Çarşamba, 21 Eylül 2011 16:47

İleri Demokrasiye Geçişin Son Aşamaları Yaşanıyor

Ağustos 2010 Şûrasından sonra, 9 Ağustos 2010 tarihinde “Darbeci Geleneğin Devri Kapanıyor mu” başlıklı yazımızda, EVET dedikten sonra Orgeneral Işık Koşener'le yeni bir dönemin başladığına işaret ederek ;

Yeni kadronun en şansız tarafı; TSK bünyesi içinde, hakkında darbe hazırlığı içinde olmaktan dolayı iddianame hazırlanarak suçlanan ve bu iddiaların ciddi bulunarak mahkemeler tarafından kabul edildiği için yargı önünde darbe zanlısı olarak bulunan bir kısım üst düzey komutanların hala aktif görevde olmasıdır.

Bu durum Silahlı Kuvvetlerimizin ve üst komuta kademesinin başını ağrıtmaya devam edecektir. İfadeye çağırılmalar, yakalanma veya tutuklanma kararları, bu kararlara uyulmaması gibi sebeplerden dolayı TSK'nin üst komuta kademesi bu yeni dönemde de suçlanmaya devam edecektir.

Gönül isterdi ki bu YAŞ toplantısı (Ağustos 2010) bu meseleye noktayı koysun. Şaibe altında olanlardan TSK'ni temizlesin ve yeni dönem, temiz bir sayfa ile başlasın. Tabii bu gerçekleşmedi.

Şimdi yeni komuta kademesi, darbecilikten yargılanan subay ve generalleri, kendi istekleri ile emekliliğe zorlamalıdır. Emekli olmayanları da Aralık 2010 Şurasında re'sen emekli etmelidir.

Artık Ordumuz; darbeci kadrolardan arındırılmalı, cuntalara son vermeli, ideolojik cuntalaşmalara imkan veren mevzuatın, liyakati öne çıkaracak şekilde yeniden düzenlenmesine yardımcı olmalı; asli görevine dönmeli, Kendisini siyasetten arındırmalı, İç güvenlikten sıyrılıp, dış tehditlere yönelmelidir. 09 Ağustos 2010” değerlendirmesi ile bitirmiştik.

Aradan bir yıl geçti.

Başlangıçta önünde üç yıl vardı.

Kararlı ve planlı bir şekilde bu süre içinde Ordumuzu ileri demokrasilerdeki emsallerine uygun hale getirerek kendisini tarihe geçirtebilirdi.

Ancak, cuntacı kadrolarla günün gerçekleri arasında; geçmişte darbelerin mimarı olan emekli komutanları ile şimdiki kendi makamının yetkileri arasında; ordu evi lobisi ile MGK üyeliği ve Genelkurmay Başkanlığı arasında  sıkıştı kaldı. Vesayetçi, darbeci, tutucu ve milletinin değerlerine yabancı askeri atmosferden kendini kurtaramadı.

Reformlar cesaret isterdi. İstenen cesareti gösteremedi.

Anlaşılan, tıkandı. Gücü kalmadı. Diken üstünde, huzursuz bir yıl geçirdi.

Reformlar, cesaretle atılacak bir ilk adıma bakardı. Basit riskleri göze alamadı.

Gündemi kendi oluşturamadı. Günlük meselelerin peşine takıldı ve sürüklendi.

Önce, 30 Ağustos 2010 Şurasında terfi ettirilmeyen amiral ve generallerin AYİM'de açtığı davalara seyirci kaldı.

Sonra, Cumhurbaşkanının 29 Ekim Resepsiyonuna katılmadı.

Daha sonra da Aralık Şurasını değerlendiremedi.

29 Temmuz 2011 tarihinde, 01 Ağustos 2011 atrihinde yapılacak kritik YAŞ toplantısına üç gün kala emekliliğe sevkini istedi. (Arkasından da, 30 Ağustos 2011 tarihinde normal bekleme süreleri dolarak emekliye sevk edilecek olan Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları da emekliliklerini istediler.)

