Perşembe, 15 Aralık 2011 20:11

Hükümet askeri bürokrasiyi itaat altına almalıdır

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Veysi Ağar’ın protokolleri ihmal ederek kendisini karşılamadığı iddialarıyla ilgili açıklama yaparak “İddiaların doğru olmadığını, söz konusu Korgeneral’in Diyarbakır’da görev yaptığını belirterek, Batman’a gelmesini kendisinin istemeyeceği, herkesin bulunduğu yerde görev yapmasının en iyi yapması gereken esas olduğunu” söyledi. Sözlerini “Kaldı ki, mevcut protokol gereği kendisinin Diyarbakır’dan gelerek benim Batman’daki gezime katılması gibi bir yükümlüğü bulunmamaktadır. Daha önceki uygulamalarda bu yöndedir” diye tuhaf bir cevapla sürdürdü.

Tam da “çevir kazı yanmasın” beyanatı. Milli savunma Bakanımız kendi konumunu ve görevi ile ilgili meseleleri nasıl anladığını çok açık bir şekilde ifade etmiş. Fakat kazın ayağı öyle değil. Bakın neler oldu.

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Batman Hava Üssü’ne gitmişti. Protokol kuralları gereği kendisini en üst düzeydeki komutanın karşılaması gerekiyordu. Fakat Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Veysi Ağar, bakanı karşılamadığı gibi odasından bile çıkmamıştı.
Emir subayı aracılığı ile “Komutan rahatsız, kriz geçirdi odasında dinleniyor” dedirttiği ifade edilen bu olayda ne ambulans çağrılmıştı ne de hemşire. Ayrıca önceki Salı günü hem Kara hem de Hava Kuvvetleri komutanlarına üst düzey karşılama yapmıştı. 
Askerliğe yakışmayan bu nezaketsizlik ve itaatsizliğin boyutu çok derin. İş sadece bu kadar bir saygısızlık olayı değil. Bakın daha neler oldu.
Bakan Yılmaz, 14.00 ile 16.30 arası üste kaldı. Brifingi de 2. Hava Kuvveti Mahkemesi’nde, ‘evrakta sahtecilik’ iddiasıyla yargılanan Albay Fidan Yüksel verdi. Bu esnada enteresan bir gelişme daha yaşandı.
Bakan eski tarihli ya da canlı bir İHA (İnsansız Hava Aracı) görüntüsü izlemek istediği zaman ‘hayır’ cevabını almıştı. Duyumlara göre Korgeneral Ağar ‘Herhangi bir şey izletmeyin’ talimatı vermişti. 
Keşke her şey bu kadar olsaydı ama maalesef korgeneralin yapmış olduğu hakaret ve nezaketsizlikler bu kadar değil ki. Zira emrindeki birlikler Kuzey Irak’ta operasyondayken o kendine bir CASA uçağı ayarlayıp ‘malzeme nakli’ adı altında Silivri’deki Balyoz sanıklarını ziyarete giden bu kişi 15 bin liralık maliyeti devlete ödetmiş üstüne bir de görev tazminatı almıştı.
Biraz daha geriye gidersek Korgeneral Ağar’ın Lizbon’da Cumhurbaşkanı’nı da karşılamadığını hatırlayabiliriz.  Brüksel’de görevliyken NATO toplantısına giden Gül’ü karşılamamış aynı zamanda uğurlamamıştı da. Bir bakıma, “Gül’ü Cumhurbaşkanı olarak görmemeyi” amaçlıyordu.
Bütün bu olaylar Türkiye’nin ihtiyacı olduğu demokrasinin kurumsallaşması ile alakalıdır. Bunun nedeni ise Tayyip Erdoğan Başbakanlığındaki hükümetin askeri bürokratlara hükmetmesini bilememesinden kaynaklanmaktadır. 
Bundan 15 yıl önce bir tuğgeneral zamanın başbakanına ve Suudi Arabistan Kralına alenen küfür etmişti. Başbakan hiçbir şey yapmamış bilakis onun tüm generalliğe terfi ettiği atamayı onaylamıştı. Sonra da “28 Şubat 1997” darbesi ortaya çıkmıştı.
Başbakan Erdoğan, son birkaç yılda askeriye ile olan ilişkilerde daha onurlu ve dik durmasını bilmiş “kuvvet komutanlarının istifası” olayını krize çevirmeden demokratik ilkelerden taviz vermeden geçiştirmeyi bilmişti.
Fakat bir hastalanmaya görsün nekahet döneminin devam ettiği birkaç gün içinde hükümet benzeri olaylar ile zor durumlara düştü. Gerçi bunun en büyük sebebi Başbakanın yine kendisidir. Zira bütün hükümet ve parti teşkilatını kendi elinde toplamış farklı düşünce veya görüşlere fırsat vermemiştir. Demokrasiyi kendi içinde uygulamayan bir parti ve hükümet yönetimini benimsemiş itaat kültürünün hala körü körüne devam etmesini sağlamaya çalışmıştır.
Başbakan böyle olursa bakanı da ona göre olur. Bu kadar küstah bir generale diş geçiremeyen bir hükümetin demokrasiyi kurumsallaştırmak ve yeni anayasa çalışmalarında başarılı olması düşünülemez. Lakin Başbakanımızın en kısa zamanda sağlığına kavuşup devletimize yapılan bu hakaretleri görmezden gelmeyerek haddini bildireceğini umut ediyoruz, vesselam…

 

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...