Cumartesi, 14 Aralık 2019 18:32

Kazakistan Gezisi ve Büyük Türk Milleti’nin Birliği

Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir.

Son Türk Keneşi (Türk İşbirliği Konseyi)’inde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Türk Konseyi’nde Cumhurbaşkanımız; “6 DEVLET, TEK MİLLETİZ” diyerek, “Azerbaycan’ı olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da kendimizden ayrı görmedik, görmüyoruz. Türkistan Coğrafyası bizim ata yurdumuz, ana ocağımızdır. Hepimiz aynı dili konuşan, aynı dine inanan, tarihi, kültürü, medeniyeti bir, 300 milyonluk çok büyük bir aileyiz. Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik ve Türkmen kardeşlerimizin de Türkiye’ye aynı nazarla baktıklarını, ülkemizi kendi evleri gibi gördüklerini biliyorum.” diyor ve devamında daha da önemli şunları söylüyordu. “Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yaşayan Türkiye kökenli insan sayısının 20 milyonun üzerinde olduğunu tahmin ediyoruz.” diyor ve “Türk Cumhuriyetleri’nden de kendi vatanlarından uzakta yaşayan 10 milyonlarca kardeşimiz, bir başka ifadeyle diasporamız var. Değerli dostum İlham Aliyev’in dediği gibi ‘Bir milletin iki diasporası olmaz’. Biz Kazak, Özbek, Türkmen, Azeri, Kırgız, Tatar, Çerkez, Ahıska, Çeçen tüm kardeşlerimize Türk diasporasının doğal bir üyesi nazarıyla bakıyoruz.”

Özetle, Cumhurbaşkanımız diyor ki, Bağımsız Devletlerimiz birdir, beraberdir. Devletlerimizden mahrum gurbet yaşayan tüm kardeşlerimiz ise hepimizindir. Rusya’da, Avrupa’da, Afrika’da yaşayan Türkiye kökenliler Kazakistan içinde dışarıdaki yurttaşları gibidir, Azerbaycan içinde. Aynı şekilde, dünyanın her yerindeki Kazak, Kırgız, Çeçen, Türkmen vd. Türkiye için kendi gurbette yaşayan vatandaşları hatta Devlet-i Aliye vatandaşları gibidir.

Kuzey Afrika’da yaşayanlar kim? Aslında Devlet-i Aliye’nin (Osmanlı) vatandaşları değil mi? Gelecek tasavvurumuzun nasıl şekillendiğini de buradan tasavvur edelim.

Ülkemiz yeni bir sürece girmiştir. Artık büyük ve köklü mirasına sahip olup meydana çıktığını bizzat Cumhurbaşkanımızın ağzından duyurmuştur.

Son Türk Keneşi’nde Kazakistan’ımızın Kurucu Cumhurbaşkanı N. NAZARBAYEV, Türk Dünyası’nın Aksakalı ilan edilmiştir. Özbekistan üye olmuştur. Türkmenistan geliyor. Macaristan Başbakanı “Biz Kıpçak Türkleri’yiz.” deyip AB’nin Suriye Harekâtı sürecinde aleyhimize karar almasına engel olmuştur.

Türk Keneşi’ne Babür Devleti’nin manevi mirasını yüklenen Pakistan’da davet edilmelidir.

Ülkemizin Milli Birlik adına gösterdiği gayretler Türk Dünyası’nda insanlar üzerinde ciddi etki yapmaktadır. Aynı etki Ümmet Coğrafyası’nın özellikle de Devlet-i Aliye Vatandaşlarının üzerinde de etkilidir. Lübnan’da halkın yönetime gösterdiği tepki ortadadır.

ASRİAD, Asrın İşadamları Derneği olarak Kazakistan’a bir İş gezisi düzenledik. Son Türk Keneşi’ndeki BİR MİLLET, ALTI DEVLET söylemi sokakta karşılık bulmuş.

Türkiye’nin Suriye Harekâtı ile ABD ve Rusya gibi güçler karşısındaki kararlı duruşu halk üzerinde ciddi etkiler bırakmış, Türkiye’ye, Milletimize ve bizzat kendilerine duydukları özgüveni artırmıştır.

Görülen özetle şudur. “Bize göre Turan şarttır. İttihad-ı İslâm (Ümmetçilik) ise Farzdır.” S. Ahmet ARVASİ Hocamız: “Tarih göstermiştir ki, Türk Milleti güçlü olduğunda, Ümmet-i Muhammed (SAV) felaha ermiştir. Türk Milleti sıkıntıya düşmüş, Ümmet-i Muhammed (SAV) kan ve gözyaşına mahkûm olmuştur.” diyor. Türk Milleti ayağa kalkmadıkça bu da değişmeyecektir. Hâsılı Turan, hem rükün hem de şart konumundadır.

 

Son yıllarda sosyal medya aracılığı ile her türlü sulandırma ve bilgi kirliliği yapılmakta, fitne ve endişeye sebep olacak şeyleri ısrarla birileri pompalamaktadır.

