Pazartesi, 14 Aralık 2015 11:22

Rasputin Yerine Şimdi De Rus-Putin

Çarlık dönemini yıkan bir Rasputin'e benzeyen yeni bir Rus-Putin daha var Rusya'da.  Adı da ne kadar uygun. Dahi mi, deli mi olduğu belirgin olmayan kişiler bunlar...


Grigori Yefimoviç Rasputin 22 Ocak 1869'da, Ural Dağları'nın yakınındaki Pokrovskoye köyünde doğmuş bir papazdı. Babası Yefim Yakoviç ve annesi Anna Vasiliyevna, çiftçilik yapan köylü insanlardı. Okuma-yazma dahi bilmeyen Rasputin, 1886'dan 1901'e kadar 15 sene boyunca Rusya'da gezip her yerde vaazlar verdi. En uzak yolculuğunda, Yunanistan'ın Athos Dağı'na kadar gitti.

1905'te St. Petersburg'da saygın din adamlarıyla tanıştı ve kısa zaman içinde kendisine bu çevrede saygın bir yer edindi. Bu sayede Çarlık Sarayının müdavimlerinden oldu.1907 yılında Çar'ın oğlu Aleksey hemofili hastalığına yakalandığında doktorlar tüm çabalarına rağmen çocuğun iç kanamalarını durduramadılar. Artık tıbbi olarak yapılabilecek bir şey olmadığını ve oğlanın yakın zamanda öleceğini Çar'a bildirdiler. 

Saray camiasında varlığı bilinen Rasputin bu durumda son çare olarak Çariçe tarafından çağrılmış ve hipnotizma tekniğiyle çocuktaki iç ve dış kanamaları durdurmuştur. Bu başarısından sonra Rasputin, Çar ailesi için çok önemli bir şahıs olur ve benzer tedavilerini ölüm yılı olan 1916'ya kadar sürdürür.
 
Birinci Dünya Savaşı sırasında alınan yenilgilerle özellikle Çanakkale geçilemeyince Çarlık rejiminin içine girdiği kriz derinleşir. Sarayda önemli bir etkiye sahip olan Rasputin, Çariçe Alexandra Fyodorovna aracılığıyla devlet ve ordu yönetimine karışır, uzmanların önerilerinin aksine kararlar alınmasına yol açar. 
 
Zamanla rejimdeki başarısızlıkların nedeni olarak görülür ve vatan haini olarak damgalanır. Monarşinin devamını isteyenler arasında Rasputin'in ortadan kaldırılmasıyla beraber yönetimin düzeleceğine inananlar, suikast planlamaya girişir. Suikastçilerin önde gelen ismi Prens Feliks Yusupov'dur. Sarayda verilen bir yemek davetinde Rasputin'e zehir verilir. Pastalara ve kadehine siyanürün tozlaşmış hali konulur. Fakat Rasputin pastaları yemesine rağmen zehirlenmeyince bu sefer silahla vurulur ve öldü zannedilir; ancak Rasputin ayağa kalkarak Prens'in yakasına yapışır. Sonrasında ise bahçeye kaçarken zorlukla bir kez daha vurularak karların üzerine düşer. Buzlu bir nehre atılan Rasputin, köprüden 140 metre uzakta ölü olarak bulunduğunda otopsi yapılır. Yapılan otopside Rasputin'in ciğerlerinde suya rastlanmaz ve ölümünün, kafasına sıkılan üçüncü kurşundan kaynaklandığı anlaşılır.
 
Rasputin'den 100 yıl sonra ise bu sefer bir başka Putin, Rusya'nın kaderi ile oynamaya başladı. Çağımız dünya siyasetinde Rusya Federasyonu devlet başkanı olan bu Rus-Putin, ilginç kişiliği ve Rasputin'e sadece ismi ile değil bir çok yönü ile de benzemektedir.
 
Ülkemize karşı dengesiz ve tutarsız davranışlarda bulunan Rus-Putin adeta bir "Rus Ruleti" oynuyor. Karşısında ise  Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi siyasete çıraklıktan itibaren soyunmuş deneyimli bir rakibi var. Erdoğan tahriklere kapılmayarak her defasında Rulet tabancasını Rus-Putin'in eline veriyor. Şu ana kadar 1-2 defa kafasına dayadığı tetiği çekti. Silah hepsinde ateşlendi. Fakat Rus-Putin henüz ölmedi. Türkiye rulete girip silahı eline alıp kafasına dayamıyor. Devamlı surette kafasına tetiği çeken Rusya. Bu gidişle Rus Ruletinin sonunda Rus-Putin de Rasputin'in akıbetine uğrayacak. 
 
