Perşembe, 05 Nisan 2012 08:39

Mehmet Akif’in Bir anısı ve ASDER’ de Bir Paşa…

Cumhuriyetimizin kuruluşundan öncelere dayanan bir planla yürürlüğe konulan İslam’ı geriletme ve yeryüzünden silme planları özellikle İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi ile hız kazanmıştır. İşte bu ortamda ihlasını muhafaza ettiğinden olsa gerektir ki; Bu memlekette Ezanları susturma planları yapanların gören ve hisseden tüm gözlerini perdeleyen  Yüce Allah İstiklal Marşı gibi bir eseri bu millete armağan etmiştir.

“Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”

İşte bu dizelerin kahramanı Mehmet Akif Ersoy her sabah Sultanahmet Camiine namaza giderken bir piri-fani yi ağlarken görür ve hatıratında şöyle anlatır; “Bu yaşlı insanın bir gün yanına sokuldum ve niçin durmadan ağladığını sordum. Gözyaşları içinde bana şunları anlattı. Ben dedi 2.Abdülhamit zamanında orduda binbaşıydım. Ailem çok zengindi. Bir gün anne ve babamın vefat haberlerini aldım.

Ailede benden başkada işlerimizi yürütecek kimsede yoktu. Hemen sadarete bir dilekçe yazdım ve istifa etmek istediğimi bildirdim. Sadaretten gelen cevap menfiydi. Ben ikinci ardından da üçüncü bir müracaatta bulundum. Ama her defasında aynı cevapla karşılaştım.

Bunun üzerine hünkâra müracaata ettim. Hünkâr istifa talebimden hoşlanmamıştı. İsteksiz bir işaretle elinin tersi ileri git seni istifa ettirdik dedi.

Ben sevinerek huzurundan ayrıldım. O gece rüyamda Osmanlı ordusu Efendimize (SAV) teftiş veriyordu.

Yanında 4 büyük halife olduğu halde efendimiz önünden geçen bölük ve taburları teftiş ederken ondan bir adım geride edep ve terbiye içinde Abdülhamid de bulunuyordu. Derken benim taburda geçmeye başladı. Ancak tabur dağınıktı ve başlarında kumandanları yoktu.

Efendimiz (SAV) bunu görünce Abdülhamid cennet mekâna; Bu birliğin kumandanı nerde diye sordu? Oda talebi üzerine istifa ettirdik dedi. Efendimiz (SAV) beni bütün ömür boyu ağlatacak şu sözü söyledi; Senin istifa ettirdiğini bizde istifa ettirdik.
-Söyle bunu duyduktan sonra ben ağlamayayım da kim ağlasın?

İşte gördüğünüz gibi İslam ordusu bizzat Peygamber Efendimizin manevi kumandanlığında vazifesini icra ediyor. Bu vazifesi de bitmemiştir devam etmektedir. Ta ki kıyamete kadar.

Şimdi birde ASDER de bir paşa olan Muhterem Adnan Tanrıverdi’ nin bir hatıratını paylaşayım sizlerle.

“İstanbul garnizonunda görev yapmaktadır. Çok sık şehit cenazesi gelmektedir ve kendisi de bu törenlerin hepsine katılmaktadır. Bu cenaze törenlerinde de haliyle önce vakit namazını kılmakta ve akabinde de cenaze namazına iştirak etmektedir.

Kendisini o zamanki Kolordu Komutanı Albay olan devre arkadaşı vasıtası ile vakit namazlarını üniformalı olarak kılmaması yönünde ikaz eder. Bunu içine sindiremeyen Adnan Paşa törene geç katılarak vakit namazında orada bulunmamayı tercih eder.

Ancak bir iki tören sonra bu durum kendisini kalbi olarak sıkar ve yine eskisi gibi vakit namazlarını kılarak törenlere katılmayı tercih eder. Kendisini Allaha ve Resulüne karşı sorumlu hissetmektedir. Böylece rahatlığa ve huzura erer.

Terfi edeceğim endişesini gönlünden atar. Çünkü bir gönülde iki sevgiye yer yoktur. Ya ahiret vardır. Ya da dünya. O ahireti tercih etmiştir. Komuta kademesine de ben buyum ve bu hizmetimle varım, mesajını bir nevi iletmiştir. O yıl Ankara’ya tayin olmuş ve sonrasında da emekliye sevk edilmiştir.”

İşte bir yanda gözyaşlarını dindirmek için Peygamber Efendimizden bir işaret bekleyen bir Binbaşı ve diğer yanda da Hakka hizmeti terfi ettiği için kendi dışında emekli edilen bir Paşa…

Ve bu Paşa ki emekli olduktan sonra bir kenara çekilmemiş, insanlığa ve İslam’a hizmeti, Hakka hizmet olarak benimsemiş. Ecrini de Allah’tan bekleyerek mazlumların yanında olmuş. Emsalleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin değişik sivil kuruluşlarında varlık ve makam içinde yaşarken o rahat etmeyi düşünmemiştir. Hizmet uğruna hiç taviz vermeden her toplantıya metrobüsle de olsa katılmayı asla ihmal etmemiştir.

Emsalleri kanal kanal gezerek parlak İngiliz oğlanı misali stratejistlik yaparken O sünnete ittiba ederek İslam şiarı olan sakalı benimsemiş. Günümüde birçok İslam ulemasının dahi taşıyamadığı bu İslam şiarını layıkı veçhi ile dimdik taşımış. Yazları herkes tatilde iken o bulunduğu yazlık belde de çocuklara Kur’an ve iman öğretilerini öğretmeyi rehber edinmiş.

Evlatları ve çocukları yaşındaki ve belki de kader birliği olmadığı dava arkadaşlarının dertlerini dava edinmiş bir Peygamber Ocağının Paşası.

İşte Asder ve Peygamber Ocağının dışına itilen bu İslam kahramanları “Ki ben bu hitabın dahi az olduğunu düşünüyorum. Ancak layık olmak kaydı ile…” Hiçbir menfaat gütmeyen, ilerlemiş yaşına rağmen hiçbir toplantıyı ihmal etmeyen Bu İslam mücahidini değil üzmek belki ona gülümsemeyen bir yüzle bakmayı dahi kendisine uygun bulmayan bir tavır ve bağlılık içinde olmalıdır.

Ümit ederim ki Peygamber efendimiz (SAV) Adnan Paşamızı ve O ağlayan Binbaşımızı manevi ordusuna daimi kabulle şereflendirmiştir. Umarım bizlerde onlarla omuz omuza bu mücadelede tarafımızı belirleyerek mücadelemizi bir nevi mucizevi manevi kılıçlarla sürdürürüz.

Bu insanları üzmek, onların bu hizmette geri kalmalarına sebep olmak, kanaatimce eğer layık isek belki rüyamızda da görülecektir ki Ağlayan O Binbaşımız gibi bu ordudan istifa ettirilmeye sebep olacak bir davranış olacaktır.

Çünkü bir hizmette bulunmak kadar bu hizmette bulunanların şevk-ü heveslerini kırarak bir hizmetten uzaklaştırmak belki daha vahim bir manevi cinayet olacaktır.

Buradan Rabbime niyaz ediyorum; “Ey Rabbim bizleri, arkadaşlarımızı ve bu hizmette kendisini siper etmiş büyüklerimizi muhafaza eyle. Onların kalplerine genişlik ihsan eyle. Onların ve bizlerin şevklerini artır. Bizleri ve onları senin rızana nail olabilecek gerçek hizmetlerde istihdam eyle. Âmin”

Allaha emanet olunuz sevgili dostlarım…

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...