siteleri aracılığı ile siyaseti etkilemeye çalışmışlardır. Basından mahkemeye intikal etmiş bu rezillikleri isterseniz takip edebilirsiniz…

Bu kıyım yapılırken yönetici koltuklarda oturan siyasetçiler ne yazık ki etkisiz kalmışlar hatta zulüm belgelerini imzalayarak bu suça ortak olmuşlardır. İstedikleri kadar “şunu yaptık, bunu yaptık” diyerek hatalarına kılıf uydursunlar, Ziya Paşanın dediği gibi “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”.

Bu hamur çok su götürür. Yazacaklarımızı sonraya bırakıp orduevi ziyaretine dönmek istiyorum.

Sınıf arkadaşım ile askeri kimliğimizi aldıktan sonra İstanbul’daki bir orduevine gittik. Niyetimiz yıllarca emek verdiğimiz askeriyenin gelmiş olduğu son durumu yerinde görmek ve güzel yönde değişiklikler var mı diye, fikir sahibi olmaktı.

Nitekim çay bahçesinde ilk olumlu gelişmeleri gördük. Garsonluk yapan askerler yerine sivil şahıslar hizmet ediyordu. Vatan savunması için gönderdiğimiz canımız,  evlatlarımızı garson olarak görmek istemiyorduk. Öncelikle bu güzelliğe şahit olduk.

Askeri kimliklerimiz “akıllı kart” denilen çiplerle donatılmıştı. Kapıda görevli asker kimliğimizi elektronik bir cihaza sokarak tespit etti. Eskiden olduğu gibi keyfiliklere ve“yassah komutanım” gibi sözlere artık rastlamak mümkün değildi. Kimliğin varsa içeri girebiliyor; “sakal tıraşın yok”, “kot pantolon giyiyorsun” gibi keyfi muamelelerle karşılaşmıyorduk.

Orduevinde başörtülü teyzelerimize rastladım. Gayet rahat bir şekilde hareket ediyorlardı. Kimseden çekindikleri yoktu. Çocukları veya torunları ile gülüp konuşuyor, hafta sonunun keyfini çıkarmaya çalışıyorlardı.

Başörtülerine dikkat ettim; şu “tavşan kulağı usulü” dedikleri şekilde bağlamışlardı. Eskiden annelerimizin bağlandığı gibiydi lakin saçlarının ön tarafı örtülüydü görünmüyordu. Malumunuz bu tavşan kulağına göre örtünme şeklinde, kadınlar başörtülerini iğne ile bonelerine sabitlemiyorlar sadece düğüm atarak saçlarını ve boyunlarını kapatıyorlardı. Sıkmabaş da denilen bu örtünme biçimine nedense kimse ses çıkarmıyordu. Hâlbuki diğer bağlama usulüne göre büyük bir fark yoktur. Sonuçta kadınlarımızın ziyneti olan saçlar tamamen örtülmektedir.

Orduevlerinde fiyatlar eskiden olduğu gibi hala çok ucuz. Maden sodası içiyoruz sadece 27 Kuruş ödüyoruz. Pasta, çörek alıyorsunuz yine kuruşlarla ödüyorsunuz. Yemekler de keza öyle…

Gerçi henüz yemek yemedim lakin beni bekleyen arkadaşım yemeğini yemiş faturasını bana gösteriyordu. Epeyce yemek yediği halde 8 Lira ödediğini söyledi. Kalitesi de gayet iyi imiş.

Bu arada nakit para ödemesini kaldırmışlar. Yine bir çipli kart alıyorsunuz aynı hızlı tramvaylardaki ödeme gibi kartı doldurarak alışveriş yapıyorsunuz. Eğer kartınız yok ise kredi kartınız ile de ödeme yapabiliyorsunuz.

15 Yıllık askerlik hayatımda sadece birkaç kez gittiğim ordu evine kartımı aldıktan sonra iki kez gittim. Arkadaşlarımla yine gitmeyi düşünüyorum. Bazı kişiler bunu önemsemeyebilir veya “ne var bunda” diyebilir; lakin uzun yıllar askerlik hizmetini yapmış ve hiçbir hak tanınmadan kapı önüne konulmuş benim gibi insanlar için bu ziyaretler çok önemlidir. Birlikte gittiğim arkadaşlarım da aynı şeyi söyledi.