Rasputin 3. kurşunda ölmüştü. Bakalım Rus-Putin kaçıncı kurşunda ölecek. 100 yıl sonra her şey benzer şekilde tekrarlanıyor. Madde madde bakalım: 
 
1. Ruslar boğazlarını tutan Osmanlı ile savaşa girmişti. Aynı boğazlar bu sefer yine Türklerin elinde. Eğer kapatırsak askeri yönden yine boğulabilir.
 
2. Avrupa Birliği ve ABD, Rusya'ya Kırım'ı işgal ettiği için ağır ekonomik ambargo uyguluyor. Şimdi Rus-Putin, Rasputin gibi yapılacak en son iş olan Türkiye'ye ambargo uyguluyor. Zaten perişan olan ekonomi daha da berbat durumda. Rus Ruletindeki mermiler namlunun ucunda olsa gerek, zira petrol fiyatları 35 dolara düştü. İflas kaçınılmaz.
 
3. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ve Almanya ile savaşta yenilgiler çok ağırdı. Halil Paşa ordusu ile Derbent'i ele geçirmişti. Çarlık Rusya'sının sonu bolşevik devrimi ile beraber gelmişti. Afganistan'daki ve Çeçenistan'daki yenilgi ise Sovyet Rusya'sının sonu oldu. Çeçenlerin kahramanca direnişi sonunda Sovyetlerin dağıldı. 15 yeni devlet kuruldu.
 
Rus-Putin, dağılan devleti yeniden toparlamaya muvaffak oldu. Fakat akıllanmayıp bu sefer Suriye'de Müslümanlarla ve Türkmenlerle savaşmaya başladı. Bir kaç bin Çeçen'in Sovyet Rusya'yı mağlup etmesini unutmuş gibi. Geri adım atmak yerine devamlı surette kafasına dayadığı rulet tabancasının tetiğini çekiyor. Aslında aldığı her karar sonunda kafasına mermiyi yiyor. Çünkü bu rulet tabancasında tek bir mermi yok. Tabanca tam dolu. Ama Rasputin gibi henüz öldürücü darbeyi yemediği için ayakta duruyor. 
 
4. Türkiye, Afganistan'da ABD'nin yaptığı gibi omuzdan atılan Stinger güdümlü mermilerini Bayırbucak Türklerine verse ne Eset, ne de Rus uçağı kalır. Lakin nedense bunu yapmadı. Halbuki Türkiye'nin kendi ürettiği "cirit" isimli füzeler Rus helikopter ve uçaklarının katili olabilir. Nasılki tel güdümlü TOW füzeleri Rus tanklarının birer katili, aynı şekilde bu silahlar Rus hava kuvvetlerinin sonunu getirebilir.
 
5-6-7 ... Bu maddeler uzatarak Rasputin ile Rus-Putin arasındaki benzerlikleri çoğaltabiliriz. Bakalım Prens Feliks Yusupov yerine hangi suikastçı çıkacak. Belki de çıkmayacak. Rusya Federasyonu mevcut 21 cumhuriyete bölünerek parçalanacak. Belki daha fenası olur. Çünkü halen Rusya Federasyonu, 21 Cumhuriyet ve 88 federe eyaletten meydana geliyor. İşin ilginç tarafı bu eyaletlere isimlerini veren halkların yarısı Müslümanlardan meydana geliyor.
 
Kısa bir süre önce Moskova'da Müslümanların ibadet yeri olan bir Caminin açılışında Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile birlikte yer alan Rus-Putin, bir kaç gün sonra da bakıyorsunuz Suriye'de  Esed'in muhalifleri Müslümanlara karşı savaşıyor. Yanına aldığı Acemoğlu ise yıllarca Batının ambargosu altında ezilmiş ve aşağılanmış olan İran. 
 
Rus-Putin, gönderdiği savaş uçakları ile Ülkemiz hava sahasını ihlal ediyor. Ülkemizin ve NATO'nun savaş refleksini test ediyor. Zannediyor ki Gürcistan ve Ukrayna'da vurulan uçaklar, akıtılan kanlar, yapılan katliamlar unutuldu. Henüz belleklerde tazeliğini muhafaza eden bu olaylara karşı siyasi hırsı, çılgınca hamleleri böyle giderse yeni bir felaketle sonuçlanacak. Yeni bir Rus-Putin var karşımızda. 
Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...