Perşembe, 23 Ağustos 2012 12:55

Halk nasıl bir anayasa ister?

Anayasa yazım sürecinde, anayasada yer alması veya almaması ve nasıl yer alması konusunda ortaya çıkacak ihtilaflar olması kaçınılmazdır. Bu ihtilaflı konularda halk iradesinin iki aşamalı olarak tespiti gerekir. 

 

Yusuf Çağlayan-Emekli Askeri Hakim

 

Halk, Anayasanın Kurucu Öznesi Olmak İster:

Yüksek oranda bir katılımla oluşan mevcut TBMM, halk iradesini temsilen yeni anayasayı yapmaya da mezundur. Ancak, seçim mevzuatından kaynaklanan eşit ve adil temsil sorunları, lider sultasının yansımaları ve parti disiplini/grup kararı gibi sebeplerle, TBMM’nin tam anlamıyla halk iradesini temsili tartışmalıdır. Bu tartışmanın TBMM tarafından yapılacak anayasanın da tartışmalı olmasına yol açmaması için, TBMM’nin geniş kapsamlı olarak yapacağı istişarelerle anayasa yapım sürecinde halk iradesinin özne konumu muhafaza edilmelidir. Nitekim, TBMM Anayasa Komisyonu, uzun bir süredir istişare ve teklifleri toparlamış ve değerlendirmeye alarak, bu istişare ve teklifler ışığında anayasa metnini yazım çalışmasını sürdürmektedir.

Anayasa yazım sürecinde, anayasada yer alması veya almaması ve nasıl yer alması konusunda ortaya çıkacak ihtilaflar olması kaçınılmazdır. Bu ihtilaflı konularda halk iradesinin iki aşamalı olarak tespiti gerekir:

Öncelikle tartışmalı hususlar TBMM Anayasa Komisyonundaki parti temsilcileri tarafından ayrı ayrı maddeleştirilmeli ve bütün alternatif metinler madde madde TBMM İnternet ortamında bir ay süre ile kamuoyunun tercihine sunulmalıdır. Böylece her maddenin altında yer alacak tercih seçenekleri hakkındaön irade belirlenmelidir. Ön irade yoklaması için, TBMM Başkanı gözetiminde mecliste gurubu bulunan partilerin belirlediği üçer kişilik temsilciden oluşan bir ön irade tespit komisyonu teşkil edilmeli, ön irade ile ilgili veriler bu komisyonca tutanak altına alınmalıdır. Daha sonra bu ön irade doğrultusunda TBMM Genel Kurulunda maddeye son şekli verilmelidir. TBMM Genel Kurulunda, ön irade tespit komisyonunca tutanak altına alınmış olan madde açık oylama ile oylanmalı, meclis tutanaklarında oylamaya katılan, katılmayan milletvekilleri belirtilmeli ve katılanların oy tercihleri de yer almalı ve bir liste halinde kamuoyuna ilan edilmelidir. Böylece halk iradesini kabul etmeyen milletvekilleri veya partiler konusunda halk bilgilendirilmiş olmalıdır.

Yapılacak oylama sonucunda ortaya çıkan karar ön kabul olmalıdır. TBMM’nce bütün maddelerin bu usulle ön kabulü yapıldıktan sonra, ön kabule mazhar olmuş anayasa metni, referandum yolu ile halkın kesin iradesinin tasvibine sunulmalıdır. Anayasa halkın onay iradesi ile meşruiyet ve yürürlük kazanacaktır.

Ön kabul, ağırlıklı çoğunluğun kabulü olmalıdır. Eğer, Meclis Genel Kurulu oylamasında ön kabul sağlanamamışsa, yani partilerin alternatif teklifleri arasında ağırlıklı çoğunluk tasvibini alan metin ortaya çıkmamış ise, oylama sonuçlarına göre TBMM Başkanı, tarafları bir haftalık bir uzlaşma metni hazırlamaya davet etmeli, sonuç alınamaz ise, bu maddeler referanduma götürülerek doğrudan halk iradesi ile belirlenmelidir. 

Halk, Anayasa Başlangıç Metninde kendi İradesine Atıf Yapılmasını İster :

Devlet ve organlarının yapı ve vazifeleri ve bu vazifeleri ifaya eşdeğer yetkilerle donatılmalarına dair genel esaslarda mutabakat sözleşmesi olan birGenel başlangıç bölümü olmalı ve bu bölüm, tamamen halk iradesini yansıtmalı ve anayasanın bütün maddelerinin yorumlanmasında ve uygulanmasında bağlayıcı olmalıdır.

Ayrıca anayasanın her bölümü, o bölümdeki düzenlemenin temel ilkeleri ile başlamalıdır. Bu temel ilkeler, halkın temel hak ve özgürlükleri, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlık esaslarını, demokratik düzenin gereklerine göre düzenleyici hükümlerden oluşmalıdır.

