Cuma, 04 Nisan 2014 12:54

Yenilenme Zamanı

          Zaman değişiyor, algılar değişiyor. Maalesef süreç cemaat (topluluk) olmaya özendirilen Müslümanları da bencil, ferdiyetçi, megaloman, hırslı ve menfaatperest yaptı.

         Seçimler nefes aldırdı. Sadece Türkiye’de değil, Balkanlar’da, Ortadoğu’da, İslam ve Türk Yurtlarında AKPARTİ’nin zaferi kutlandı. R. Tayyip ERDOĞAN başardı. Tüm hakaretlere, karşı çıkışlara, içeriden ihanetlere, teşkilat mensuplarının nezaketsizliklerine rağmen, büyük yüreği ve tabii ki fedakâr destekçilerinin de samimi emeği ile kazandı. Bence ülke kazandı. Ülkedeki istikrara seviniyoruz ama bu gayretlerden en çok kimler ve ne adına yararlanıyor bu soru da işte o fedakârları ciddi manada rahatsız ve tedirgin ediyor.

         Balkon konuşmasına çıkarken Başbakanımız keşke Egemen Bağış yerine teşkilatlardan fedakâr birini alsaydı yanına. Oğlu yerine de aynı şekilde. Seçim mahkeme değil. Seçim teveccüh, sevgi ve güvendir. Herkes bilir, Allah Resulü (SAV) Mısır’a vergi toplamaya memur gönderir. Dönüşte Efendimiz (SAV)’e pahalı bir hediye ile gelir memur ettiği şahıs. Kızar Allah Resulü. “-O cehennem odununu devlet malının içine at!” diye emir buyurur. Hediyeyi getiren seçilmiş bir sahabedir. Hz. Nuh’a inanmayan oğlu da örnektir insanlığa. Herkes hata yapabilir. Ama zafer kahramanları ile kutlanmalıdır. Mutlaka Sayın Başbakanımız fedakârca koşarken evlatları babasız kaldı, Onlar da fedakârlık yaptılar. Benim artık beklentim ilklere dönüştür. Hani buyuruyor ya Allah Resulü (SAV) “-Ensar’a karşı daha saygılı olun. Her yeni gelenle onların oranı azalıyor.” Sosyolojik bir tespit. Başbakanımız keşke İstanbul’da unutulan Milli Görüş’ün, Akıncılar’ın, MGV’lıların, MTTB’nin ilk mensuplarından ağabey ve ablaları ile çıksaydı oraya. Kendisinin karşılaşınca “-abi, abla” dediği insanlarla omuz omuza.

         Seçimler şunu gösterdi. Halkımız “Uzun Adam”a güveniyor. Evet, Uzun Adam, Sevgili Başbakanım, Değerli Ağabey. Sıra sizde. Ümit oldunuz, yıllar önce. “Tayyib’e Tayyip gerek.” diyen âlimi Kırklareli’nde Üsteğmenken duymuş ve size o günlerden beri dua eden bir nesiliz. Yürüyüşünüzü safralardan kurtarınız. Hani yağmur duasına çıkmıştınız. Size gülmüşlerdi “yobaz” diye. Ama sizinle duaya duran kardeşleriniz vardı ya. Onlara dönme zamanı. Onlarsız olmuyor. Bakın 17 Aralık Krizinden sonra kadroları ne kadar ihmal ettiğiniz, birilerine yersiz ama ne de güvendiğiniz çıkmadı mı ortaya.

         Vaktiyle İmam Hatiplileri cemaatlerde yetişenlerin bir taşlamadığı kalmıştı. Şimdi anlıyorum sebebini. Zamanında özgür iradeli Müslümanlar çıkmış İmam Hatip’ten. Dilerim öyle de sürer. Gelinen süreçte kapı kapı dolaşıp CHP’ye oy isteyebilme ferasetsizliğine düşmesi bir insanın ne ile açıklanabilir ki?

         Tüm bunlardan sonra YENİLENME ZAMANI’dır diye düşünüyorum. Yoksa Milletimiz soysuzlaştırılacak. O zaman işte bu müspet yapının yanında kim duracak, kim omuz verecek? Sayın Başbakanımız peki sizin gösterdiğiniz Sağlam İrade’yi kim gösterecek? Allah Korusun, yokluğunuzu hiç düşündünüz mü? Peki, her türlü tedbiri de almak sizin göreviniz değil mi?

         Özetle, yenilenirken, söylemler gözden geçirilmeli, insanlar ve teşkilatlar gözden geçirilmeli, yakın geleceğin kadroları hazırlanmalı. Bu arada Liderler de aynı şekilde. İhanet çevreleri, dış güçler çatlak olsun diye nasıl mücadele ettiler. Elhamdülillah olmadı. Bundan sonra da olmasın, olmaması için de ciddi mücadele edilmeli, kadrolar hazırlanmalıdır.

         Devlet bürokrasisi oluşturulurken de, bizden, sizden değil, Milletimize, iman ve istikbalimize ihanet etmeyecek kişiler yetiştirilmeli ve etkinleştirilmelidir. Yoksa oluşacak paralel yapıların başındakiler değişebilir, bu unsurların başına menfi birileri de gelebilir. Nerede otokontrol yoksa ve kişisel keyfiyet dizboyu ise, orada tuzun kokacağını bilin.

         Sözün özü Yenilenme, İmanımız, Mazimiz, gelenek, edep ve terbiyemiz etrafında yeniden şekillenmelidir.  Kazak Şair; Muhtar Şahanov, “Dört Ana” şiirinde diyor ki;

“Kaderini soysuzluk derdinden koru!

Her insanın kendi anasından başka,

Gıyabında her an O’nu koruyan ve kollayan

Olmalıdır dört anası asıl takdire şayan;

Anayurdu, asıl dayanağı, heybeti,

Esas direk iman, örf, geleneği, âdeti,

Her adımına ışık saçan an be an.

Olsa dahi hatırası çok hüzünlü ve ağır,

Dördüncüsü Milli Tarih, bunu bilmeyen mağdur.

……..”

         Yetiştiğimiz maya ile istikbali şekillendirme zamanıdır. Bu görev Başbakanımızın ve İktidarın tüm unsurlarının üzerinde manevi bir yük olarak durmaktadır. Unutulmamalıdır ki, Milletimizin Adriyatik’ten Çin Seddi’ne yazılmamış mefkûresi ve istikbal beklentisi vardır. Bu mefkûre İslam’la son şeklini almıştır. Tekâmülü ve idamesi her birerimizin mesuliyetidir.

Son Düzenlenme Perşembe, 17 Nisan 2014 10:26
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...