Pazartesi, 12 Mayıs 2008 05:02

Hemen şimdi...

"Dünyayı değiştirmek istiyorum; hemen şimdi." Kulağa ne kadar da hoş gelen, düzenin köhnemiş kurumlarından nefret eden gencin ruh haline nasıl da denk düşen bir slogan değil mi?
Acaba, otuz yıldır dilimizden düşüremediğimiz şu "68 Ruhu"nu, bu sloganla özetleyip genç kuşaklara sunsak; "İşte size 68'in ana fikri" desek, hayırlı bir iş yapmış olur muyuz? Eğer bu sloganla bugünün gençlerine doğru bir yol gösterebileceğimize inansaydım; bizim yaşadığımız 68 ruhunun, bu sloganda yatmadığını çok iyi bilmeme rağmen, oyun bozanlık yapmaz, sesimi kısar otururdum.

Ne var ki, öyle düşünmüyorum. Hayatım boyunca, yaşadığı dünyayı olduğu gibi kabullenip miskince mızmızlanmak yerine değiştirmek için çaba harcayan insanlara saygı duydum. Bu yüzden sloganın birinci bölümüne itiraz etmek bir yana, ancak alkış tutabilirim. Ama "Hemen şimdi" deyince, şöyle bir duralım. Nasıl olacak da "hemen şimdi" olacak? Dünyayı değiştirmekten toplumsal bir değişimi anlıyorsak eğer; toplumların değişiminin heyecanlı devrimcilerin aceleciliğine hiç de prim vermediğini, toplumsal dönüşüm için mücadelenin sabır gerektiren uzun soluklu ve çetin bir uğraş olduğunu da artık bilmemiz gerek. O zaman, "hemen şimdi" aceleciliğinin, eninde sonunda iki politik çıkmazdan birine sapması kaçınılmazdır:

Bireysel terörizm ya da cuntacılık! Dünyayı ve yaşadığı ülkeyi hemen değiştirmeyi aklına koyan genç, "bir türlü kıpırdamayan" halkın bilincinde bir kıvılcım çakmak; eylemiyle bu düzeni sarsmak ve kitlelere değişebilirliğini göstermek gibi hayallerle dağların yolunu tutar çoğunlukla. Bu yol terörizmin çıkmaz yoludur. Ama bir de, böyle bir maceraya kalkışamayacak kadar "gerçekçi" olanlar; ülkedeki güçler dengesini daha iyi hesap edip bir cuntanın pususuna yatanlar vardır. Onlar da "hemen şimdi" derler, ama bunu ne kendilerine, ne halka; sadece ordu içindeki darbeci bir mihraka söylerler.

Bütün bunlardan sonra, hemen belirtmeliyim ki, bence "Hemen Şimdi" sloganının kesinlikle doğru olduğu bir tek durum vardır: Eğer değiştireceğiniz dünya, kendi dünyanızsa... Bu düzenden; bu düzenin köhnemiş kurumlarından nefret eden gençlere ilk tavsiyem, bu sloganı hemen şimdi kendi dünyalarına uygulamaları, kendi hayatlarında kendi iradeleriyle değiştirebilecekleri ne varsa alt alta yazıp cesaretle işe koyulmalarıdır. Aslında, geçmişte yapılmayan tam da buydu. Dünyayı değiştirmek üzere yola çıkanların çoğu, özellikle siyaseten en radikal olanlar, bu radikalizmin onda birini kendi hayatlarında ortaya koyamadılar. Kendi dünyalarında hükmünü sürdüren köhne anlayışların kılına dokunamadılar. İç devrimlerini meçhul bir gelecekte gerçekleşecek olan devrime endeksleyip içlerini rahatlattılar yalnızca...

Türkiye için sosyalist ahlakı, özel hayatlarında feodal ahlakı savundular. Evlerinde karılarına ayaklarını yıkatırken, demokratik Türkiye'den söz ettiler. Özgürlüğü dillerinden düşürmediler ama, bir türlü özgür kafalı insanlar olamadılar. Özgür fikir üretmek yerine kafalarına doldurulan tabuları delme korkusuyla düşüncelerini dondurdular. Düzeni değiştirmekten söz ederken, kendileri değişmekten korktular. Toplumdaki hiyerarşik yapıları yıkmayı hedeflerken, kendi örgütlerinde en katı hiyerarşik yapılar kurdular. Sonunda öyle bir noktaya geldiler ki; fikir ve duygu dünyalarıyla, insan ilişkileriyle, gelenekleriyle, görenekleriyle, eleştirdikleri burjuva düzenin gerisine düştüler.

 "Değişsin" dedikleri dünyadan daha köhne küçük dünyalar kurdular. Bu yüzden de ben, bugünün değişim isteyen gençlerine, işe kendi hayatlarından başlamalarını öneriyorum. Onlara, kendi dünyanızı değiştirmek için, meçhul bir gelecekte gerçekleşecek olan "devrimi" beklemeyi bırakın; hemen şimdi alın elinize bir süpürge, kendi dünyanızdaki pislikleri temizlemeye başlayın diyorum. Azınlıkta kalmaktan korkmadan; geleneklere, göreneklere, sevmediğiniz ilişkilere, doğru bulmadığınız fikirlere başkaldırın; kafanızdaki ve yüreğinizdeki tabuları kırıp özgürleşin diye seslenmek istiyorum. İnanıyorum ki, dünyanın gerçek dönüştürücüleri, kendi dünyasında bu devrimi yapabilmiş olanlar arasından çıkacaktır.

Gülay Göktürk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...