Çarşamba, 21 Aralık 2016 16:02

Halep'e Yol Açın 2

   Yolculuğumuzun üçüncü gününde Cilvegözü Sınır Kapısı yakınındaki miting alanına doğru ilerliyoruz. Her yönden adeta insan seli akın akın alana doğru akmakta. Dikkatimi çeken bir nokta da gençlerin çoğunlukta olması.

İHH'nın bu organizasyonuna birçok dernek, vakıf ve Memursen destek veriyor. Siyasi görüşleri, dünya görüşleri farklı ancak gönülleri bir, inançları bir, imanları bir, gayeleri aynı binlerce kadın ve erkek rıza-i ilahi için yürümekte.

15 Temmuz'dan sonra hepimizde olduğu gibi İHH'da da olumlu bir çok değişimin olduğu hemen göze çarpıyor. Aynı tip, çok şık, araziye uygun kıyafetler giydirilmiş görevli gençlerin fevkalade nezaketleri hemen dikkat çekiyor. Hemen hepsinde "bu işi biz yaparız (ya da en iyi biz yaparız)" havasından uzaklaşmış ve hazmedilmiş bir tevazu hakim. İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım bey de mitingde hazır bulunanlara yaptığı "diğer yardım STK'ları İHH'dan daha büyük olsunlar" duasına topluca "Amin" dedirtti. Bu duruşunda ve duasında samimiydi.

Yapılacak hareketlerin bir tane dahi insanın hayatını riske atmaması için çok hassas ve sabırlı bir tutum ve diplomasi içindeydi.

Yıldırım, İranlılarla yürütülen pazarlık faaliyetlerini devletimizin yetkililerinin mücadelesini "otuz sekiz saattir uyumadan yürütüyorlar, ben şahidim" diyerek devletle olan koordinasyona ve devletimizin çaba ve gayretlerini tasdik ve takdir etmesi, "biz burada devlete rağmen değil, devlete destek için varız" mesajıydı ve çok önemliydi.

Bülent Yıldırım şöyle konuştu; "Ne İstanbul'u, ne Kayseri'yi ne de Halep'i unutmayacağız.

Halep'teki anlaşma Şii güçler tarafından bozuldu. Esir aldıkları 800 kişiyi dövdüler. Bazılarını şehit ettiler. Üzerlerindeki eşyaları, elbiseleri bile çaldılar.

"Konvoy yaptık neye yaradı?" diyenler var! Çarşamba günü konvoya karar verince Halep dünyanın ilk konusu oldu. Halep'te insanlar ölsün bu mesele bitsin diyorlardı. Konvoy devletleri ve liderleri harekete geçirdi. Başı Türkiye çekti. İslâm dünyası sınıfta kaldı.

Ey İslâm dünyası! Ölüm korkusu ve dünya sevgisi gönlünüze doldu. Suların üstündeki çer çöp gibi oldunuz. Ey İslam milleti, sizin kanınız Suriyeli kanından daha mı değerli?

Eğer katliam devam ederse hep beraber Halep'e gidilir. Dünya burada bunu gördü.

Bütün Türkiye'yi, dünyayı buraya nöbete çağırıyorum. İnsani nöbet tutmaya söz veriyor musunuz? Halep'ten bu kardeşlerimiz sağ salim kurtarılıncaya kadar insani nöbete devam!

Bütün arkadaşlarınızı, cemaatleri, medreseleri, öğrencileri buraya çağırın. Oturduğu yerde Allah yolunda yürüyeceğim demek kolay. Sizinle bütün dünya yürüdü. Bütün dünya Halep dedi.

Reyhanlı gece camileri, yurtları, evlerini açtı. Muhacirleri misafir ettiler.

İHH olarak 1500 tırdan fazla yardım aldık. Diğer kardeşlerimiz de yardımlar organize ediyorlar.

Halep'te yüz bin insan kurtarılmayı bekliyor. Halen iki sokağa sıkışmış durumdalar. Bosna'da, Srebrenitsa'da uygulanan soykırım aynen Halep'te yapılmaya çalışılıyor.

Eğer (İran, Rusya ve Esed) anlaşmaya hala uymazlarsa o zaman bütün dünya ne yapacağımızı anlayacak. Eğer bu arada yine katliam yapar, tahliyelere izin vermezlerse o zaman bizi kimse tutamaz!

Bütün dünyadaki Müslümanların destek için Türkiye'ye gelmesini istiyoruz. Bu ateş sadece Halep'i değil dünyayı yakar!"

Daha sonra Cilvegözü Sınır Kapısı'na doğru yürüyüşe geçildi. Türkiye'nin her yanından gelen binlerce insan aynı eğitimi almış askeri birlik gibi düzenli, sabırlı ve disiplinli bir şekilde kilometrelerce uzunluğunda yürüyüş kolu ile tekbirlerle, dualarla ve sloganlarla;

"Bütün dünyanın ve istihbarat örgütlerinin gözü burada. Dünyaya mesaj vereceğiz. Disiplinli olalım, kurallara uyalım" uyarıları eşliğinde adeta aktı.

"İçinizde her cemaat ve tarikattan insan var. Halep bir Türk şehridir. Bütün Milliyetçileri de buraya çağırın.

İslamcı, Ulusalcı, Milliyetçi kim olursa olsun buraya çağırıyorum. Halep bir insanlık meselesidir."

Burada Halepli bir çocuğun; "Yemin ederim biz bir şey yapmadık, bizi neden öldürüyorsunuz?" diye katil Esed ve İran askerlerine sorduğu soruyu öğrendim.

Çanakkale'de 7 bin Halepli'nin şehit olduğunu öğrendim.

Sosyal medyadan Halep'teki katliamı izleyenler Halep'e acıyor. Halep'tekiler ise duyarsızlığından dolayı bütün dünyaya acıyor.

Bu hareket ve 3 milyon muhacirin Türkiye'de misafir edilmesi insanlığın ölmediğinin resmidir.

Şuurlu, sorumlu ve kardeşlerinin derdiyle dertli bir Müslüman olmaktan, Müslüman bir Türk olmaktan mutlu oldum ve gurur duydum. "İyi ki buradayım! Yarın kıyamet günü yüce Yaradan 'Halep'te müslümanlar katledilirken buna dur diyen kim vardı' derse, ben vardım ey kudret sahibi Allah'ım!" demek için buradayım, vesselâm..

 

Son Düzenlenme Cuma, 23 Aralık 2016 10:35
Hakverdi ALTUĞ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...