Salı, 28 Nisan 2015 14:43

Kaostan Medet Ummak İhanet değil midir?

 

          

           Seçimlere yaklaşıldıkça ülkemi karıştırmak için birileri ellerinden geleni yapıyorlar. Hakk ve Haklı hep mazlum ve sessiz kaldı. Özellikle de Osmanlı’nın gerileme süreci ile. Hakk’ı korumaya çalışanlara işkenceler edildi, öldürüldüler. Ya da 2. Abdulhamid Han gibi yapayalnız bırakıldılar. Çağdaşlık vs. diye yalnız bırakanları ayıplamıyorum, onların kimin maşası olduğunu tarih zaten ortaya çıkardı. Ama ya din ve dindarlık adına O’nun karşısına çıkanlar?

Coğrafyamız benzer olayları hep yaşıyor. Bakın Mısır’da İHVAN’ı nasıl haksız ve zalimce düşürdüler. Sonra Selefi, sözde İslamcı Nur Partisi darbeyi destekledi, yetmedi seçimlerde de General Sisi’yi desteklediler.

12 Eylül Öncesi İslami Cemaatler de benzer şekilde Demirel’i desteklediler. Özal’ın ANAP’ı, Erbakan Hocam’ın Hükümeti ve AKPARTİ Sürecinde ülke gerçeklerini kavrama imkânı bulduk. Ülkemizde yıllarımızın nasıl harcandığını da net olarak gördük.

Şu an itibari ile birçok olay adeta turnusol kâğıdı gibi insanları, siyasileri ve STK’nı ayrıştırıveriyor. Tabii geçmişten de ciddi manada ders almak lazım. Şu an itibari ile 2. Abdulhamid Han’ın yaşadıklarına benzer şeyler yaşanıyor. Bir yanda yapayalnız 2. Abdulhamid Han, karşısında masonik ve batıcı İttihatçılar, Din Adamları, Yazarlar, medya mensupları, gayrimüslimler… Koca Sultan’ın vefatından sonra Din Adamlarının çoğu özür diledi. Peki, giden geri mi geldi? Kaybettiklerimiz! Hayır! Düşünün Mehmet Akif, S. Nursi Hz., Elmalılı H. Yazır… Masonlarla aynı cephedeydiler. Bu gün özür ve mahcubiyetlerini onları çok seven biri olarak düşünmeden edemiyorum. Gerçekten masumlar mı? Yoksa arkalarında şu an olduğu gibi onları yönlendiren bir üst (dış) akıl mı vardı?

Bu gün, haberlere bakıyorum. Zaman Gazetesi Yöneticisi E. D. Diyarbakır’a gitmiş ve HDP’li Belediye Başkanı G. K. ile görüşmüş.

Sınırda askerlerimizi taşlayan HDP’li A. T. Tüm seküler çevreleri tek cephe mücadele etmeye çağırmıştı.

Kobani bahanesi ile Güneydoğu illerimizdeki KCK kalkışmasında camiler ve Kuran Kursları dahi yakıldı. Düşünün! İnsanlarımız işkence ile şehit edildi.

Dün Adliyemiz basılmış, savcımız şehit edilmiş. Cinayeti işleyenler aşırı sol örgüt mensupları. Arkalarından Hoca kılıklı bir Alman BND ajanı çıkıyor. İngiltere ve Almanya adına çalışıyor. Daha da kötüsü saldırganları Alman İstihbarat Örgütü BND seçiyor. Peki, ülkemde siyaset ve STK nerede durdular? CHP şehit cenazesine katılmadı ve önce tepkisiz kaldı. Sonra taziye evine gittiler ama orada da yuhalandılar. MHP sessiz. HDP malum..

Gezi Olayları ülkeme ve insanlarımıza net mesajlar verdi aslında. Gezi’de karşımıza çıkan ülkelere bakın. Onlara alet olanlara da bakın. Alet olanlar üç gurup. Birinci gurup düşmanlarımızın maşaları açık ihanet çevreleri. İkinci gurup AKPARTİ karşıtlığı temelinde orada olanlar. Üçüncü gurup ise münafıklar diyebileceğimiz Milli görüntülü ama olayları azdırmaya çalışan polis ya da sivil kılıklı provokatörler. Tabii olaylardan çok sonra fark ettik bu üçüncü gurubu.

Bu gün bizzat adalet eliyle, adaletsizlik yapılıyor. Kendi yetkisi olmayan bir mahkeme karar verip soruşturması devam eden insanların tahliyesine karar veriyor. Bu faaliyet kendi medyalarına an be an veriliyor. Sonucuna bakıyorsunuz. İktidara yakın olanlar bir tarafta, diğerleri hep birlikte karşıda. Allah’tan Anayasa Mahkemesi Başkanı çıkıp objektif ve net açıklamalar yaptı. Bu arada Başkanın açık seçik sözleri bile birilerince çarpıtılıp manşete taşınmış.

Tahliye olanların bir kısmı medya temsilcileri diğerleri emniyet personeli. Hani ilginiz yoktu emniyetçilerle ve kamu personeli ile? İrtibatınız, ilişkiniz yoktu. Bangır bangır satmadınız mı bu insanları o zaman? Şimdi yine onları zorladığınız her hukuksuzlukla ateşe atıyorsunuz. Yazık değil mi?

Bakıyorsunuz, 1 Mayıs’ı korku ile bekliyoruz yine.

Elektrik kesintisini hatırlayın. Ülke bir anda karanlık ve iletişimsiz kaldı. Kim yaptı bunu? İngilizler ABD’liler, İsrail’liler mi? Elbette hayır! Ama onların talimatı ile kurumların içine kılcal damarlarına kadar sızmış birileri yapmış olmasın! Adı Ahmed, Mehmed olup ta ihanet içinde olan birileri!   

Koca bir devleti düşman ülkelerin alet olduğumuz kaos planları ile ve ellerimizle yıktık. Hem de yedi düvelde milyonlarca şehit vererek. Yıkılan devletimizin topraklarının her yerinde kan, gözyaşı ve fitne var. Hangi dava adına bu kadar kin, garez, enaniyet ve kibir?

Hangi ulvi gaye için fitneyi büyütüyoruz?

Nasıl bir gelecek için ülkede ayrışmayı büyütüyoruz?

 

Seçim Sürecine dikkat! Fitnenin her türü hayâsızca planlanıyor. Tehdidi her yerden bekleyin. Dün duruşlarından emin olduğunuz adamlar bile bu gün gittikleri siyasi partiler ya da STK ve cemaatlerde ABD’li toplum mühendisleri ile çalıştıklarını fütursuzca telaffuz edebiliyorlar.

Allah bir gün mutlaka yaptığımız ve yapmadığımız her şeyin hesabını soracaktır. Mazlum Milletimizin burnu kanasa Allah bunu kimsenin yanına bırakmayacak. Hele de Din adına yapıyorsanız!..

Son Düzenlenme Salı, 28 Nisan 2015 16:04
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...