Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Pazar, 12 Şubat 2023 21:26

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri ve Bir Devrin Sonu

Eşine hiç rastlanmayan bir deprem fırtınasına yakalandık.

Daha doğrusu önceki fırtınaların kafalarımıza vura vura öğrettiklerini çabuk unutmanın bedelidir:

Gereği yapılmayan zemin etütlerinin

Esâmîsi okunmayan betonun

Göstermelik demirin

Taşıyacağı yükün minimum seviyesine indirilmiş kolon ve kirişlerin  

Depreme dayanıklı radya temel reklamlarının

Santim santim çalınmış kolon/kiriş/yükseklik/duvar/temel ebatlarının…

Millet olarak unutmayı çok seviyoruz. Sorunlarımızı halı altına süpürerek gözden ırak tutma konusunda oldukça mahiriz.

Deprem bir kaderdir, evet. Depremde yıkılan binaların altında can vermek kader değilken, insan, toplum ve yönetim kadrolarının, değer- ilke- kural tanımayan zihniyetiyle kadere dönüşmektedir.  

Yılkı atları gibiyiz. Hırçın ve kabına sığmayan. Sistem tanımayız. İsteklerimiz kendimizle sınırlıdır çoğu kez… Sevgimiz ve nefretimiz de sınır tanımaz…

En iyi kurallar, insan elinde en kötü uygulamalara dönüşebiliyor.

Şubat soğukları ülkemizin ve milletimizin kaderini etkilemeye devam ediyor.

Zihinsel ve ahlâkî kırılmalar nerede duracağı belli olmayan deprem dalgaları olarak geri dönüyor.

Patlamalar, toz bulutları, gözleri körleştiren ışık sağanakları. Ayağımızın altında sağlam zemin bildiğimiz koca yeryüzü kıvranıyor, beşik gibi sallanıyor…

On şehir onlarca ilçe, belde ve köy. En az 6500 bina yerle bir oluyor.

Beşikten mezara eğitim ve öğrenim süreçlerimiz, model insana/topluma götürmüyor. Depremin yıkıcılığı, içimizdeki fay hatlarını tetikleyen ahlakî yoksulluğumuzun çıktısı. Yüce Allah’ın içimizdeki sesi olan “vicdan”ın kolonlarını kesmişiz. İçimiz enkaz… Vicdanımızın sesi kısık… Doğru-yanlış, haram-helâl demeden kazanma hırsı her yanı sarmış, her yol mübah…

Eşi benzeri olmayan bir afetle karşılaştığımız doğru. “Ben söylemiştim” diye başlanan cümlelerin ve sadece sorunların parçası olmak yerine, çözümün parçası olmak gerekir.

Enkaz altında kalan insanlarımızın bekleyişleri, enkaz kenarında durgun bakışlarla öylece dikili duran halkımızın çaresizliği, merkezî ve yerel idarecilerin “akıl- fikir- tepki- plânlama- koordinasyon- yönlendirme-tanımlama-görev-yetki-sorumluluk” gibi temel görevlerinin ağırlığı altında çökmeleri…

Fizikî enkazlarla zihinsel enkazları aynı fotoğraf kareleri içinde görememek bizim felâketimizdir. Tanımlanamayan zihinsel enkazı görmezlikten gelmeyi bırakmak zorundayız.

Gün elbette dayanışma günüdür. Enkaz önünde fotoğraf vererek çemkirip gitme günü değildir. Acıları paylaşma, yaralara merhem olma günüdür. Vicdan ve sorumluluk taşıyan insanların, yönetim zaaflarını elinden geldiğince azaltma zamanlarıdır.  Aynı zamanda “Ne oldu? Neden oldu? Nasıl oldu? Biz nerede yanlış yaptık?” sorularının objektif cevaplarını masaya yatırma günüdür de...