Peşinen ifade edelim. Makamlar kişilerle kaim değildir. Ayrılanın yeri hemen doldurulur. Hizmet  kervanı yürür. İstifalardan kriz ve istikrarsızlık bekleyenler fazla evhamlı davranıyorlar.

Işık Paşa görev süresinde bekleneni veremedi ama altın değerinde iki icraat yaptı;

Birincisi, TSK hukuka bağlı kalacak ve siyaset yapmayacak dedi.

İkincisi de; emekliliğini istedi.

Geçmiş dönemlerde, İktidarlarla ihtilafa düşen Genelkurmay Başkanları ortalığı karıştırırlardı. Yargıyı, Üniversiteleri, basını ve STK'ları harekete geçirirler, astlarına beyanatlar verdirirler, muhtıralar verirler işi dolaylı veya direkt darbelere kadar götürerek hükümetler düşürür, Meclisler kapatırlardı. İstikrarı bozar. Ekonomiyi, iç ve dış siyaseti, sosyo-kültürel yapıyı ve değerleri alt üst ederlerdi.

Işık Koşaner Paşa, bu yöntemleri devreye sokmak veya gücü elinde tutarak siyasi iktidarı devamlı huzursuz etmek yerine, medeni ve çağdaş bir davranış sergileyerek, emekliliğini isteme erdemini gösterdi.

Yakın tarihimizde süreleri dolmadan ayrılan Genelkurmay Başkanları oldu. Ama başka sebeplerden.

Merhum Cevdet Sunay, 15 Mart 1966 tarihinde istifa etti. Cumhurbaşkanlığına aday olmak için.

Merhum Faruk Gürler, 05 Mart 1973 tarihinde istifa etti. Cumhurbaşkanlığına aday olmak için.

Org. Necdet Üruğ, 02 Temmuz 1987 tarihinde istifa etti. Zamanın Başbakanı Merhum Turgut Özal ile ters düşen Merhum Necdet Öztorun'un, bir oldu bitti ile Genelkurmay Başkanlığına getirilmesini sağlamak için.

Merhum Necip Torumtay, 03 Aralık 1990 tarihinde istifa etti. Birinci Körfez krizinde zamanın Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal ile ters düştüğü için.

Ama, yaşanan olaylar dikkate alındığında, Işık Paşanın istifası bambaşka bir değere sahiptir. Arkasından üç Kuvvet Komutanın da emekliliklerini istemeleri, siyasi iradenin önünü açan ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst kademesinin şekillenmesinde siyasi iradenin insiyatif kullanmasına imkan sağlayan, devlet adamı niteliklerine sahip, siyasî otoriteyi kabullenen bir davranış olmuştur.

Siyaset bilimciler ileri demokrasiye geçişin yedi aşamada gerçekleştiğini ifade ediyorlar.[i] İlk üç safhasını “Demokrasiye geçiş”, son dört süreci de “Demokrasinin Sağlamlaştırılması” dönemi olarak değerlendiriyorlar.

Bu safhalardan;

Beşincisi ; Ordu üst kademeleri tarafından, sivil üstünlüğünün resmen ancak kısmen kabulü;

Altıncısı ; Ordunun kendi içindeki ideolojik denetimi elinde tutması;

Yedincisi de; Ordunun demokratik sivil denetimi;

olarak ifade ediliyor.

Bu değerlendirmede beşinci safha, komuta kademesinin, siyasi iradenin otoritesine girmeyi içlerine sindirme safhası olarak görülüyor ki; şahsen ben de bu kültürün Silahlı kuvvetlerimizde yerleşmiş olmasının, vesayet sisteminin sonunu getirecek, çok önemli bir aşama olduğunu kabul ediyorum.

Hem emekli olanların, hem de  siyasi iradenin tercihi ile işbaşına gelecek yeni kadroların siyasi otoriteye tabi oldukları anlamı çıkmaktadır.

Ayrıca, üst kademedeki bu gelişmeler, Silahlı Kuvvetlerin tabanına kadar sirayet ederek, cuntacı kadroların pasivize edilerek zaman içinde tasfiyesine imkan verecektir.

