Cuma, 14 Temmuz 2023 15:28

EVLİLİK!..

Rabbimiz," içinizden evlenme çağına gelmişleri evlendirin." Der. Hem aileye hem komşuya hem akrabaya hem topluma yükümlülük yükler. Yine, "Sükûn bulasınız diye eşler yaratan O dur." Der Rabbimiz.

"Birbirinizi tamamlasın diye eşler yaratan, aranızda sevgiyi yaratan O dur." Der başka ayette yine.

Eş ve birbirini tamamlama kavramını ele alacak olursak;

Bir çift ayakkabı bir birini tamamlar ve birbirinin benzeridir. Tek ayakkabı bir işe yaramaz. Tek eşin yalnız yaşaması gibi. Erkek ve kadın da öyledir. Ancak biri yazlık, biri kışlık, biri topuklu, biri düz olursa, yani erkeğin yönü Kâbe, kadının ki Paris ise o evlilik topallar. Fazla uzun süreli olmaz.

Yaşadığımız gün itibari ile evlilik yaşı 30 lu yaşlara yaklaşmış ve geçmiştir. Gençlerin özellikle kızların beklentileri artmıştır. Tüm kızlar, Beyaz atlı prensini bekler olmuş, iyi bir hayat şartı beklentisi en ön sıraya yerleşmiştir. Erkeklerimiz de iyi bir iş, kariyer, makam falan peşine düşünce evliliği erteler hale gelmiştir. 

Maşallah yeni okudum biri paylaşmış.

Kızlarımız koca adaylarının, İyi bir işi, dolgun maaşı olsun, evi kira olmasın, arabası olsun, e haliyle lüks ev eşyası olsun, yakışıklı olsun, lüks düğün vb derken çoğunluk şatafat ve gösterişin peşine düşmüşler zıvanadan çıkmışlardır. Çoğu evliliklerde sorun hale getirilen Takı konusuna zaten hiç girmiyorum. 

Damat adayları da alacağı kızın güzel olmasını, çalışan olmasını isteyenler olduğu gibi, evinin hanımı olsun, çocuğumuzu yetiştirsin diyenler de azınlıktadır.

Hiç, oğlan ya da kız, ahlaklı olsun, ailesi, soyu, sopu düzgün olsun diye şart sunanı, araştıranı duymaz olduk artık. Toplum içinde Evliliğin anlam ve ehemmiyeti maalesef yitirilmiştir. 

Gelinlerden aklı bir karış havada olan, burnundan kıl aldırmayanlar olduğu gibi, her şeye burnunu sokan kaynanalara da şahit olduk. Evliliği dengeli yürütemeyen kocalara da şahit olduk. Ancak şu bir gerçek ki, evliliği zorlaştıranların çoğunluğu kadınlardır.

Ve ayrıca, evlilik öncesi ve sonrası huzursuzluk çıkaranların çoğunluğu gözlemlerime göre kadınlardır.

Evliliğin temelini saygı, sevgi ve merhamet teşkil eder. Bu olmayınca evlilik anlamsızlaşıyor, çiftlere evlilik yük haline gelir. Ailedeki fedakârlık ölçekli denge kaybolunca da. Evlilik ıstırap haline gelir.  Nice kadınlar gördüm ki, kocasını paspas haline getirmiştir. Elbette bunun tersi olan karısına zulmeden, alkol alan, gece hayatı olan, uçkuruna düşkün kocalar da mevcuttur.

Hasılı, Türkiye olarak boşananların sayısı evlenenlerden fazladır. Ve bu vahim bir durumdur. Toplum olarak ahlaken bozulduğumuzu, çürüdüğümüzün delilidir. Maalesef,

İnsanlar, insanlık bozulmuştur. Eski komşuluk, Eski arkadaşlık, Eski akrabalıklar kalmamıştır.

Çekirdek aile kavramı, rol model anne baba kavramı kaybolmuştur.

Artık insanlar mesuliyete girerim diye evliliklerde birbirine vesile bile olmaya korkar hale gelmiştir.

Biri vesile olmuş. Damat adayının işi var. Beş vakit namazlı. Aile de iyi diyorlar. Çok güzel. Tam söz kesilecek, nişan yapılacak veya düğüne ramak kalmış, öyle şeyler ortaya koyuyor, öyle yalanlar, öyle ahlaksızlıklar yapılıyor ki, beş vakitli ailenin beş para etmez kişiliğe sahip olduğu ortaya çıkıyor. İnsanlar beş paralık şeylerin peşine düşer olmuş. Bunu noktalamaktan başka çaresi kalmıyor karşı tarafın. Aynı durum Gelin adayı içinde söz konusu. Aksi halde, evliliğin gerçekleşmesi halinde büyük sorunların çıkacağı kaçınılmaz görünüyor. Misallendirecek olsam yüzlerce misal sayarım.

Hasılı, toplum olarak gidişatımız hiçte iyi değil. Toplum, insanlık ve mesuliyet şuurunu ve ruhunu kaybetti. Özellikle kızlarımız sıkıntı çekmeden nimete gark olmak istiyorlar. Toplumda beklentiler çok yükseldi. Seçicilik, beğenmeme arttı. Bunun sonucunda da evlilik yaşı arttı. Üstüne yanlış beslenme, fabrikasyon, katkılı beslenme sebebi ile kısırlıklar arttı. Doğan çocuklar, anne baba çalışıyorsa anne ve babadan mahrum kreşte büyüyorlar. Çocuk büyüyor. Kariyer için anne babadan ayrılıyor başka bir vilayete gidiyor çocuk. Bu sefer de anne, baba evlattan mahrum yaşlanıyorlar.

SONUÇ, huzur evi. Yaşlı ve bakım evi.

Biz niçin bu hale geldik?

Ve bize ne oldu sahi? 

Son sözüm Rabbimizden,

"Bir toplum kendinde olanı değiştirmediği müddetçe, Allah da onların durumunu düzeltmez." Buyurur.

HEPİMİZ EKTİĞİMİZİ BİÇİYORUZ!..

Selam ve dua ile...

Mesut Yücetürk

 

Mesut Yücetürk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...