Evet, dünya yeni bir çağa giriyor. Bediüzzaman’ın “malikiyet ve serbestiyet” devri adını verdiği bu dönemin özelliklerini her yerde görmeye başladık. Diktatörlükler yıkılıyor, baskı rejimleri demokrasilere terki mevki ediyor. Elbette “peygamber ocağımız” ordumuz da bu güzel gelişmelerden nasibini almak zorundadır. Zira bütün bu güzellikleri millet olarak hak ediyoruz, vesselam…

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « İtiraf İsrail nereye koşuyor? »

9 yorum

  • Yorum Linki Sezgin Şenay Çarşamba, 07 Mart 2012 18:34 yazan Sezgin Şenay

    sayın kara, daha birkaç yıl öncesinde karşılıklı tartışmalarımızda hükümete ve başbakana atıp tutuyor, ısrarla başarısız olduklarından dem vuruyordunuz. çünkü süleyman demirel taraftarıydınız. özellikle taraftar diyorum, çünkü futbol takımı tutanlardan daha tutkuluydunuz. peki, şimdi bu yukarda anlattığınız haklarınızı sizlere iade etti diye mi hükümet için "hükümetimiz", başbakan için "başbakanımız" der oldunuz, doğrusu merak ettim.

    Raporla
  • Yorum Linki Kamil ÇİLİNGİR Pazartesi, 26 Eylül 2011 18:35 yazan Kamil ÇİLİNGİR

    Vehbi Bey kardeşim;
    Siz ve sizin gibi kardeşlerimize geçmiş olsun der,aramıza hoş geldiniz safalar getirdiniz.

    Raporla
  • Yorum Linki hakan kaner Cuma, 23 Eylül 2011 06:52 yazan hakan kaner

    Sayin Vehbi bey ve Mustafa bey, musade edin sizlere sayin komutanlarim diyeyim icimden boyle geciyor, bu orduevi yazisi sanirim yanlis anlasildi, ben vehbi beye hak veriyorum, tabi bu kadar aci ve istirap cekilince insanlar bunu yanlis degerlendirdiler onlarada saygi duyuyorum, bence daha hakkini alamayan bir suru arkadas var bu son kanun ile alamayan onlar icin yapilan calismalar hakkinda yazarsak ve ayni zamanda bu 6191 sayili kanun ile bir takim haklar alindi ama ya geriye donuk maaslar ya oyak haklari bunlarla ilgili hic bir sey yok, sizlerin dernek olarak bu konu ile ilgili ne bilim bir anaysa mahkemesine muracaat gibi bir dusunceniz varmidir, bu son derece ciddi bir mevzu neticede bizler bu elimize gecen uc bes kurus ile yasamaya calisan insanlariz, bizleri bu konu ile ilgili aydinlatir derneginizin dusuncesini yazarsaniz cok seviniriz, saygi ve selamlar

    Raporla
  • Yorum Linki mustafa hacımustafao Perşembe, 22 Eylül 2011 00:20 yazan mustafa hacımustafao

    Bu yazının amacı orduevlerini kutsamak değil,kazanılan hakların somut bir ifadesidir.Vehbi kardeşimiz bu niyet ve şuurda olan gayretli bir kişidir.Orduevleri konusunu daha geniş kapsamlı ele almamız gerektiği bir gerçek.Hala başörtüsü engeli devam ediyor.Gidebilmek bir fazilet olmadığı gibi gitmemek te tabiki kayıp değil.Ancak ben olumsuz düşünen kardeşlerime saygı duymakla birlikte,orduevlerinin adam gibi işletileceği güne kadar durumunu yerinde görmeye fırsat buldukça devam edeceğim.
    Vehbi kardeşim ,farklı ve güzel bir yazı,teşekkürler.

    Raporla
  • Yorum Linki Vehbi Kara Horasanlı Çarşamba, 21 Eylül 2011 21:35 yazan Vehbi Kara Horasanlı

    Hele hele beyin yıkamak gibi bir anlamı nereden çıkarmışlar merak ediyorum doğrusu. Hem ASDER camiasına karşı böyle bir ifadeyi ayıplıyorum. Herkesin düşüncelerine saygı duymalıyız. Ben Hükümetimizin icraatını beğendim ve güzel taraflarını yazıyorum siz beğenmiyorsanız nezaket kuralları çerçevesinde yazın biz de istifade edelim gerçekleri görelim.
    Unutmayalım ki "marifet iltifata tabidir". Teşekkür etmesini bilmez isek nankörlükle suçlanırız ki buna hiç gerek yoktur.
    Eksiklikleri de güzellikleri de dile getirelim.İnternetimiz web sayfamız var ne güzel bir şey. Eleştiri yapabiliyoruz.
    Gayret bizden tevfik Allah'tandır.

