Pazartesi, 20 Nisan 2015 09:10

Paralel Okullar, Kazakistan, Kürt Âlimler Toplantısı

   Cumhurbaşkanımız Milletimizin Medeniyet Yolculuğunun başladığı Kazakistan’ın Yesi şehrine gitti. Yani Türkistan’a.. Orada çok güzel mesajlar verdi. “Medeniyetimizin Nurlu geçmişinden, aydınlık geleceğe yeniden ve birlikte..” Buradan çıkan âlimlerin sadece EREN olmadığını ayrıca ALP olduklarını yani hem Mücahid birer âlim hem de muharip (savaşçı) olduklarını anlattı. Asya, Avrupa ve Afrika’nın birçok yerindeki izlerinden söz etti.

Evet, dünyaya adalet dağıtan Ordular da, irşad ve tebliğ için hicret eden âlimler de bu topraklardan Diyar-ı Rum’a geldiler. Diyar-ı Rum’u yani Anadolu ve Balkanları YURT yaptılar. İslam’la şereflendirdiler.

SSCB’nden çıkan tüm devletlerin en büyük sorunu rüşvet ve kamusal hırsızlık. Bu öyle büyük ki! İnsanlar rüşvetle terfi ediyor, işe alınıyor, sınav geçiyor. Çimkent’te bir gurup gençle tanıştım. Paralel yapının Kazak-Türk Lisesi’nde okumuşlar. Sayın Erdoğan’ın Kazak Cumhurbaşkanı’nı uyardığı okullar. Tertemiz gençler. Okulların varlığı değil sorun olan, bu okullar gerekli. Esas olan okulları mevcut yapının elinden kurtarmak. Peki, yerine ne koyacaksınız? Kazakistan’da yerine koyacak insan çok az. Türkiye’den göndermelisiniz. Evet, yurt dışındaki Türk Okulları ya başka STK’na ya da MEB’na devredilmelidir. Buralara inanmış ve fedakâr ama beyni uyuşmamış ALPERENLER gönderilmelidir. Kazakistan’ın yerine koyabileceği insan kaynağı yok denecek kadar az. Siz tedbir almalısınız. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin Türk İdarecileri ile görüşün. Görün Kazak yöneticiler ve hocalarla rüşvet konusunda nasıl mücadele ettiklerini. Dolayısı ile Türk Okulları ancak Türkiye’li idareci, gönüllüler ve öğretmenlerle aynı fonksiyonunu koruyabilir.

Son süreçte Paralel Yapının tezgâhları ile İl Emniyet Müdürü iken hapse atılan, şimdi daha üst rütbede görevde olan bir ağabey gençken namazlı, ahlaklı ve hırsızlık yapmıyorlar deyip, paralel emniyet personelinin özel görevlere gelmesine referans olmuş. Sonra aynı kişiler başına çoraplar örüp, birçok pis işe de bulaşınca yoğurdu üfleyerek yemeye başlamış. Evet, çözümün birinci ayağı kesinlikle dikkat ve haksız kadrolaşmaya engel olmak. Ancak ikinci aşama da da aynı zahiri özellikleri taşıyan insanları bulmak ve istihdam etmek.

Gelelim Kürt Âlimler Çalıştayına; Konuşmaların Kürtçe yapıldığı çalıştayda; “Kürdistan coğrafyasının İslam Dünyasına âlimler yetiştirdiği ifade edildikten sonra; "Kürdistan'da cehaletin diğer kavimlerle kıyaslandığında daha ileride görünüyor olduğuna, Marksist, sosyalist, laik, seküler düşüncelerin İslami düşünceden daha fazla etkin olduğuna” vurgu yapıldı. Çalıştayın ilk oturumunda "Ulemanın birliği ve bunun ümmet birliğine katkıları ile Kürt sorununa etkileri", ikinci oturumda ise "Kürt ulemasının ümmet birliğine katkısı, medreselerin sorunları ve çözüm önerileri" tartışıldı.

Güzel. Ancak bir sorun var. Neden bölgedeki sadece Kürt Ulema? Bölgede, Türk ve Arap Ulema yok mudur? Kürt Sorunu olarak ifadesini bulan sorunlar sadece bölge Kürtler’inin sorunu mudur? Bölgede Türkler ve Araplar da aynı şeylerden mağdur değil mi?

Sürekli olarak Türkler’in diğer toplulukları küçük gördüğü ile ilgili tezler oluşturulmaya çalışılıyor. 12 Eylül Öncesinde ülkemizde sol entelektüeller daha çoktu. Organizasyonlarında ise istisnasız şöyle bir kast sistemi vardı. En üstte Kürt Aleviler (Çoğunun neseplerini incelemenizi öneririm.), Onların altında Aleviler, altında Kürtler, en altta ise Türkler.. Türküm demek faşist olduğunun göstergesi.

Şimdi, Müslüman entelektüeller moda. Türküm demek ırkçılık. Düzce’liyim. Müslüman herkes var. Türkler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Lazlar, Boşnaklar, Arnavutlar, Gürcüler, Çeçenler, Aleviler… Geçmişte AKPARTİ İlçe Başkanlığı da yapmış bir yakınım diyor ki; “Türküm demeye utanıyorum. Ben Müslümanım.” Gelinen noktaya bakın!

İslam’ın kardeşlik iklimini bu coğrafyaya yerleştiren kurucu ve öncü irade kim Allah Aşkına? Çanakkale’de kucak kucağayız. Evet, hem de Bedr gibi. Peki, en çok kimin şehidi var? 1200 yıldır bu topraklarda can veren, fetihler yapan, coğrafyanın İslam Topluluklarını önce Bizans’a, sonra Latin ve Haçlılara, sonra Batılı barbarlara karşı koruyan kim? Selçuklu ve Osmanlı askerini çoğunlukla kimlerden aldı? Erbil’i koruyan askerlerin çoğu Konya’lı mıydı, Hakkari’li mi, Şırnak’lı mı?

Dünyada “Türküm” diyenlerin tamamı Müslüman’dır.

Âlimler toplantısı Aydın’da olsa ve adı Yörük ya da Türk Âlimler Toplantısı olsa acaba tepkiler nasıl olurdu?

Adriyatik’ten Çin Seddi’ne, Polonya’dan Habeşistan’a, her yerde İslam mührü ile var olan bu mazlum Millete birde DİN deyip, İSLAM deyip, ULEMA deyip vurmayın artık. En büyük İslami Cemaatlerin manevi önderleri Kürt bu ülkede. Nurculuk Kürt Âlim Bediuzzaman’ın izi, Menzil sosyal anlamda Kürtleşmiş Seyyidlerin izi değil mi? İslam’ı ve Müslümanları şeksiz kucaklayan Türk Milletini de bu kadar dışlamayalım. Zulümdür, ayıptır, haramdır. 

(E) Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı

 

 

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...