Bu gün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekat yapabilmesi için yetki Bakanlar Kuruluna devredildi. Konuşmaları dinledim. Sayın Savunma Bakanımız, Irak Türkmenleri’nin sorumluluğunu taşıdığımızı ve sürekli SOYDAŞLARIMIZ vurgusu yaptı. Türkiye’m AKPARTİ İktidarı ile söylemini düzeltmişti. Nasıl mı?

Irak ve Suriye’de sadece Türkmenler mi soydaşımız? Kürt’ler ve Arap’lar kimin soydaşı? Bizim yurttaşlarımızın soydaşları değil mi? Çanakkale şehidlerinin torunları değiller mi?

Bu tarz soydaş söylemi PKK ve bölücülüğün ekmeğine yağ sürer. Biz kapılarımızı kime açtık? Gerçek devletimiz olan Osmanlı’nın TC sınırları dışında kalan tüm yurttaşlarına. Bu TC.’nin mesuliyetidir. Yaptığımızla övünmemeliyiz. Boynumuza borç.

Bölgemizin Nüfus yapısını inceledim. Durum aşağıdadır.

Ben, nüfus yapısını inceleyip, bölgemizin emperyalizmin kıskacında olduğunu değerlendirince, Türkiye’nin istikrarlı ve halkını kucaklayıcı büyümesine bakınca bölücülüğün ne büyük bir akılsızlık, onun ötesinde de ihanet olduğunu anlıyorum.

Türkiye’nin Suriye, Irak ve İran’da sınırına yakın bölgelerinde kuşak olarak Kürt’ler var. Ancak hemen arkalarındaki kuşakta da Türkmen’ler var. Sınır ötesindeki Kürt’lerin çoğunluğu da Türkiye yanlısı. Suriye, Irak ve İran’da anketler yapılsa ve sorulsa;

“Bağımsız Kürdistan mı?

Türkiye’ye katılmak mı?

Mevcut ülkelerinizle devam mı?”

Verilecek cevap en az %70 oranında Türkiye olacaktır. Ayrıca Kürt’lerin tamamı Sünni’dir. Bu yönü ile de Kürt’ler Türkiye’ye bağlıdır.

Bölünüyoruz paranoyası bizi içedönük ve kapalı toplum yaptı. Kobani ve Rojava konusunda bölücüler ne kadar kaypak davranıyorlar. Vaktiyle PYD, diktatör Esad’la işbirliği yapıp ÖSO’nu arkadan vurmadı mı? Şimdi utanmadan ÖSO ve Türkiye bize destek olmuyor diye yakınıyorlar. Oysa ÖSO PYD’ye destek oluyor. Türkiye dolaylı destek oluyor. Ayrıca, PYD ve PKK’nın zamanında yan yana olduğu Esad’la IŞİD hiç çarpışmadı ki.

Türkiye Kürt’lerin arkasındadır. Yanındadır. Kimse kusura bakmasın ama yeter artık! Kobani’den PKK’lı yaralılar bile geldi hastanelerimize. Ben hükümetten rica ediyorum, açın Suruç’tan kapıları. İsteyen gitsin IŞİD’le savaşsın. Göreceğiz bakalım kaç tane yürekli adam var Kürt Irkçılarından. Açın kapıları. Sokakları yakacaklarına gitsinler IŞİD’in karşısına çıksınlar.

Ayrıca; Açılıma Suriye ve Irak’taki kaos karıştırılmamalıdır. Dış Türk’ler kadar Dış Kürt’ler de kucaklanmalıdır. Dış Kürt’lerin de sözcüsü Türkiye’dir. HDP ya da PKK değil. Hükümet, bunu ifade etmelidir.

Bu arada, halkımıza emperyalizmin kahpelikleri de anlatılmalıdır. Esad, İsrail ve İran Suriye’de yan yanalar. Irak’ta ABD ve İran yan yana. Bu arada İngiltere bilin ki karşımızda oynanan tezgâhlarda hep başrolde. Tabii medyamız ve STK’ımız da tüm bu alçak ittifakları ve onların yerli işbirlikçilerini görüp büyüyen Türkiye’nin önünü kesme gayretlerini halkımıza duyurarak özellikle Kürt Vatandaşlarımızın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine katkı sağlamalıdır.

Açılımla ilgili kurulan komisyonlarda MEB, Diyanet İşleri Başkanı, MGK Genel Sekreteri, Sağlık Bakanı ve Ulaştırma Bakanı da olmalıdır. Açılım artık güvenlik sorununun çözümü değildir. Açılım, sosyal sorunların çözümü için yapılacak faaliyetlerin adıdır. Bölgedeki Türk’ler ve Türkmen’ler kadar Kürt’ler ve Arap’lar da soydaşımızdır. Bu hükümetçe de söylenmelidir. Özellikle de Kürt’ler için. Hem biz Irkçı değiliz ki. Biz ümmeti öncelemişiz. Tıpkı ecdadımız gibi. Herkesçe malumdur duruşumuz. Özetle hükümetimiz çok doğru icraatlarını dillendirmelidir. PKK madara oldu. Doğru işlenirse kısa sürede açılım anlamında da çok yol kat edilir. Ayrıca TSK’nin sınır ötesinde olması demek sadece çatışma olarak algılanmamalıdır. Bosna’nın yeniden inşasında az mı emeği var Ordumuzun?