Bu bakımdan emekliliklerini talep eden Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını bu çağdaş davranışlarından dolayı tebrike şayan buluyorum. Bu davranışları hayırla yadedilecektir.

İlk anda, istifa depremi olarak basında yer alan bu gelişmeleri, üstün liderlik ve devlet adamlığı yetenekleri kullanarak ve gerçekten ustalık isteyen girişimlerle, krize dönüşmeden çözen ve emeklilik, atama ve terfileri normal mecrasına sokarak, yeni kadrolarla Yüksek Askeri Şura toplantısını bu gün (01 Ağustos 2011), planlandığı şekilde başlatan Cumhurbaşkanımızı ve Başbakanımızı da yürekten kutlamak gerekir.

Emeklilik kervanına katılmayarak göreve devam kararı alan, bu fırtınalı üç gün içinde Sn. Başbakanla omuz omuza çalışarak taşların yerine oturmasına yardımcı olan, bu arada Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkan Vekilliğine getirilen Org. Necdet Özel'i de tebrik etmek gerekmektedir.

Bu hafta sonundan önce Şura Toplantısı sonuçlanacaktır.

Org. Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanı olması kesindir.

Önünde dört yıl gibi uzun bir süre vardır.

Bu süre TSK'ın, hem günün şartlarına cevap verecek tarzda yeniden teşkilatlanması ve hem de yukarıda belirttiğimiz adımları atarak, DEMOKRATİKLEŞMESİ için yeterli bir süredir.Vakit boşa geçirilmemelidir.

Necdet Paşa, toplumun beklentilerini iyi okuyarak, insiyatifi de ele alarak modernizasyon ve demokratikleşmeyi gerçekleştirerek tarihimize Silahlı kuvvetlerimizi yenileyen komutan olarak geçebilir.

Şûra öncesi gelişmeler ve Necdet Paşa'nın göreve başlama şekli, bu sonucu getireceğinin işareti olarak tarafımızdan algılanmaktadır.

Ülkemizin ve Silahlı kuvvetlerimizin gelecek güzel günleri için duacısıyız. 01 Ağustos 2011

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Onursal Bşk.



[i] Narcis Serra, Demokratikleşme Sürecinde Ordu, İletişim Yayınları, 2011, s.63

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

www.adnantanriverdi.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

2 yorum

  • Yorum Linki cengiz çıkrıkçı Perşembe, 06 Ekim 2011 01:00 yazan cengiz çıkrıkçı

    sayın komutanım asder yazarlarının ve basın yazarlarının yazılarını üzüntü ve demokrasi adına kayıp olarak okudum.ben 9haziran1970 senesinde tegmen rutbesi ile sapık ideolojik fikirler taşıma ile suçlanarak ordudan resen emekli edildim.aynen 1980 yılında resen emekli edilen şerefli silah arkadaşlarım ve komutanlarım gibi.üzüntüm yazılarınızda bizden hiç bahis olmaması ülkemize demokrasi getirme mücadelesi içinde olan siyasi iktidarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının hele halkın güvenine mazhar olmuşların demokrasi içinde toplumsal ayrıcalık kokan yazılar yazması üzücüdür.ihtilallerin hepsinde haksız yere suçlamalarla atılan bütün askerlerimizin haklarının alınması yolunda çalışılması gerçek eşitlik ilkesi ve demokrasi ile uyum saglar 1980 yılı magdurlarının haklarını almalarına nekadar sevindim ise 1971 yılı madurlarının reddine o kadar üzüldüm 1971 madurlarını savunucu yazı okumamam yasanın belirli kesimler için çıkartıldıgı düşüncesini taşımama sebeb olmaktadır

    Raporla
  • Yorum Linki Yavuz Başkal Çarşamba, 21 Eylül 2011 23:17 yazan Yavuz Başkal

    Teşekkürler çabanıza.. yarın ayrıntılı yazacağım, Başkaları da olacaktır mutlaka...

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...