Çarşamba, 24 Aralık 2014 14:50

KÖTÜLÜĞÜ VE DÜŞMANLIĞI YAYMAK!

Kötülükle mücadele…

Kötü ile kavga…

Kötü ve kötülük bertaraf edilmeli…

Kötü kim? Neye ve kime göre kötü?

Tanımları, Hz. Âdem’e eşyayı öğreten Rabbimiz yapmış. Kötü kim mi? Kötü zalimlik yapan. Kullara zulmeden, kul hakkı yiyen, kendisinden başka kimseyi düşünmeyen, menfaatperest adam kötü.

Kötü, insanlık içinde fitne yayan, insanları ötekileştiren, birbirine düşman eden.

Kötü, iftira eden. Suç isnat eden..

Kötü, haksız kazanç temin etmek için her türlü yalan ve hileye başvuran..

Kötü, adaletsizlik yapan, adam kayıran, hakkı ehline değil de taraftarlarına peşkeş çeken. Takdir edileceği tekdir, tekdir edileceği kayırıp takdir eden. Liyakat ve ehliyeti gözetmeyen. İşi ehline vermeyen..

Bir kötü daha var. Gördüğü haksızlıklara karşı susan.. Haksız olduğunu bildiği güçlüden yana olan. Zalimlerden korkan.

Evet, adalet ve zulüm birbirine yapışıktır. Adaletin bittiği yerde zulüm başlar, zulmün bittiği yerde de adalet. Aralarında boşlukta yoktur. Yapışıktır birbirine. Ama asla karışmazlar. Yanyana olukları gibi Necip Fazıl’ın. Birinden nur akar, diğerinden kir misalidir, adaletle zulüm.

Kötülük yapmaktan daha kötüdür, kötülüğü yaymak ve aleni hale getirmek. Mesela rüşvet. Alenileştirilerek sosyal hayatın bir parçası haline getirildi. Mesela benim adamım diye size bir şekilde mensup olanı kayırmak. Doğal hale getirildi bu haksız uygulama da. Mesela kapalı ama aşırı makyajlı ve dapdar giyimli rüküş hanımlar.. Hızla yayılmaya devam ediyorlar. Nerede o üniversite kapılarında mücadele eden hicap ağabeyleri şimdi. Onlar Milletin önünü açmanın da kavgasını verdiler. Kapı kapı dolaşıp oy topladılar. Aç kaldılar. Şimdi nerede o yiğit insanlar?

Okulları vardı Milletimin. Dünyanın birçok yerinde. Öğretmenler vardı oralara giden, karın tokluğuyla ama iman ve tevekkülle çalışan. Onların o iman mücadelesini, gözyaşlarını ve emeklerini, ülkemde kadro kuracağım diye harcayan, onların yüce ve ulvi mücadelelerinin arkasına saklanıp ülkemin sırlarını peşkeş çeken insanlara ne demeli? Kendi doğurduğu yavrusunu işkence ile boğmak gibi adeta. Hatta daha büyük bir zulüm değil mi?

Kötüye sükût edilmemeli, yoksa İslam Dünyası özgürleşemeyecek. Özgür olmayan bir insanın imanı ve mücadelesi kâmil ve bütün olabilir mi?

Hayra motor, şerre firen olmak derdi Merhum Erbakan Hocam. Emir ise; “Emr-i Maruf, Nehyi Münker” Toplum, İslam Toplumu ancak bu emirle dinamik olur ve toparlanır. Yoksa düşmanlarımız bizim bu ferasetsizliğimizden dolayı bizi birbirimize kırdırmaya devam edecekler.

Adam diyor ki, İslam Dünyasına bakın. Her yerde savaş var. Diyen de içimizden biri. Peki durması için senin bir mücadelen var mı? Yok!.. Öyle ise neyi bekliyorsun?

Birlik için, tevhid için, İttihad-ı İslam İçin omuz omuza kötülüğe ve kötüye karşı olmak gerekmez mi? Hep birlikte, zulme, haksızlığa, hırsızlığa ve rüşvete karşı durmak gerekmez mi? Benim adamıma her şey mubah demekten daha büyük bir zulüm olabilir mi?

Allah Rızası deyip, şeriat deyip, din deyip, iman deyip insanları aldatıp, Müslümanların enerjilerini çalmak, kafalarını çelmek, aldatmak ne büyük kötülüktür. Hep birlikte uyanış için Kuran ve Sünnete dönmek gerek. Kaynaktan beslenmeden, kaynağı anlamadan mücadele mihengine oturmaz ki. İyi ile kötünün mücadelesinde tutamak Kuran ve Sünnettir. Yoksa zalimlerin ve kötülerinden elinden ümmeti ve insanlığı kim kurtarabilir?

(E) Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...