 Bir hamiyetperver Harbiyeli Ağabeyim Osmanlı ve Ecdada atılan iftiraları yazmış bana.. Güya Osmanlı ve Müslüman Ecdad Türklüğü reddetmiş. ALLAH'tan M. Kemâl Paşa "Türk kasırgadır, güneştir." diyerek Hakkı teslim etmiş.

Öncelikle.. M. Kemâl'i övmek için neden Ecdadı yerme gereği duyar bir insan?

Bu dangalaklara tek sorum şu?

"HAN" unvanını kimler kullanır, Osmanlı'da kiminle birlikte ve neden “HAN” kullanıldı?

Bu garabet adamlar acaba Dünya Türklüğü'nü tanıyorlar mı? Acaba TÜRK, cumhuriyet devrimleri ile dayatılan yeni tip mi?

Mazisi ile kavgalı hele de tarihinde Büyük Medeniyetler olan bir ecdada küfrederek nasıl Türklük ve Büyük Millet iddiaları var?

Motu (Mete)siz, Cengiz'siz, Atilla'sız, Alparslan'sız, Fatih'siz, Yavuz'suz, Batu Han'sız, Timur'suz, Şah İsmail'siz, Buhari'siz, Yesevi'siz, Bektaşi'siz, Maturidi'siz, Yunus'suz, Farabi'siz, Piri Reis'siz, Abdulhamid'siz, Enver'siz, Kuşçubaşı'sız, Zenci Musa'sız, Gaspıralı İsmail'siz, Aytmatov'suz.... Türk olunur mu?

Unutmayın!..

Kendi geçmişine direnenler, başkalarının geçmişini dilenirler..

Bir devre arkadaşım da şöyle bir yorum yapmışlar..

"Atatürk ün anlattığı milliyetçilik, Anadolu da yaşayan halkların bir isim altında toplanmasıdır ve arkasından hemen halkçılık gelmiştir anlamlı olarak ."

Evet, İnkılap Tarihi derslerinde tam da bu anlatıldı..

Ne kadar güdük bir yaklaşım.

Büyük bir Millet, 1923’te zorunlu çizilen sınırlarla tanımlanabilir mi?

İşte sırf bu yeni Türk Yaratma davası bile Atatürk olmasına engel Mustafa Kemal Paşa'nın.

10.000 yıllık bilinen tarihi olan, kökleri taaa Japon Denizi'nden Avrupa içlerine yayılmış, -düşünün daha 7 ay önce Beşiktaş'ta dahi 3000 yıllık Kurganlar (eski Türk mezarları) bulundu-, bir Milli tarih ve bilinci yok edip, üzerine Anadolu'yu aslından, İman, töre ve edebinden, tarihinden kopartıp yeni ve kendinizce Avrupalı bir millet yaratacaksınız. Sonra da kendinizce 1923'te yarattığınızı zannettiğiniz bu millete ATA olacaksınız.

Bu sosyolojik bir zulüm ve suikasttır ki, hala sancılarını çekiyoruz.

İstiklal Harbi'ni dayandırdığın temelleri kendi ellerinle yıkmak hangi gayeye hizmettir? Ki o temeller Selçuklu'yu da Osmanlı'yı da kuran temellerdir.

Sonra Anadolu'da herkesin kafasına zorla "Sen Türksün!" diye vuracaksın.

Dünya Türklüğü'ne, Medeniyet Coğrafyana sırt çevirmesen bu gün o büyük ihtişamlı mazine ve Büyük medeniyet Coğrafyana hiç kimse itiraz etmez ve bölücülük gibi bir sorunun da olmazdı. Ama sen 1923'te Millet olduk dersen ülkeyi böyle bölünme noktasına ellerinle getirirsin…

Şu tuzaklara da düşmeyeceğiz.

Biz ırkçı değiliz. Irkçılığın her türü haramdır. Turan fikrinin özünde İslam ve Milletimizin derin tarih ve birlik bilinci vardır.

Türk Milleti, birlikte yaşadığı diğer dindaşlarını dışlamamış, kardeşçe yaşamıştır. Araplar bunun en büyük örneğidir. Bu manada da “Arap Birliği’ne inat Türk Birliği” gibi ahmakça şeyler görüyoruz. Arap Birliği Ümmetin nüfuz alanında tutulursa birlik beraberliğe katkı sağlar.

Türk Birliği neden ezeli Düşmanımız Avrupa Birliği’ne inat değil de Arap Birliği’ne inat kurulsun?  Bunu okuyunca diyecek ki ihanetle kol kola girmiş kesimler “Araplar bizi arkadan vurdu.” Be ahmak adam, sana mermi atan Ş. Hüseyin ile Suud avanesi. Arap’ın onda biri. Kim attırdı mermiyi? İngiltere, Fransa..

Neden mermiyi attırana, kardeşlerini senden kopartana, bu gün de PKK bölücü ihanetini destekleyene düşman değilsin de, İman kardeşlerine düşmansın?

Aziz Milletim.

Türk Dünyası, başta esir ve mahkûm edilmiş Doğu Türkistan olmak üzere sana bakıyor. Devlet-i Aliye Vatandaşları sana bakıyor. Ümmet-i Muhammed (SAV) sana bakıyor. Mazlum insanlık sana bakıyor.

