Çarşamba, 02 Nisan 2008 06:48

Yargı yargılanacak

Evet, görünüşte, yargı makamında Anayasa Mahkemesi üyeleri ve Cumhuriyet Başsavcısı, sanık sandalyesinde de Ak Parti oturuyor olacak ama, bundan böyle Türkiye'de görünmeyen bir yargı sürecinin işleyeceği de kesin. O, yargının yargılandığı millet vicdanıdır.
İsterseniz, yarından itibaren medyamız, o güncel kamuoyu nabzını ölçen anketlerine başlasın. Ak Parti davasının görüldüğü süre boyunca, görüntülü – yazılı bütün medya başlarda şu soruyu sorsun:

Ak Parti'ye kapatma davası açılmasını doğru buluyor musunuz? -Ak Parti'nin adil yargılanacağına inanıyor musunuz? Sonra, yargı kararı çıksın. Kapanma kararı ya da kapanma isteğine red durumunda şu sorular sorulsun: -Ak Parti hakkında verilen kapatılma kararını onaylıyor musunuz? -Ak Parti hakkında verilen kapatılmanın reddi kararını onaylıyor musunuz?

Soralım bu soruları. Bu soruların net cevabının bile şimdiden tahmin edilebileceğini düşünüyorum. Çünkü bu süreç başladığından beri millet vicdanı kanıyor. İnsanlar Yassıada mahkemelerinin "Sizi buraya getirenler böyle istiyorlar" iklimine gidip geliyorlar. Yargının araçsallaştırıldığı – siyasi operasyon için kullanıldığı kanaati o kadar derin bir toplum yönelişi ki... Ak Parti'nin bir biçimde tasfiye edilmesini isteyenlerin son raddede umut bağladığı ve heyecanla arkasında duruyor göründüğü bir yargı manzarası hakim şu anda ortama...

Mesela, kamuoyunun, aynı anda ortaya çıkan "oy birliği ile kabul" kararından çok, 7-4 denklemine odaklanması Anayasa Mahkemesi bünyesinde oluşan üye denklemine yönelik kuşkuyu ifade etmiyor mu? Kesin olan bir şey var ki bu süreçte....

Yargı yargılanacak! Yargı tartışılacak! Bu kaçınılmaz. Bunun, tıpkı askeri darbelerin askere bedel ödetmesi gibi, Yargıya bir bedel ödeteceği kesin. Bunun, Yargı'ya, bir siyasi kampın, rakipleri tasfiye için devreye soktuğu operasyon aracı imajı yükleyeceği kesin. Dünyadan bakıldığında da olay, "siyasi kavgaların mahkemelere taşınması niteliğinde ibretlik bir vaka" gibi okunuyor. (bkz. Joost Lagendijk'in Taraf'tan Yasemin Çongar'a verdiği mülakat) Peki bu durum kimi kaygılandıracak? Yüksek yargı mensuplarının, bu durumdan kaygı duymaları gerekiyor mu? Kaygı ve saygı...

Önümüzdeki süreçte en çok kullanılacak iki kelime bunlar olacak. "Yargı kararına saygı duymalı!" Bu ifade bile, artık bir operasyonel anlam taşıyor. Sanki saygı duyulmayacağı kesin bir karar çıkacak ve birileri, bu karara yönelik kaçınılmaz tepkilerin önünü kesmek için "Yargıya saygı" kuralını istismar etmek istiyor. Şu anda "Yargıya saygı" söyleminin en çok, Ak Parti gibi zorlu bir rakipten ya da "düşman"dan kurtulmak isteyen çevrelerin dilinde dönüp dolaşması anlamsız olmasa gerek. Görünen o ki, Ak Parti ile ilgili kapatma davasında "Yargı" saygıdan çok kaygılara konu olacak. Yargı'nın bir ülkenin ve devletin en saygın kurumu olması hayati önem taşıyor. Yargı kararı deyince yürekler durulmalı.

Ama Türkiye'de siyasi operasyonlara konu olan Yargı uygulaması, bu saygınlığı yaralıyor. Belki, Yargı'yı böyle bir tartışmalı konumdan kurtarmak için de Meclis'in ve hükümetin harekete geçmesi akla gelebilir. Çünkü Meclis, sistemin koordinatlarını belirleyen yasama organı, hükümet de toplumla devletin buluştuğu yürütme erkinin temsilcisidir. Ama şu anda Türkiye'deki vakıa, Yargı'nın yasama ile de yürütme ile de sorunlu bir ilişki içinde bulunmasıdır. Meclis'in yarıdan çoğunu oluşturan partinin kapatılmasını, o partinin kurduğu hükümetin yargılanır hale gelmesini temsil ediyor Yargı...

 Yani, sizi yargılayanın daha sağlıklı işlemesi için çare aramak gibi bir ironik durum söz konusu... Türkiye, "Bu işin içinden nasıl çıkılır?" sorusunun cevabını ararken, kesin olarak bir "Yargı reformu" gündemi ile buluşacaktır. Er veya geç. Ak Parti davasının, "Yargı" tartışması içinde toplumu, "Yargı reformu" konusunda bilinçlendireceği ve bileyeceği kesin. Ak Parti'nin şu andaki misyonu çok daha hayati hale gelmiştir. Üzülmek, telaşlanmak yerine, "Türkiye'nin gerçek anlamda demokratikleşmesi" gibi bir büyük mücadeleyi, demokrat aydınlarla ve toplumla birlikte yürütmek... Bence günün misyonu bu.
Ahmet Taşgetiren

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « Bedeli kim ödeyecek? Sabır, zafer!.. »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...