Salı, 16 Eylül 2014 15:30

KOZMİK ODAYA KİM/KİMLER GİRDİ?

Ülkem her manada zor günler geçirdi. Düşünün, 200 yıldır sürekli çalkantı, harp, çatışma, darbe, gerilim, ekonomik darboğazlar yaşandı. Sultan Abdulaziz’in hunharca katli ile ayyuka çıkan ihanet ve işbirlikçilik İttihat ve Terakkinin idraksizlikleri ile devam etti. Cumhuriyetin kuruluşuna müteakip, İstiklal Harbi’nin fedakâr Kadro ve Komutanları tıpkı Osmanlı Hanedanı gibi acımasızca tasfiye edildi. Redd-i Miras yapan sistem kendini zorla kabul ettirmekten çekinmedi. Bunun için bazen tektipleştirdi, bazen ötekileştirdi, bazen böldü, bazen ayrıştırdı. Tek neden kendisinin hep ayakta kalmasıydı…

      Sistem, darbelerle kendisini yeniledi. Son yıllara gelene kadar tüm bu ihanetlerin arkasında kim ya da kimlerin olduğunu pekte konuşamadık. Çünkü konuşabilecek bilgiye haiz olması gerekenler de ideolojik ayrışma çukurunda kördöğüşü yapıyorlardı. Kargaşa; kardeş kavgaları, mezhep kavgaları ve ırkçı bölücülükle de hep desteklendi.

      İhanetin zirvelerinden biri de 28 Şubat Süreci idi. Milletimizin önüne geçemedikleri aslına dönüşünü boğmak için toplu katliamlardan tutun, içsavaşı bile düşündüler. Ancak artık akan selin önüne geçemiyorlardı. Bu sel adeta bir doğrular seline dönüştü. AKPARTİ ile siyasette de yerini buldu. 300 yıllık ezilmişliğe, aşağılanmışlığa, aldatılmışlığa karşın halkımız birliğini sağladı. Bu gün PKK süreci, Gezi Olayları… Basit olaylar değildir. Bu tuzakları dahi Millet evladı R. T. Erdoğan’ın iradesi ve kendi gösterdiği feraset ve soğukkanlılıkla atlatmayı bildi.

 

      Özünde 300 yıllık ezilmişlik ve kölelikten çıkmaya çalışırken halkımız ve hükümet sanırım bir şeyi kaçırdı. Psikolojik Harp/Harekâtla içimize sokulacak ihanetti gözden kaçan. Kısaca “Paralel Yapı” olarak ifade edilen şeyi sadece devlet kurumlarında değil, STK ve Cemaatlerin içinde de bekleyiniz. Örneğin; Menzil Cemaatinin içinde acaba Paralel bir yapı oluşturuluyor mu? Ya da Süleymancılar’ın içinde. Ne kötü bir paranoya bu. Ya da diğer Nurcu gurupların içinde.. Hâsılı artık camide selamlaşırken bile sorun var. En kötüsü de buydu.

      Peki, bu kadar kontrollü ve iç dinamikleri yüksek yapılarda paralel örgütlenmelerle o yapıların dahi içinin değişeceği düşünülürse..

      28 Şubattan sonra Ergenekon Sürecini yaşadık. Mutlu olduk. Hiçbir şey karşılıksız kalmamalıydı. Ama bu gün bakıyorum, gerçek sorumlular, Demirel, Karadayı vb. dışarıdalar. 28 Şubat yargılanmadı. Sadece bazı tetikçiler ve içine sırf şebeke büyük görünsün diye monte edilmiş diğerleri. Bu süreçte oldu olan zaten. Eşzamanlı olarak tüm kurumlarda kadrolaşıldı. Bu kadrolar “TEDBİR” yapıyor ve kendilerini saklıyorlardı. Özellikle TSK, İçişleri ve Yargı personeli her kişiden bir “ABİ” sorumluydu. Sınav dönemlerinde özellikle de Harp Akademisi Sınavlarından önce bir ay izin alan adayı, akademiden mezun subaylar evlerde eğitiyorlardı. Bu normaldi. Normal olmayan şu. Beklenti ülkede kıbleye dönen insanların iktidar olması, Müslümanların gerektiği gibi özgürce yaşamaları. AKPARTİ Hükümetleri halkın bu beklentisini karşıladı. Geçen yıla kadar Paralel Yapı dediğimiz cemaat de memnundu gelişmelerden. Ancak duyuyoruz ki hala aynı ekip tedbir deyip, HSYK’ın mescidine cumaya dahi gitmiyorlar. Peki, kime karşı tedbir? 17, 27 Aralık Kalkışması, MİT’e operasyon. Türkiye’yi kime satıyoruz? Bakın AKPARTİ ya da Erdoğan değil hedef. Hedef Türkiye. Yani hırslarımız için gerekirse Türkiye gitsin, ideallerimiz ve çocuklarımızın geleceği gitsin. Tüm bunlar ortada iken hala akla uygun davranmamak, davranamamak, hala hataya bağlı kalmak ve itaat etmek, muz tarikatında şeyh denen meczubun sevap için tenasül uzvunu öpmek gibidir ve hakikaten Haşhaşiliktir.

      Malum Arınç Suikastı denen ucubeyi yazmıştım. Peki, halen beş yıldır iddianamesi dahi yazılmamış bu dava sonucunda ne oldu? Genel Kurmay’ın Kozmik “ÇOK GİZLİ” odalarına girildi. Asıl soru da şu; Kozmik odalara adli soruşturma adı altında kim ya da kimler girdi? TÜBİTAK’tan gelen uzman vb. kim bunlar? Girenler ne aradılar? Aldıkları onlarca dosyada ne aradılar? Gördükleri bilgileri kimlerle paylaştılar?

      Daha da önemlisi, biz de bu tip durumlarda yüksek güvenirlikli hâkim ve savcılarımız var mı? Malum Gizlilik anlamında her subay, emniyet müdürü, MİT Mensubu aynı statüde değildir. Peki ya hâkim ve savcılar? Onlar için yapılmış böyle bir çalışma var mı? Akreditasyonu olan adli personel?

      Zor günler bu toprakta yaşadığımız sürece, Müslüman kaldığımız sürece ve Ecdadımızın mirasına sahip çıktığımız sürece devam edecek. Bu fırtınalı günleri, ehil ve becerikli kaptanlarla şimdilik atlatıyoruz. Ancak kalıcı tedbirler alınmalıdır.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...