Bu çalış acı ve hüzün dolu idi. Uzandım ve sadece dinledim. Telefondaki ses Yüzbaşı Nizamettin Yıldırım idi. “Ersan’cığım Tabura kadar gelir misin..?”
Evet, beklenen olmuş ve uzun süredir çalışan gizli ve aşikâr mihraklar benimde dosyamı YAŞ (Yüksek Askeri Şura)’a göndermişler…
Büyük bir soğukkanlılıkla kararı tebellüğ ettim. O ana kadar her şeye hazırlıklı olduğumu sanırdım. Ama yanılmışım. Bir anda ne yapacağımı algılamaya koyuldum. Çok değil aynı günün öğlen saatleri idi. Telefon yine uzun uzun çaldı. O ana kadar beni onlarca insan aramıştı. “Sizinleyiz Komutanım. Dualarımızla sizinleyiz…” Yine onlardan biri sanmıştım. Gözlerim dolu, kalbimde hüzün ve iman aşkı ile açmıştım yine telefonu.
Karşımdaki bu kez bir Binbaşı idi. O da aynı YAŞ toplantısında re ’sen emekli edilmişti. Binbaşı Osman Balcı… Kardeşim üzülme seni şimdi öğrendim. İstanbul’da bir dernek var. Adı ASDER. Onlarla görüştüm. Seni İGDAŞ’a iş yapan bir şirkette işe aldıracaklar.
Osman Binbaşıyı Kıbrıs’tan duymuştum. Yan yana birliklerde iki yıl görev yapmıştık. Tanışmayı çok arzulamıştım ama bir türlü nasip olmamıştı. Türkiye’ye dönünce orada ki Tabur Komutanım; “Senin Osman Binbaşı ile irtibatta olduğuna dair istihbarat emri gelmişti. Bizden takip etmemizi istemişlerdi. Üç ay takip ettik. Onun birliğine gittiğin halde hiç görüşmedin. İstihbarat yanlıştı raporda öyle gitti.” Dedi. Demek Kuran’ı Kerime Meryem anamızı ibret ve imtihan için koyan Yüce Allah bu tanışmayı da engellemişti hem de bize rağmen.
Ama Osman Binbaşıyı perdelerin kalktığı bir anda ihtiyacı olan kuluna gönderende yine Allah’tı C.C.
Aynı gün geldi, beni aldı, İstanbul’a geldik ve Mustafa Hacımustafaoğulları ve A. Yıldırım ağabeylerle tanıştırdı. Bana pazartesi hemen gel başla dediler. Ben Çerkezköy’e döndüğümde artık işi hazır ve gelecekte ne yapacağını bilen… Mücadele alanını ve cephesini belirlemiş, peygamber ocağının bir Yüzbaşı adayı olarak dönmüş ve o günden beri Yüzbaşı olarak anılmaya başlamıştım.
İşte ASDER’in hiçbir şey yapmasına gerek yok. ASDER’in varlığının bir insana hayat verişinin hikâyesidir bu…
Evet, ASDER kendi yazdı ve kendi okudu. Çünkü o asrın Meryem’i idi. Ve Meryem’i anlayan elbette Yüce Rabbi idi.
Evet, ASDER susma orucunu kullandı. Çünkü Yüce Allah C.C. Meryem Anamıza emretti; “Seni anlamayacak kadar sağır, dilsiz ve kör olan halkına karşı susma orucu ile emrolundum.” De. İşte ASDER de Meryem Anasının izinde idi.
Evet, ASDER kendisini anlayan hiç kimse olmadığı ya da bir kişi olduğu halde tebliğ vazifesini yerine getiren peygamberlerin yolunda idi.
Evet, belki ASDER hatalıydı. Ama onun niyet ve maksadını bilen, hatalardan ve noksanlıklardan münezzeh Rabbi onları izliyordu.
Evet, ASDER Züleyha idi. Yusuf Peygamber onun aşkını ve gelecekti hikmetli işleri anlayamadı. Ama Yüce Allah kalpleri ve geleceği en iyi bilendi.
Evet, Yusuf Peygamber kâinatın sahibi Allahın C.C. peygamberi idi. Ama Mısır Azizi olabilmesi için Mısır Hükümdarına ihtiyacı vardı ve Allah’ta onu buna hizmet erbabı kıldı.
İşte Allah C.C. Bugünkü Başbakanı da ülkenin istikamette hükümdarı olarak ASDER’e hizmet erbabı kıldı.
Evet, Züleyha’nın gözü kördü. Yusuf Peygamber dua etti ve gözleri açıldı. Zalimler yine peygamberliğini inkâr ettiler. Bu kez dua etti ve Züleyha gençleşti, bu kez kaçamadılar.
İşte Alpay Yıldız ve onun gibi düşünenler ASDER’in hizmetini anlayamamış olabilirler. Onlar gözleri önüne bir kıl getirmekle gündüzü ancak kendilerine gece yaparlar.
ASDER hep koştu. Koşmaya da devam edecek. Hizmetteki eksiklerini tamamlamaya, geçmişte yapamadıklarının daha iyisini yapma gayretine hep devam edecek. Kendisini hep geliştirecektir.
Artık su, yolunu bulmuştur. Akma hızını da yakalamıştır. Önüne geçen suya gark olur gider. Tıpkı Musa A.S peşindeki firavun ordusu gibi…
Kişiler ya da topluluklar ASDER’in yaptıklarının daha iyisini yapmadıkça konuşma hakkına sahip değildirler ve müfteridirler.
İşte ASDER mazlumların ve hakkın yanında olmak için koşmaya devam ediyor.
Bu arada siz nerede olmak istediğinize bakmalısınız. Ben nereye koşmalıyı mı düşünmelisiniz.
Çünkü Allah bir sonucu yaratmak için o davada batmanlarca amele bakmaz. Bir miskal ihlaslı amel batmanlarca ihlassız amele müreccahtır. Aslında bunu o insanlar benden daha iyi bilirler… Ama onlar göremezler ve anlayamazlar.
Evet, ASDER’in içinde bir değil yüzlerce mazlum var. Ve Allah’ta C.C. mazlumların yanındadır. Bu insanlara müjdedir.
Yani ASDER kendi yazıp kendi okumadı. ASDER yazdı Allah C.C. okudu ve yaptırdı.
Yalnız ASDER değil, kim çalıştı ise bu işte ve bu davada vardı. Ama siz kesinlikle yoktunuz…
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar…
Hamza Eroğlu
25.08.2011