“Yanlışları, eksikleri, yetersizlikleri, koordinasyonsuzlukları konuşmak” bırakın saygınlık ve oy kaybettirsin; ülkemizin ve milletimizin geleceğini kurtaracaktır. Büyük sorunlar, içinde büyük fırsatlar da barındırır. Büyük facia, sağlıklı yapısal analizler yaparsak “Bir devrin sonu” olabilir.

19. yüzyıldan bu yana sorunumuz; devşirilmiş kadroların, kifayetsiz muhterislerin, ideolojik nüfuz ajanlarının, kalben aklen bu ülkeye bu millete ait olmaktan çıkmış kuklaların yönetimine maruz kalmamızdır. Paradigma, program, plânlama, koordinasyon, kontrol ve yönetsel yetenek sahibi kadroların eksikliği, en büyük zaafımızdır. “Kaht-ı Ricâl (Ehil yönetici kıtlığı)” denilen tam da budur.

Gelelim çözüm önerilerine:

1. Afet ve Acil Durum Bakanlığı kurulmalıdır.

2. Görev yetki sorumluluk karmaşası giderilmelidir. Bu maksatla “Lojistik Seferberlik Kanunu “varsa güncellenmeli yoksa öncelikle çıkarılmalıdır. Askerî vesayet sisteminin önemli bir aparatı olan EMASYA Plânı ve bileşenlerine kesinlikle dönüş yapılmamalıdır. Lojistik Seferberlik Kanunu’nda ilgili tüm kurum ve kuruluşların görev yetki ve sorumlulukları muğlaklığa izin vermeyecek netlikte yer almalıdır. Hiçbir kurum ya da kuruluşun başındaki bürokratın insaf, inisiyatif, tercih ve kararına bağlı hale getirilmemelidir.

3. Afet işleri konusunda donanımı olmayan hiçbir kişi yönetim kadrolarına getirilmemelidir. Atamalar liyâkata göre ve kurum içi öncelikli olmalıdır.

4. Lise eğitim ve öğretim müfredatına “Arama-Kurtarma-İlk Yardım (AKİY)” dersi konmalıdır. Teorik bilgilerin ışığında, yaz kampları ile uygulama becerileri arttırılmalıdır. Söz konusu dersi geçemeyen sınıf tekrarı yapmalıdır. Üniversite öğrencileri de zorunlu dersler kapsamında kredisi yüksek AKİY ‘i almalıdır. Dersi geçemeyene diploma verilmemelidir.

5. Kurum ve kuruluşlara profesyonel AKİY Ekipleri bağlamında kadro tahsis edilmelidir. AKİY sertifikası olanlara istihdam önceliği verilmelidir. Maaş bordrolarında “AKİY Tazminatı” yer almalıdır. İkiz görevli kadrolar da olabilir. Orta ve büyük ölçekli şirketlere de AKİY profesyonel ekibi kurma zorunluluğu getirilmelidir.

6. Afet işleri için ilk 10 dakika içinde alarm verilmeli, 30-60 dakika arasında tüm unsurlar harekete geçirilmiş olmalıdır. Önceden belirlenmiş sahada denenmiş senaryolara göre, “Eş zamanlı operasyonlar” derhal başlamalıdır.

Eş zamanlı operasyonlar için örnek bir yol haritası şöyle olabilir:

a. Alarm verildiğinde ilk çağrı (Sefer Görev Emri) AKİY Profesyonellerine ve gönüllülerine yapılır. (Örneğin: 6500 yıkıntıyı esas alalım.)

b. İçişleri, Millî Savunma, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma Bakanlığı; Belediyeler, Özel Sektör, STK’lar dahil en az 19500 kişilik Profesyonel AKİY elemanı ile 117000 AKİY sertifikalı gönüllü, sefer görev emrini alarak önceden belirlenen toplanma bölgesine gider.  Üç profesyonel+ 18 “AKİY Sertifikalı Gönüllü” ile 21 Kişilik AKİY Timi oluşturulur. (Tim Lideri+10’ar kişilik 2 manga = 21 Kişilik Tim) Yaz kamplarında tim bir araya getirilmiştir. Kıyafet, teçhizat dağıtılmıştır.)

