Perşembe, 23 Nisan 2015 11:37

İstiklal Mahkemeleri ve Mısır’da Yaşananlar

İstiklal Mahkemeleri mi, İhtilal Mahkemeleri mi, Devrim Mahkemeleri mi? Adına ne derseniz deyin, Anadolum’da birçok masum insanın canında eli var. Mahkûmiyetinde parmağı var.

Yeni rejim halkımızla kavgaya başladığında çatışma alanları oluştu. Sistem insanımızı cephelere sürdüğü, Çanakkale ve İstiklal Harbi gibi, tükendiğimiz dönemlerin muharebelerinde bizi Milletçe diri tutan tüm değerlere karşı sistematik bir kavgaya başlamıştı. Dinimizle kavga etti. Dönüştürüp yeni bir din algısı oluşturmak istiyordu. Milliyetimizle kavgaya başladı. Yeni bir Türk oluşturma derdindeydi. Tarihimizle kavgaya başladı. Oysa Milletimizi bir yapan, diri yapan, dirençli yapan Milli İrade’nin ruhunda İmanımız ve Şanlı Mazimiz vardı. Misak-ı Milli sınırlarını hedefleyen Milletimizi Lozan’da anlamsızca şimdiki sınırlarımıza çekti. Musul, Kerkük takip edilmedi. Adalar terk edildi vs.

Değerler katledilirken halkımızı uyandıracak kandiller de söndürülmeliydi. İşte İstiklal Mahkemeleri bu kandilleri tek tek söndürdü. Yakın tarihin diğer bilinmezi de Faili meçhul cinayetlerdir. Bunlar da iki gurup. Birinci gurup faili biliniyor ama meçhule bırakılıyor, maktul ölüme terk ediliyor. Örnek mi? TBMM’nin ilk cinayeti Deli Halit Paşa’nın (Kars’ı alan) katli. Kan kaybından ve tedavi edilmediğinden ölüyor. İkinci gurup, faili olmayan cinayetler ki, bunların pek çoğu bilinemiyor dahi. Adam medrese mezunu. Cumhuriyetten önce üniversitede müderris. Sonra öğretmen ya da memur yapılmış. Ya da iş verilmemiş. Ancak tehdit olarak görülüyor. Bir katil bulunuyor. Öldürülüyor, kaybediliyor.

Bu cinayetleri masumlaştırmak için “İhtilalin Mantığı” diyorlar. Cinayetler asla masum olamaz. Aynı yıllarda özellikle Osmanlı topraklarında kurulan tüm devletler olmak üzere, diğer İslam Ülkelerinde de benzerleri yaşanıyor. Biri var ki bize çok benziyor. Mısır… Mısır’ın bu güne geliş süreci de benzer Türkiye’ye. Lozan’daki üyelik ve İngilizlerin Anadolu ve Önasya’daki emirlerini tamamladıktan sonra Yahudi Haim Nahum Mısır’a gitmedi mi? Bakınız, “Haim Nahum (1873, Manisa, Osmanlı Devleti-1960, Kahire, Mısır), Türkiye (1908-19) ve Mısır (1925-60) hahambaşısı ve siyasetçi.”

Şimdi Ortadoğu’da Ehl-i Sünnet çizgisinde hassas ve işbirlikçiliği reddeden bir siyasi hareket var. İhvan. Türkiye’de Milli Görüş’le benzer mücadele yöntemleri ve duruşları olan, tüm Arap Ülkelerinde de maya tutmayı becermiş bir siyasi hareket. Mısır’da seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı Mursi, İhvan hareketinin yaşayan öncülerindendi. Ne oldu peki? Başta İngiltere ve ABD olmak üzere Batının Adamı General Sisi darbe yaptı. Ülkesinde kim destekledi darbeyi? Eski BAAS Partili faşist ve seküler kimlikliler, Selefiler, Ezher’in mason hocaları, Hıristiyan Kıptiler.. Ülkemden farklı mı durum? Hayır?

Aslında yaşananlar; ülkeler, isimler ve tarihleri farklı olmakla beraber benzer ya da aynı şeyler. Peki, neden tedbir alamıyoruz? Çok açık. Emperyalizmin oyunlarını zamanında göremiyoruz. Batının komploculuk becerisi bizde yok. Onlar senkronize ve uyum içinde çalışıyor, yaptıklarını aynı merkezlerden planlıyor ve yönetiyorlar. Dolayısı ile biz aynı hızla tepki üretemiyoruz.

Muhammed Mursi cezaevinde. Şimdi 20 yıl hapis cezası aldı. Nasıl? Adaletsiz hâkimler aracılığıyla. Tıpkı İstiklal Mahkemeleri gibi. Bu gün, darbe dönemlerinde, 28 Şubat ve Ergenekon Sürecinde yara alan Adliyemiz maalesef halk nezdinde de güvenilirliğini kaybetti.

Birinci Dünya Savaşı’nda yağmalanan coğrafyamız ve Medeniyetimiz dengesizlik, düşmanlık, zulüm üzerine oluşturulan düzen ve sınırların sancılarını her düzeyde çekiyor.

Paralele karşı mücadele dönemi başladı. Emniyette ciddi bir tasfiyeye gidildi. Polis Okulları kapatılıyor. Gerekli mi? Tartışılır ancak, tüm bunlar yapılırken adalet hissi kaybedilmemelidir. Atalar ne güzel söylemiş. “Kan kanla yıkanmaz.” diye.

 Zulüm, adaletsizlik ve ihanet içinde olanlar ayıklanmalıdır. Kim olursa olsun. Devlet ve adalet herkese gerek. Hiçbir zümre ve guruba teslim edilmemelidir. Her devirde bu tarz yapılanmaların sancıları çekilmiştir. Kaba tarafgirlik, fitne ve ihanet hiçbir gerekçe ile yapılamaz ve hoş görülemez. Hele de Allah Rızası için zulüm yapılamaz, adaletsizlik yapılamaz, iftira edilemez.

Zor günler geçiriyoruz. Seçim dönemine girdiğimiz bu günlerde provokatif her türlü eyleme karşı da hazırlıklı olunmalıdır. Hakk’ı esas alan insanlar adaletsizlik ve zulümden kaçmalı ve kendilerine husumet besleyen kesimlere toplum nezdinde malzeme ve fırsat vermemelidir.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...