567 Yıl önce "Fethin Kılıç Hakkı" ve sembolü olarak Ulu Hakan Muhammed Fatih Han tarafından Müslümanların Mâbedi ilan edilen Ayasofya'nın 86 yıllık müze esareti hamd olsun son bulmuştur.

Büyük Doğu mimarı Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle, Müslümanlar için Ayasofya, "ne taş ne çizgi; ne renk ne hacim, ne de bunların madde senfonisi; sadece mânâ, yalnız mânâ..." dır. 

Ayasofya bir şuurdur, ruhtur... 

Kordoba Mescidi yâhud Aksa Mescidi gibi bir şuur...

Bu mânâda Ayasofya, ümmetin gelecek tasavvuruna açılan ve yolu Semerkant'a, Kordoba'ya, Kudüs'e kadar varan bir kapıdır. Ve bugün O kapı yeniden feth olmuş, açılmıştır.

Bu bir beldenin fethi değilse de bir mâbedin yeniden fethidir. Bir beldenin fethinin kılıç hakkı varsa, bir mâbedin de mimber ve mihrap hakkı vardır. Ve bana göre bu hak, üç neslin rüyası olan bu fethin gerçek olmasına vesile olmuş Cumhûrun Başkanı, Milletin Reisi Recep Tayyip ERDOĞAN'ındır...

Velhâsıl kelam;

86 yıl sonra ilk kez kılınacak Cuma namazında Ayasofya'nın mimberinde de mihrabında da Recep Tayyip ERDOĞAN' ı görmek millet olarak bizim hakkımızdır.

Bu güne kadar yaşanan tüm darbe ve krizlerde Reisi'nin yanında olan, "Seni Abdulhamid Hân'ın yalnızlığına terk etmeyeceğiz!..." diyen ve bu yolda canı ortaya koyan millet olarak HAKKIMIZI İSTİYORUZ!...