c. İHA’lar ile karayolları demiryolları ve havaalanları kontrol edilir. Deprem bölgesi haritası çıkarılır. Numaralanmış enkaz krokileri merkezî ve yerel afet koordinasyon merkezlerine ulaştırılır.   Etkilenen yerler, Ulaştırma Bakanlığı acil onarım ekipleri tarafından hızla kullanılır hale getirilir.

d. Afet yerine ulaşım plânlaması devreye alınır.  Özellikle kurtarma ekipleri hariç araç, gereç, ekipman, operatör, ilaç, gıda v.s. demiryolları ile gönderilir. Daha çok malzemeyi taşıma ve karayollarının yükünü azaltmaya ciddi katkı sunar. Resmî ya da sivil yardım konvoyları afet sahasına sokulmaz. Havaalanı, demiryolu ve karayolu bağlantılı lojistik seferberlik depolarına yönlendirilir. Her şehirde nüfusa göre, depreme dayanıklı zemini sağlam, gıda ve hassas malzeme koruyucu özellikli, giriş çıkışı kolay depolar kurulur. Büyük çaplı bölgesel depolar gıda ve hassas malzemeler için ilk durak olur.

e. Özellikle hava ulaşım plânı derhal devreye alınır. Afet bölgesine en yakın havaalanına timler derhal sevk edilir. Havaalanlarından helikopterlerle timler yıkılan binalara il kriz merkezleriyle koordineli olarak taşınır.

f. Alarm verildiği andan itibaren: Defin, Çadır (portatif tuvaletler dahil), Güvenlik, Altyapı Onarım (Elektrik, su, gaz, yol, baraj, liman, havaalanı) İHA istihbarat, İskân, İaşe, İletişim, Sağlık, İtfaiye, Depremzede Tahliye, Isınma ve Çevre Şartları, Gıda, Çevre Koruma, Hayvan Tahliye ekipleri EŞZAMANLI görev icrasına başlar.

g. Afet bölgesi üst düzey yöneticileri yerine, tecrübeli dinamik motivasyonu yüksek bürokratlar atanır.

h. Düzenli bilgi akışı sağlanır.

ı. STK’ların faaliyetlerini merkezileştirmek yerine kendi içinde kontrol koordinasyon sağlanarak ulaşılamayan yerleri sevki sağlanır. Bir vali yardımcısı başkanlığında belediye, diğer kurum/ kuruluş ve STK temsilcilerinden oluşan “Afet İşleri Koordinasyon Merkezi” göreve başlar.

j. Günlük raporlama yapılır

k Aksayan hizmetler için ani müdahale ekipleri gönderilir.

l. Afet bölgesi güvenliği için Jandarma, polis asker görevlendirmesi yapılır.

Yeni maddeler ilave etmek her zaman mümkündür.

Ülkemiz içinden ve dışından kaos üretmek, eski sistemi ihya etmek için sistemli bir psikolojik harekât başlatılmış durumda. EMASYA Plânı’nın geri getirilmesi, Askeri hastanelerin yeniden kurulması vurgulu paylaşımlar, anketler ile yapılan yönlendirmeler.

Depremin ilk iki günü yaşanan sıkıntılar, faşist darbeci damarın iştahını kabartıyor. Kısa bir zaman sonra “Ordu Göreve” pankartlarıyla sokaklarda arz-ı endam edebilirler. 

İlginçtir, CHP’liler, Türk ve Kürt ulusalcıları, liberaller, solcular, Ergenekoncular, Kostantinopol özlemi ile yanan boğaz yalılarının zengin ve ünlü çocukları kampanyayı köpürtme derdindeler.