    Raporla
  • Yorum Linki Vehbi Kara Horasanlı Çarşamba, 21 Eylül 2011 21:34 yazan Vehbi Kara Horasanlı

    Sayın Tarık Benli Bey.
    Lütfen rencide olmayınız burada amaç Hükümetin yaptığı icraatlara karşı teşekkürümü ifade etmektir. Asla orduevi takıntısı içinde olmadım. 15 Yıllık görevim esnasında 1-2 defa orduevine gittim sebebi de görevlendirildiğim içindi. Orduevi ortamından hiç hoşlanmazdım zira...
    Her ne ise gittim gördüm ve izlenimlerimi kardeşlerimle paylaşmak istedim. Başka manaları vermeye gerek yoktur.

    Raporla
  • Yorum Linki tarık benli Salı, 20 Eylül 2011 16:47 yazan tarık benli

    Yine orduevindeyiz...Ben buna sevinemem.Ne olmuş orduevine gidildi ise başımız göğe değmez.Gördüğünüz muamelede sadece ve sadece maddi hakların bir kısmı geri alınmıştır.Bunlardan daha önemlisi,şerefle taşıdığınız üniforma ile görev yapabiliyor musun?Askerlik,frenkçesi şövalyelik denilen ruhu taşımayı yani bizdeki karşılığı alperenlik vakarı taşımayı gerektirir.Bilmem kaç kuruşa çay içmek veya yemek yemek bana çok ucuz sevinçler geliyor.Kaldı ki bu hakların iadesi herkesi kapsamadı.Benim vicdanımda haklarında herhangi bir yargı kararı veya ispatlanacak suçu olmayan herkese, eksikte olsa aynı hakların verilmesini bekliyorum.Hem de hiçbir ayrıcalık gözetilmeden.Adalet anlayışım ve vicdanım bana bunu ifade etmeye mecbur kılıyor.İnsanlara,suçları varsa cezasını,yoksa haklarının verilmesi gerekir.

    Raporla
  • Yorum Linki tarık benli Salı, 20 Eylül 2011 16:06 yazan tarık benli

    Bu orduevi takıntısı şahsen beni rencide ediyor.Arkadaşlar lütfen çok rica ediyorum orduevi fetişizmine kapılmayın.Bunca yıl gitmediniz neyiniz eksildi.Gitsek ne olur gitmesek ne olur?Sanki mabetten kovulmuşların psikolojisi ile kendinizi küçük düşürmeyin.Ne gittiğimizden ne de gitmediğimizden kendi dışımızdakilerin haberdar olması kimseye bir şey katmıyor,kimseden birşey eksiltmiyor.Vakar sahibi olmak herşeyin üzerindedir.Selamlar

    Raporla
  • Yorum Linki ahmet kunt Salı, 20 Eylül 2011 11:55 yazan ahmet kunt

    yaklaşık 1 ay öncede bir yorum yapmıştım;sadece fikirlerimin mevcut olduğu ve nezaket öercevesinde idi.o yorumumuda sonradan okuyamadım sanırım bunuda okuyamayacağım.dileyenin dilediği gibi yorumladığı bir cümle,,,,,haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.....
    sizin vurgulamak istediğiniz fikir harici fikirlere açık olmadığınızı görmek 6191 S.K.kapsamına girmiş bir kardeşiniz olarak beni üzmektedir.cumartesi günü lüleburgaz orduevine gittim dershanede öğretmenlik yapan kardeşimin eşi ile.kapıdan içeri giremeden Tugay Komutanının yasakları karşımıza çıktı dolayısıyla giremedik.siz istediğiniz kadar polyanna gibi düşünmeye devam edin.sabit kafa ve tebessüm etmiş yüz ifadesi ile yaşamaya devam....(boşverin diğerleri ne düşünüyor,önemli olan sizin empoze etmeye çalıştığınız fikirler!!!)

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...