YAŞ VE BEDİR ARSLANLARI,
Nuh A.S. 950 sene evlatlarına ve kavmine dua etti. Sabretti ve nihayetinde 950 yıl sonra beddua etti. Sonuç malum…
YAŞ mağdurları tabiri almış başını gidiyor. Hal bu ki ben mağdur değilim. Rabbimin bana biçtiği ve layık gördüğü rolümü oynuyorum ve cennete hazırlanıyorum. Ben ısrarla amel olarak ondan uzaklaşsam da o ısrarla beni rızasına çekiyor. Ne mutlu bana ve benim gibilere..
Burada önemli olan kibre ve karamsarlığa kapılmamak... Bir arkadaşım 25 Eylül 2010 da ASDER in yaptığı istişare toplantısın da alınan kararlar gereği yapılacak işlemlerden ümitli olmadığını ve moralinin bozulduğunu iletti. Bir insanın moralinin bozulması için cenneti kaybetmesi lazım. Biz YAŞ kararlarının muhatabı olarak zaten kazandık ve sabrederek kazanmaya devam ediyoruz. Hayatımız bu sayede anlam kazandı. Bedrin Aslanlarının unutulmazlığı misali bizde tarihe ve kâinata not düştük. Bizlerin sayesinde İslam mücahitleri işin farkına vardı. Bir tohum toprakta çürür ama koca bir meyve ağacı neşvü nema bulur.
Elbette dün kaybetmediysek bugünde kaybetmeyeceğiz. Yüce Allah hidayeti ve rızkı dilediğine vermiyor mu? Bu yasadan sonra biz ne bekliyoruz ki ne kaybedelim ve bu da bizi üzsün. Bu kararı sadece İslami şuur ve mücadelemizin bir parçası görüp, öyle de algılayarak hareket edersek sonuç ne olursa olsun bizim ve islam'ın faydasına olacaktır. Bizim vazifemiz başta şeytan, şeytanın hadimleri ve nefsimizle mücadele etmek, Allah rızası için onlarla savaşmaktır. Biz sonuca bakmamalıyız.
Hem gerek maddi ve gerekse manevi sıkıntılarını zaten çekmedik mi? Çekmeye de devam etmiyor muyuz? Geçmişte yarabbi günahlarımdan kurtulmak ve huzuruna sağlam gelebilmek için bana şahadeti nasip eyle diyerek dua ederdim. Bir büyüğüm şehitliği bu kadar ucuza mı istiyorsun. Allahın rızası için şehitlik en büyük şehitliktir. Günahlarınla ucuza alma demişti. O gün bu gündür imanımın ve kalbimin gücü nispetinde hep Allah rızasını talep ediyorum ve Rabbimin her an benimle olduğunu bizzat müşahede ediyorum. Demek Allah rızası her şeyin başıymış.
Bazen de çok meşakkat çektiğimiz, sıkıntılarımızın çok olduğunu konuşur dururuz. Bence bu bizi şeytanın ve nefsin tuzağına düşürür. Ağaç kovuğunda diri diri kesilen Zekeriya A.S bizden daha mı az sıkıntı çekti. Kâinatın efendisi ve sultanı Peygamber Efendimiz (SAV) taşlanırken bizden az mı sıkıntı çekti. Vallahi bizim sıkıntıdan bahsetmeye hiç ama hiç hakkımız yok, haddimiz bile değil.
Bir zamanlar bir hoca efendi bir İslami faaliyette bana bir görev verdi; “Önden gidin ve trafik açık mı bir bakın.” Ben de bu görevi çok basit hatta gereksiz bulmuştum ama yinede yerine getirmiştim. Bu gün anlıyorum ki o günkü İslam faaliyetinden benimde bir görevle faydalanmamı arzu etmiş ve bana en uygun görev olarak onu bulmuş. Yüce Allah’ta işte bize cihat ederek İslam adına bir şeyler yapmamızı murat eylemiş olsa gerek ki bize YAŞ damgasını vurmuş. Sanki Allah’ın İslam’ı kurtarmak için bizim katkımıza ihtiyacı var. Hâşâ, asla yok. Ama biz kullarının cennet misal makamını yükseltmek için bahaneler yaratıyor. Aslında biz islam'a değil hizmet etmek, böylelikle şereflenmiş oluyoruz. Ne mutlu bize ki Rabbim bizi seçilmişler arasına almış. İnşallah sonumuzda böyle olur.
Tüm bunların ışığında anladığım şudur ki, biz üzerimize biçilen rol gereği yargıya gideceğiz ve sonucunu Allaha havale edeceğiz. Sonuç ne olursa olsun.
Birbirimize bunun için dua edelim. Hayır dileyelim el ele vererek mücadelemizde ayrılığa ve firaka düşürecek hususlardan uzak duralım. ASDER çatısı altında nice aydınlık günleri hedefleyelim. Unutmayalım ki hayalleriniz yoksa oraya asla varamazsınız.
Ya çaresizsiniz ya da çare SİZ siniz…
Kalın sağlıcakla sevgili dostlarım…