Deprem, ölen insanlar, çok da umurlarında değil. Bir çıkış noktası olarak kullanıyorlar. Ordu yetmezse Amerika’nın müdahalesini ne çok istiyorlar… Amerika savaş gemisinin gelişini bekliyorlar…

Emasya ve diğer plânlar olmadan ordunun milleti için var olan imkânlarını kullanmadığı doğruysa Savunma Bakanı yerine sivil bakan yardımcılarını suçlamak, akla zarar bir düşüncenin ürünü değil midir?

Depremlerin ilk iki günü, İçişleri ve Millî Savunma Bakanlığı unsurlarının sahada olmamasını nasıl okuyabiliriz? Gerekli planlama, koordinasyon, görev yetki sorumluluk tanımlaması tam olarak yapılmamışsa  veya sahada uygulama becerisi yoksa maddî ve manevî vebal hükümet ve siyasî liderliğin omuzlarındadır. Görev yetki tanımlaması yapılmamış güvenlik güçlerinin tereddütleri olacaktır. Her türlü karar için Cumhurbaşkanı'nı işaret eden bakanlar ve bürokrasinin, "Topal Ördek" olmaktan rahatsız olmadıkları anlaşılıyor. Sahadaki vebali büyük tıkanmayı görüp inisiyatif kullanmayan, öncülük etmeyen, liderlik göstermeyen İçişleri ve Savunma Bakanlarının da insanî, hukukî, siyasî sorumlulukları gözardı edilemez. Tüm eksiklikleri EMASYA Plânı'nın olmayışına bağlamak, iyi niyet barındırmadığı gibi , başkaca hesapların olduğunu da gösterir. Üçüncü gün EMASYA ve benzer plânlar olmadığı halde, güvenlik güçlerinin sahada olduğunu unutmayalım.    

Özetle:

1. Kaht-ı Ricâl eksikliğinin doğal sonucu olarak ilkelerle yönetilen ülke inşa edememek.

2. Sistem, düzen, hukuk, adalet normlarını yerle bir eden aflar, muafiyetler, kişiye özel düzenlemeler yapmak.

3. Seküler pozitivist sistem, Resmî İslâm ile Cemaat İslâmları eğitim modellerinin; doğru, kaliteli, ahlâklı, sahici insan yetiştirmeye yeterince katkı sunamaması.

4. Eleştiriye kapalı olmak.

5. Emanet ve ehliyet ilkesini çiğnemek.

6. İnancı, ideolojisi, düşüncesi ne olursa olsun insanlarımızın ülkemizi yağma sofrası görmesi.

7. Yönetim sorunlarımızın yanında vizyonsuz, ufuksuz, çözümsüz, programsız muhalefet sorunumuz var. Kalitesiz muhalefetler iktidarları hep aşağı çekmiştir.

8.Başımıza gelenler ellerimizle hazırladıklarımız değil miydi?

Merhamet, yardımlaşma ve iyilikleri çoğaltmada halkımızın, özellikle gençlerimizin çabaları, günlerce aç-susuz-uykusuz çalışan kurtarma ekiplerinin yazdıkları destanlar umutlarımızı tazeliyor.

Acılara merhem olalım.

Gözyaşlarımız, terlerimiz birbirine karışsın.

Umut kuşunu vurmaya yeltenenlere göğüslerimizi siper edelim.

Enkazlardan bahar kokuları gelsin.

Unuttuk yanıldık azdık, bağışla bizi Allah’ım!

Uzay denen sonsuz boşlukta, gökyüzünde asılı dururken, senin mülkünde sana kafa tutarken, sana geleceğimizi, dünyada mülteci olduğumuzu hatırlatıyorsun.

Bilinir, senin yasaların hiç değişmez. Aklını kullanmayanları kınarsın.

Sana inanmayıp senden adaletli ve merhametli olmanı isteyen kafası karışıklara da acı! Bize de acı!

Enkazlar altında can veren kardeşlerimize merhamet et! Yaralılarımıza şifalar ver!

Acılarımız bir devrin sonu olsun!

Sana gelmeye yüzümüz olsun!

 

12.02.2023, Kardelen/Ankara

Mehmet Yavuz AY  

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...