Salı, 24 Nisan 2012 08:34

Mümin Olanların Çoktur Cefası!

Hidayet Yurt, YAŞ kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden çekilip koparılmış bir vatan evladı. Benimde,  Adaleti Savunanlar Derneğin’ den “ASDER” tanıdığım bir kardeşim. Cefakâr bir vatan evladı.

Mübarek bir Cum’a günü Hasan Sagındık’ın yorumladığı bir ilahiyi bizlerle paylaşmak istemiş. İyi ki de paylaşmış.

            Canım Feda Olsun Senin Yoluna

            Şefaat Eyle Bu Kemter Kuluna

            …

            Mümin Olanların Çoktur Cefası

            Ahirette Olur Zevkü Sefası

Cum’a namazını kılmış ve içimde tarif edemediğim bir hüzünle işlerime yönelemeyerek düşüncelere dalmış bir halde yalnız kalmak için usul usul daktilosayarımın başına yönelmiştim.

İşte bu ruh halinde iken yukarıdaki dizeler farklı bir yorumla ruhumun ve kalbimin Deriklerine iniyor ve mana âlemine götürüyordu beni.

Ta o okul yıllarına gitmiştim. Sabah namazına birbirimizi kaldırdığımız o günlere… Daha yatakhanenin kapısı açılır açılmaz ses çıkmasın endişesi ile hemen uyanıverirdik.

Ders çık borusu çaldığında süratle koşarak yemekhaneye gider yemeğimizi yer, arkadaşlarımızı da alarak yaklaşık 2–3 km uzaklıktaki camiye öğlen namazını kılmaya giderdik. Sonrada aynı serilikle dönüşe geçerdik.

Soğuk kış gönlerinde hangimiz daha rahat ve cesaretle abdest alacağız diye yarışırdık. Cami avlusunda kısa vakitte güreştiğimiz dahi olurdu.

Etüt vakitlerinde akşam teravihe gidenler olarak ismimizi yazdırırken tedbir nedir hatırımıza gelmezdi. Bu sünnetti yapmak şart değildi demezdik hiç. Hep kıldık teravih namazlarını. Hiç aksatmadık. Elhamdülillah.

Dağda operasyonlarda bile kar eriterek abdest alır ve birbirimizin namaz kılmasını bekler etrafta nöbet tutardık, teröristlere karşı.

Ashap gibi cephede Namaz kılmayı arzulardık oda nasip oldu birçoğumuza. Hiçbir zaman arkadaşlığımız arasına dünya giremedi. Makam mevki, tayin yeri giremedi. Yemek yerken dahi herkes bayat ekmeği yemek için yarışırdı.

Yemekten aç kalkan çok arkadaşımı hissederdim. Sırf başkaları yesin diye. Seyahatlerde otobüs durmayınca gece vakti burası neresi diye bakmadan dur ineceğim diyen arkadaşlarımı biliyorum. Dağın başında inmişlerdi.

Hiç kimse Allaha ve Resulüne kavuşmaktan başka bir menfaat düşünmezdi. Herkes dünya kupalarını izlerken biz gazinoda masa başlarında birbirimize Risaleleri anlatırdık. Bizi gören olur diye aklımıza hiç gelmemişti.

Mesai saatinde namaza gidilmeyecek denildiğinde kışlada özellikle araç çıkarıp askerle Namaza gittiğimizi çok hatırlarım. Korku aklımıza hiç gelmezdi.

Birisi Allah Resulü böyle emretmiş dediğinde başla göz üstüne der ve tam teslim olurduk. Acaba sorusunu hiç düşünmezdik.

Her an atılmayı beklerdik ama endişe etmezdik. Dışarıda aç kalmak nedir hiç bilmezdik. Ama bir gün o beklenen şey vuku buldu ve biz baş başa kaldık hayat denilen o gerçekle.

Bir anda hastanelerden kovulduk. Herkes farklı bir süreçte imtihan edilmeye başlandı. Bir arkadaşımın hanımı bir süre sonra kanser oldu. Ama hiç şikâyet duymadım. Ben ekonomik sıkıntıda iken o can pazarında hep Hamd ediyordu.

Bir başka arkadaşım bir süre sonra vefat etti. Çocukları tek başına kaldı. Bir başka arkadaşım müteahhit oldu yükseldi. Bir başkası Üniversitede hoca oldu.

Herkes farklı alanlarda tartılıyordu. Cefası çoktu Müslüman’ın.

Bu olaylar ve yaşananlar bütün arkadaşlarımda bir Kemalata sebep oluyordu. Onları pişiriyor ve sanki bir vazifeye hazırlıyor gibi idi. Elbette kaderi ilahi hiçbir şeyi hikmetsiz yapmazdı. Önemli olan bizim bunu hissedip üzerimize düşenin gereğini yapmakta tereddüt etmemizdir.

Bir kısmımızda İslam’ın farklı yönlerini anlamaya başlamışlardı. İslam’ın geleneksel bir bütüne dayanmadıklarını düşünmeye başlamışlardı. İslam geçmişte öğretildiği gibi değildi. Nasıl olurdu da biz farklı ele almıştık İslam’ın bu yönlerini demeye başlamışlardı.

Çekilen sıkıntılar, görülen zulümler artık tesanütü zedelemeye mi başlamıştı ne? Elbette hayır. Artık direnç kırılmıştı belki. Tahammül sınırlarının sonuna gelmiştik artık. Yeni bir dönem başlamalıydı. Elbette her değişim bir ihtiyaca binaen doğar. Demek bizler artık farklı alanlarda bir oluşuma yönelmek durumundayız.

Demek, etrafımızda var olan değişim sürecini çabucak algılamalıyız. Bugüne kadar Müslümanların aleyhinde gelişen durumlar artık lehinde olmaya başladı. Demek biz geleceğe dönük meselelere yönelerek gerçek saadetin ahirette olacağını unutmamalıyız. İyi ki gönderdin Hidayet Kardeşim. Bende diyorum ki;

            Mümin Olanların Çoktur Cefası

            Ahirette Olur Zevkü Sefası                                           

                                               20.04.2012

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...