MÜTAREKE BASINI?!
Görevde iken bir yüzbaşım anlatmıştı;
Libya’dan bir subay bizim Harp Akademisine öğrenci olarak gelmiş ve eğitimini tamamlayarak ülkesine dönmüş.(1)
Ülkesinde ona sen Dünyanın sayılı güçlü ordularından olan Türk ordusunda eğitim aldın neler öğrendin bizlere anlat.
O da öğrendiğim “muntazaman içtima, yevmiyen brifing, harfiyyen itaat, mafiş icraat” demiş.
Bizim orduda mesai hep içtima ile başlar dolayısı ile herkes toplandığı için komutanda bu içtimalarda konuşur.
Konuşmaya başladığında karşıdakiler esas duruşa geçer ta ki kendisi rahat diyene kadar.
Konuştukça konuşur karşıdakiler dinler mi dinlemez mi bilemem ama ben hep dinlerdim.
Çünkü konuşmasındaki çelişkileri ve yanlış bilgileri yakalamak bana zeka oyunu gibi gelirdi.
Bazen köşe yazarları bizdeki konuşan askerleri tenkit ediyorlar.
Çağdaş ülkelerde asker bu kadar konuşmuyor diye.
Konuşmaya ilk rütbede komuta ettiği birliğe konuşarak başlar.
Biz de askerler konuşur,
zaman sınırı olmadan konuşur,
istediği gibi konuşur,
konuştukça açılır, açıldıkça konuşur.
Konuşmasında ne kadar çelişki olursa olsun, hangi yanlış bilgiyi verirse versin.
Karşılarında ki topluluk da muhalefet edemez dinler veya dinler görünür.
Genelkurmay Başkanlığı basın açıklamalarına bazı gazeteleri çağırmıyor.
Çağırmaz tabi,
Çağırsa o gazeteciler yanlış bilgileri ve çelişkileri yakalayınca ne olur?
Gazetecilik mesleği gereği sorarlar tabi.
“Hava muhalefeti sebebi ile yardım gecikti” deyince sorarlar.
Aynı şartlarda Ambulans nasıl gelmiş.
“Karakola ödenek bulamadık” deyice sorarlar
Üç adet VİP uçağa, Fenerbahçe de lojmana nasıl ödenek bulundu.
Sorarlar daha bir çok imtiyazı sorarlar
Bu sorulara cevap verilir mi?
Önce sorana bakmak lazım.
Bunları ancak “mütareke basını” sorar.
Asker neden çok konuşuyor?
Basını açıklamalarına neden bazı gazeteleri çağırmıyor?
Anlaşılmayacak bir şey yok……
Nurettin YAVUZ
(1) Libya Devet Başkanı Sayın Kaddafi Türkiye de Kara Harp Okulunda okumuştur.