Sen güçlü olursan insanlık daha mutlu olacak.

Güç için İman gerek, kararlılık gerek, çok çalışmak gerek, üretmek gerek, teknolojiye sahip olmak gerek, Milli ve yerli olmak, dışa bağımlılıktan kurtulmak gerek.

Birlik olmak gerek…

Ulvi gayelerin için hayalperestlikle suçlayanlara aldırma. Yunan’ın Megola İdeası’nda İstanbul’u başkent yapacakları maddesi var. Oysa senin senin gibi düşünen seni özleyen dünyanın her yerinde kardeşlerin var.

 

  1. Gökalp Merhum diyor ya:

“Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan;

Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan…”

Sizleri Atayurdumuzdan bir özlem şiiri ile selamlıyorum.

UZAKTAKİ KARDEŞİME

“Bu şiir, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşına atfen, Büyük Şair Mağcan Cumabay tarafından Kazakistan'da 1918–1919 kışında yazılmıştır."

Uzakta ağır azap çeken kardeşim

Solmuş laleler gibi kuruyan kardeşim

Etrafını sarmış düşman ortasında

Göl gibi gözyaşı döken kardeşim

Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim

Ömrünce yaddan cefa görmüş kardeşim

Hor bakan, yüreği taş, kötü düşman

Diri diri derini soymuş kardeşim

Ey Pirim! Değil miydi Altın Altay

Anamız bizim? Bizlerse birer tay

Bağrında yürümedik mi serazat

Yüzümüz değil miydi ışık saçan ay?

Alaca altın aşık atışmadık mı?

Tepişip bir döşekte yatışmadık mı?

Anamız olan Altay’ın ak sütünden

Beraber emip, beraber tadışmadık mı?

Akmadı mı bizim için dupduru bulak

Şarıldayıp, gürül-gürül dağdan inerek

Hazırdı uçan kuş, kopan yel gibi

Dilesek bir bir atlar, tıpkı Burak

Altay’ın altın günü nazlanarak

Gelende sen pars gibi bir er olarak

Akdeniz, Karadeniz ötelerine

Kardeşim, gittin beni bırakarak

Ben kaldım yavru balaban, kanat açamam

Uçsam diye davransam bir türlü uçamam

Yön bulduran, yol gösteren can kalmadı

Yavuz düşman koyar mı şimdi beni vurmadan

Kurşunlar genç yüreğime saplandı

Günahsız temiz kanım su gibi aktı

Kansız kalıp kuruyup bayıldım

Karanlık hapse sıkıca kapattı

Görmüyorum gece gezdiğimiz ovayı

Gündüz güneşi, gece gümüş nurlu ayı

Nazlı nazlı ipek kundaklara sarmalayıp

Bizi büyüten altın anam Altay’ı

Ey Pirim! Ayrıldık mı ulu bütünden?

Dağılıp yılmayan yağan oklardan

Türk’ün pars gibi yüreği varken

Korka kul mu olduk düşmandan sinen

Kudrete hamle eden Türk’ün canı

Gerçekten hasta mı, bitti mi hali?

Ateşi söndü mü yürekteki, kurudu mu?

Kaynayan damarındaki atalar kanı

Kardeşim sen o yanda, ben bu yanda

Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza

Layık mı kul olup durmak?

Gel gidelim Altay’a, ata mirası altın tahta

MAĞCAN CUMABAY

1893 yılında kuzey Kazakistan’ın Petropavlovsk bölgesinde dünyaya gelen Kazak edebiyatçısı, gazeteci, pedagog ve Türkolog olan Mağcan Cumabay’ın Türkiye Türkleri’nin gönlünde özel bir yeri ve önemi vardır. 11 Şubat 1938 tarihinde inandığı değerlerden taviz vermediği için kurşuna dizilerek öldürülen Mağcan Cumabay, “Uzaktaki Kardeşime” adlı şiiriyle Anadolu’da Kurtuluş Savaşı veren Türkiye Türkleri’ne mücadele azmi vermiştir. Onun bu asil davranışı Türk Dünyası’nı ne kadar yürekten takip ettiğinin de bir işaretidir.

Allah’ım, cennetinde buluştursun inşaAllah büyük şehidimizle bizleri..

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki dipl.ing.Kadir Saçlı Pazar, 15 Aralık 2019 07:33 yazan dipl.ing.Kadir Saçlı

    Bir hayalim var...
    Bütün vatandaşlarımızın, ayyıldızlı bayrağın altında şerefle yaşadığı bir Türkiye hayal ediyorum...

    Bir hayalim var: Başını örtenle, açanın aynı üniversitede yasaksız, kavgasız kardeşçe yaşadığı bir ülke hayal ediyorum...

    Bir hayalim var: Kürt-Türkmen, Alevi-Sünni ayrımı olmadan, zengin-fakir ayrıcalığı görülmeden imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir Türkiye istiyorum...

    Kısacası; Adriyatik`ten, Çin Seddi`ne kadar kaynaşmış, güçlü bir Türk dünyası hayal ediyorum. Büyük bir Türkiye hayal ediyorum..
    ( Muhsin Yazıcıoğlu)

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...