Perşembe, 22 Eylül 2011 01:00

İsrail nereye koşuyor?

Eğer insanın ve insanlığın mahiyetini öğrenmek ve onu tanımak isterseniz, Yahudileri anlamak zorunluluğu vardır. Kuran’da Hazreti Musa’nın kıssaları mühim bir mevki edinmiştir. Rabbimiz, Yahudileri örnek göstererek insanın hangi tehlikelerle karşı karşıya kaldığını ve mahiyetinin ne olduğunu bizlere gösterir ve ders almamızı sağlar.

Eskiden İsrailoğulları denilen ve sonra da Yahudi, Musevi olarak adlandırılan bu millet, tarih boyunca beraber yaşadıkları milletlerle ve sonradan da kurdukları devletlerinin etrafındaki komşu devletlerle devamlı sürtüşme halinde yaşamıştır.

Peygamberler sayesinde huzur ve sükûneti bulan bu kavim, peygamberlerin vefatından hemen sonra veya Hazreti Musa’nın Tur dağına çıktığı kısa bir müddet içinde dahi derhal Allah’ı inkâr ve ortak koşma yoluna sapabilmişlerdir. Bu hali ile insanın nübüvvet yani peygamberlik yolundan saptığı an, ne gibi tehlikelere düşeceğini Kuran bütün insanlığa ders vermektedir.

Bediüzzaman, Yahudi milletinin dünyaya aşırı derecede bağlanmalarından dolayı her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeğe müstahak olduğunu ifade etmiştir. Fakat Filistin meselesinde hayatı çok sevmek ve dünyaperestlikten ziyade “Enbiya-i Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından çabuk tokat yemiyorlar” diyerek 1948’den günümüze kadar olan savaşlardan başarı ile çıktığının bir analizini yapar.

Buradaki başarıları dini hissiyattan dolayıdır. Yoksa koca Arabistan’da az bir zümre hiç dayanamayacak mağlup olacaktı. Demek Filistin’de 50-60 yıllık Yahudi devleti din ve milliyet duygusuna bağlılığından dolayı kısa bir dönem ayakta kalabilmiştir. Etraflarındaki Arap devletleri, onlar kadar dinlerine bağlanamadıkları için şimdilik Yahudiler galebe etmişlerdir.

Fakat İsrailoğullarının dünyaya hasrı nazar etmeleri ve fitneci yani karışıklık çıkaran hastalıkları yeniden nüksetmiş son yıllarda tahammül edilemez boyutlara varmıştır. Filistin’de yaptıkları katliam yetmiyormuş gibi bir de Mavi Marmara gemisindeki 9 Türk aktivistin şehit edilmesi bütün dünyanın nazarlarını bu ülkeye çevirmiştir.

Türkiye’nin atmış olduğu dostluk elini “özür dilemem” diyerek geri çevirince eski dostlarını dahi kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Artık başta ABD olmak üzere Batı dünyası “şımarık çocuk” adı verilen İsrail ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Şartsız ve tavizsiz destek yerine “problemlerin diplomatik yolla çözülmesi” mesajlarını vermeye başlamışlardır.

Türkiye, öncelikle radikal ve tavizsiz olarak bilinen Başbakan Netenyahu ve Dışilişkiler bakanı Lieberman’ın diplomaside kabul edilemeyecek saygısız ve seviyesiz davranışlarından istifade etmesini bilmiştir. Diplomatik kariyeri olmayan ve Moldova’da bar fedaisi olduğu iddia edilen Dışilişkiler bakanının sözleri, artık hiçbir ülke tarafından ciddiye alınmamaktadır.

Şimdi, Filistin’in bağımsızlığının tanınması süreci başlamıştır. Buna şiddetle karşı çıkan İsrail’in uzun vadede başarılı olma şansı yoktur. Belki ABD’nin BM Güvenlik konseyindeki vetosu kısa vadede işlerine yarayabilir fakat ekonomik kriz içinde kıvranan ABD ve Batı dünyasının İsrail’i uzun süre sırtında taşıması mümkün değildir.

Yahudilerin başına ne gelmiş ise musibetlerden ders almak yerine, kendilerinden olmayan milletlerden intikam almak için çalışmış olmasındandır. Bu ve benzeri tarihi olaylar çok öncelerden başlamış, günümüze kadar da devam etmiştir. Bu kafayla gittikçe de uslanmayacak hatta azgınlaşacaklar; ya kendilerinin, ya da dünyanın sonunu getirmeye sebep olacaklardır.

Ekonomiyi ve basın dünyasını ellerinde tutmaya çalışarak faizcilik ve tefecilikle, paraya hükmetmeye çalışan bu millet, ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte iyice sona yaklaşmıştır. Dile kolay, tam 450 bin kişi meydanlarda hükümeti protesto etmektedir. Neredeyse halkın yüzde onu sokağa dökülmüştür.

ABD’nin eskiden olduğu gibi İsrail’i daha fazla desteklemesine imkân yoktur. New York Times gibi Yahudi sermayeli basın kuruluşları dahi İsrail’in politikalarını ciddi olarak eleştirmekte, İsrail hükümetine gözdağı verilmesini istemektedirler.

Sonuç olarak İsrail her geçen gün daha da kötü bir biçimde batağa saplanmakta ahmak yöneticileri ve sonu gelmez dünya hırsı sebebiyle daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi felaketin ve yok olmanın eşiğine gelmişlerdir. Bu yolda koşmaya devam ettikçe hiçbir dost ve müttefik de bulamayacaktır, vesselam…

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...