Pazartesi, 11 Mart 2024 12:43

Kadınımıza ne oldu..!

ablamız diyor ki; “Evlerinizde oturun…” ayetini daha bir başka severim nedense. 

Bu ayeti okudukça kendimi Rabbimden imtiyazlı sayarım. Bana özel inmiş sanki, beni alıp namütenahi bir yere koymuş. Narin bir kelebek, kırılgan bir gelincik çiçeğiymişim gibi hissederim kendimi…

Çok değerliymişim, nadideymişim, zümrüt mü, elmas mı desem, ama çok değerli bir mücevhermişim, istiridyenin en gizli yerindeki zarif bir inciymişim gibi, Ortada olmasın, hemen ulaşılamasın, kolayca bulunulamasın der gibi..!

Evlerinizde oturun, evler ki en güvenli barınaklardır, Özgürlüğün en dorukta yaşanabileceği mekanlardır evler. Ev kadına saray, kadın eve sultandır. 

“Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın…”(Ahzab/33) İyi ki bunları sen söylüyorsun Rabbim. 

Eğer ben söyleseydim örümcek kafalı, yobaz, gerici, çağdışı olarak yaftalanacaktım. Şükür ki sen söylüyorsun, kulun Sana kurban olsun…

Oysa nice zamandır dışarda olmayan, evinde oturan, çocuk doğuran kadınların adı cahil oldu. İlle de dışarı çıkmalı kadın, bütün kapılar sokağa açılmalı, az çocuk doğurmalı, ekonomik özgürlüğü (!) elinde olmalı, kocaya asla güvenmemeli, ya bırakırsa, terk ederse, ölürse, boşanırsan ya…diyerek kadın hep tetikte bekletilmeli…

Artık kadınlar pek az oturuyor evlerinde. Kadınlar eve hasret, evler kadınlara… Parasını kendi kazanıyor kadın. Muhtaç olmuyor güya erkeğine de (!)…

Sabahın ayazında düşüyor yollara, çocuğu bakıcıya yada kreşe bırakıyor. Canhıraş çalışıyor kadın, dişini tırnağına takıyor, bence biraz da erkekleşiyor kadın…

Dışarda eksiksiz yapmalı işini, kılığı kıyafeti en iyisinden olmalı, patron kızmamalı, müdürü veya şefi memnun olmalı işinden… Evine zamanında varıp sabahtan eksik kalan işleri tamamlamalı.. kurulmuş bir saat gibi tıkır tıkır çalışmalı, asla parça kırmamalı…

Bazı zaman; sabah vakti dışarı çıkacak olsam duraklarda otobüs bekleyen, soğukta tir tir titreyen kadınlara bakar kalırım. 

Çok mu muhtaç, çok mu zor durumdadır? 

O saatte o kadınları sıcak yuvalarından dışarı çıkaran nedir? 

Bir kadını haftanın 5 günü yılın en az 10 ayı çalışmaya mecbur eden hangi haldir?

Kendim öz eleştiri yapacak olursam ben dahil evlatlarımızı At yarışına sokar gibi çalıştırdığımız, sınavlara hazırladığımız kızlarımız hangi ideallerin, hangi hayallerin kurbanıdır..?

Değerli Dostlar;” Evlerinizde oturun” ayeti bugün birçok müslüman kadının dahi okumak, hatırlamak istemediği bir ayettir. “Cahiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın” emrine muhalif, evde oturmayı cehalet, çalıştığı işyerinde başını açmayı modernlik, özgürlük diye tanımlayan bir garip fikir karmaşası…

Ya lüks bir hayat için zor ve stresli bir çalışma hayatını tercih edeceksiniz. Ya da evinizde rahat oturup orta halli bir yaşamı seçeceksiniz.
Derdiniz kariyerse, yükselip önemli (!) bir yere gelmekse eviniz size sadece bir otel olur.

Eğer tek maaşla geçinirim. Orta halli yaşarım, lüks hayat istemem, evim 10 yıl sonrada olsa olur, arabam daha vasat da olabilir, evimde otururum, çocuğumu da kimselere bırakmam kendim bakarım, eğitirim derseniz eviniz size saray olur.

“Çalışan kız arıyorum, çift maaşlı olsunlar” diyen kaynana adayı teyzeleri gördükçe, birileri tarafından bankamatik gözüyle bakılan kızlara daha da bir acıyorum. Hele banka kartı kocasının elinde olan, ayda ne kadar maaş aldığını bile bilmeyen, gündüz dışarı işleri, akşam ev işleriyle ömür geçiren kadınların hali içler acısı…

Evlerinizde oturun, çünkü kadın en çok evine yakışır. Evlerinizde oturun, zira kadın hassastır, kadın naiftir, çabuk incinir, çabuk kırılır, kolay hırpalanır kadın. En iyi Rabbi tanır onu. En çok Rabbi anlar onun halinden…

Yanlış anlamayın lütfen; Kızlarımız Tabi ki Uygun şartlarda temel değerleri dikkate alarak müsait okullarda okuyabilmeli, Kadınımız: İslami hassasiyeti muhafaza eden işlerde çalışabilir.

Ama dünyası için ahiretini feda Etmeye zorlanmamalı, bir erkek gibi çalışmamalı, bir ömrü kaplayan dağlarca yükü, onlarca görevi üstlenmemeli. 

Mecburiyeti olmadığı halde her gün ardından ağlayan bir evlat bırakmamalı kadın. Hem kariyer yapıp, hem iyi bir iş kadını, hem iyi bir anne olmak şüphesiz bir ütopya…

Madem Rabbi kimselere yakıştırmadığı görevi kadına layık görmüş, madem uçsuz bucaksız cenneti annelerin ayaklarının altına sermiş; Bundan daha fazlasını istemek niye..?

Elhasıl; İşte dostlar; Yok sevgililer günüymüş, Yok Kadın hakları günüymüş ya..! Oysa Evin Reis-i erkek de, Evin İçişleri bakanı Kadın’da, Evimizin Nur topları evlatlarımızda, Anne, babalarımız, dedelerimiz, Ninelerimizde elhasıl; Ahsen-i takvim üzere yaratılan insanımız her gün hatırlanmalı, her an sevgi ve saygı şemsiyesini üzerlerinde tutabilmeliyiz...

Kalın sağlıcakla..

 

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...