Cuma, 05 Kasım 2010 13:20

Temsil Makamında Olan Herklesin Bilmesi Gerekenler

Anayasa referandumu, halkın iradesinin belirleyici olduğu yeni bir döneme işaret ediyor.

Halkın seçtiği iktidarlar, yasama ve yürütme işlevlerini yerine getiremeyecek şekilde normatif kurallar ve bürokratik kadrolaşma ile kuşatılmış ve denetim altına alınmıştır. Böylece, halk iradesinin örgütlenmesine değil, bir avuç oligarşik elitin örgütlenmesine dayanan otokratik bir siyasî yapı ortaya çıkmıştır. Yargı istese de hukuka uygunluk denetimi yapamaz. Çünkü, yargı nihayette pozitif hukuk normlarına göre kararlar üretecektir. Bu normlar evrensel, tabii hukuk ilkelerine dayanmadığına, resmi ideolojiye göreli olarak üretildiğine göre, yargı fiiliyatta, hukuka uygunluk değil, resmî ideolojiye uygunluk denetimi yapan bir kuruma dönüştürülmüş bulunmaktadır.

Yasama da ideolojik iktidarın özüne dokunan yasalar çıkaramaz. CHP ulusalcı sol vurgusu ile daima halkın değil bürokratik elitlerin; yani ideolojik iktidar odaklarının yanında yer almaktadır. Meclis'in yasama işlevini kilitlemektir. Bu işlevi ile CHP, ideolojik iktidarın Parlamento ayağını temsil etmektedir. Çok partili hayata geçiş ile birlikte, bir tarafta halk ve temsilcileri, öte tarafta asker-sivil bürokrasi ve CHP şeklinde bir siyasi tablo ortaya çıkmıştır. Ülke yıllarca, ideolojik iktidar-demokratik iktidar çatışmasına sahne olmuştur. Halk çeşitli provokasyonlarla, ideolojik iktidar ile demokratik iktidar arasında ikileme düşürülmüştür. Son dönemde ise, bu siyasi ikilem CHP cephesine MHP ve BDP'nin de katılımı ile yeni bir boyut kazanmıştır. Özellikle referandum sürecinde, muhalefet cephesinde CHP, MHP ve BDP'nin yer almalarını sağlayan ortak özellik, mahiyet olarak farklı da olsa, esasta sözünü ettiğimiz bu ideolojik iktidar anlayışlarındaki benzeşmedir. Son dönemdeki CHP-MHP yakınlaşması da bu ideolojik iktidar anlayışlarındaki benzeşmeden kaynaklanmaktadır.MHP, ulusalcı CHP siyasetinin milliyetçi versiyonunu temsil etmektedir. MHP, ülkeyi ve toplumu ideolojik iktidar vesayetinden kurtarma cephesinde yer almaktan ziyade, ideolojik iktidarı ve dolayısıyla da vesayeti CHP'den devralma amacı taşıyan bir görüntü sergilemektedir. MHP başörtüsü dışında vesayet sistemine karşı net bir duruş gösterememektedir. MHP, CHP'nin ideolojik iktidarının yıprandığının farkındadır ve yeni bir versiyonla bu iktidarı ele geçirmeyi düşünmektedir. BDP ise, aynı ideolojik iktidarı toplumun belli bir kesiminin etnik kimliği merkezinde kurmaya çalışmaktadır. BDP'nin taban özellikleri incelendiğinde, eski CHP tabanından intikal edenler, MHP milliyetçiliğinin etnik versiyonunu temsil eden ana taban ve kafası karışık, çeşitli provokasyonlarla etnik kimlik-muhafazakâr kimlik ikileminden kurtulamayanlardan oluştuğu görülecektir.

Demokratik iktidar- ideolojik iktidar ikilemi

Ülkemizin temel sorunu, uzun yıllar yaşadığı demokratik iktidar-ideolojik iktidar ikilemidir. Geçmişte demokratik iktidarın kaynağı olan halkın, çeşitli provokasyonlarla ideolojik iktidara destek vermesi sağlanmıştır. Ancak, özellikle 28 Şubat sürecinin halkın temel değerleri ile çatışması ve provokasyonlar karşısında zayıf düşen millete ordunun kendi bünyesinden ihraç yolu ile de olsa takviye güç göndermesi sonucu halkın ezici çoğunluğu içinde bulunduğu ikilemden kurtulmayı başarmıştır. Ancak, sözünü ettiğimiz ikilem kurumlar düzeyinde varlığını sürdürmektedir. Yine bu ikilem, anayasa ve yasalardaki vesayet hükümleri durduğu müddetçe aşılamayacaktır. Bu sebeple, TBMM bünyesinde, hukukçu ve siyaset bilimci uzmanlardan oluşan bir kurul teşkil edilerek, millî iradeyi tasallut altına alan, millî iradeye, toplumun manevî dinamiklerine, halkın temel hak ve özgürlüklerine müdahaleye yasal zemin oluşturan, hukuk devleti ilkesini devre dışı bırakan problemli yasal metinler net bir şekilde ortaya konulmalı ve tedricen hukuk sisteminden ayıklanmalıdır. Böyle sistematik bir bilinçle hareket edilmediği takdirde, milletin verdiği siyasî destek karşılığını bulamayacak ve heba edilecektir. Bu milleti temsil makamında olan her kişi ve kurum da, milletin iradesine, temel değerlerine rağmen varlığını ve meşruiyetini sürdüremeyeceğini artık görmeli, millet ile milletin değerleri ile barışmalı, geçmişte yapılan tahribatları tamir etmeye çalışmalıdır.

Son Düzenlenme Cumartesi, 29 Ocak 2011 09:53
Yusuf Çağlayan

Emekli Askeri Hakim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...