Halk Nasıl Bir Başlangıç Metni İster?

Anayasada mütekellim, yani konuşan halk olmalıdır. Anayasa bütün hükümleri ile halkın iradesini yansıtmalıdır. Anayasada T.C. Devletinin kurucu iradesi, halkın iradesi olmalıdır.

Halk şöyle bir başlangıç metni ister:

·              İşbu Anayasa, biz T.C. halkının doğrudan iradesini ve hakimiyetini temsil etmektedir. Başlangıç bölümünde mutabık kaldığımız esaslar, başta anayasanın sair hükümleri olmak üzere, yürürlükteki mevzuatın yorumlanması ve uygulanmasında yasama, yargı ve yürütme organlarını bağlayıcıdır.

·              Biz Türkiye Cumhuriyeti halkı, husumetimizi cehalet, fakirlik ve ihtilafa ve bunlardan doğan istibdatlara tevcih ve muhabbetimizi maarif, sanat ve ittifaka teksif etmede müttefikiz. Aramızda her ne olursa olsun farklılıklar, vesile-i tahakküm veya mahrumiyet yapılamaz.

·              Biz Türkiye Cumhuriyeti halkı, ortak paydalarımızın şekillendirdiği üst kimliği siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda birlik, beraberlik ve dayanışma ilkesi olarak kabul ediyoruz. Farklılıklarımızı ihtilaf, ayrışma ve çatışma vesilesi yapmama, tek vatan ve adalet, eşitlik ve evrensel insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan tek devlet ve sair ülkelere karşı bizi ve değerlerimizi sembolize eden tek bayrak altında, tasada ve kıvançta birlikte yaşama hususunda mutabıkız. Farklılıklarımıza birliğimizi çatallandıran manalar vermiyoruz ve fail-i şer değil, fail-i hayır olmaya vesile telakki ediyoruz. Halis gayemiz ve niyetimizin ifadesi olan bu mutabakatın, umumi sulh ve selameti ihya edeceğini,vatan topraklarının bölünmezliğini temin edeceğini ve bizi hep birlikte oturacağımız zengin bir nimet sofrası etrafında toplayacağını müdrikiz. 

·              Biz Türkiye Cumhuriyeti Halkı, ortak değerlerimizi kalbimiz, TBMM istişaresini fikrimiz, ordumuzu kılıç ve kuvvetimiz telakki ediyoruz. T.C. Devleti hepimizin devletidir. Devletimizin şekli, Cumhuriyettir. Başkenti Ankara’dır. Ancak ülkeler arası işbirliğinin ve bölgesel dengelerin gerektirdiği oranda, başka şehir merkezli kurumlar oluşturmada TBMM mezun kılınmıştır.

·              Cumhuriyet idaresinde hakimiyet, bila kaydü şart halka aittir. Cumhuriyetin nokta-i istinadı, halktır. Gaye-i maksadı, halkın huzur, saadet ve güvenliğine hizmettir.

·              T.C.Devleti, bütün kurumlarında liyakat, istişare, hürriyet ve sırf adalet esasları üzerine müessestir. Meşru olarak vazifelendirilmiş kişiler, temsil ettikleri makam bünyesindeki hizmetlerin anayasa ve  kanunlara uygun şekilde liyakat, istişare, hürriyet ve sırf adalet esasları çerçevesinde yürütülmesinden şahsen ve idareten mes’uldür. Bu mes’uliyeti bihakkın ifa edemeyenlerin istifası esastır. Kamu görevlileri, bulundukları hiyerarşinin altındaki başarısızlıklardan mesuldür. Kamu görevlileri, çıkarılacak Genel Etik İlkeleri ve Davranış Kuralları Yasası ve  her kurum, kendi vazife ve hizmetinin özelliklerine göre çıkarılacak Genel Etik İlkeleri ve Davranış Kuralları Yönetmeliğindeki esaslar çerçevesinde vazife ve yetkilerini kullanmaktan mes’uldür.

·              T.C.Devleti, yasama ve siyasi karar organları serbest seçimlerle oluşturulan, demokratik hukuk devletinin gereklerine göre yapılanmış, güvenceleri tüm toplum kesimlerini ve bireylerini kuşatmış adalet devletidir. Hikmeti hükümet hukuk devletine tercih edilemez.

·              Devlet güvenliği, hukuk ve insan hakları ile çelişemez. Devlet, güvenliğini, öncelikle hukukun üstünlüğünü tesis ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alma esası ile sağlar.

·              Makam, zenginlik ve ilim istibdadı ve benzeri her türlü istibdat, tahakküm, tağallüb ve kuvvet memnudur. TBMM yasama yetkisini kullanırken, bir kişi veya ideoloji veya kurum veya zümre ve ırkın hakimiyet ve malikiyetini ihdas ve tahkim eden yasa çıkaramaz. 

·              TBMM, yasama yetkisini; yerel ve merkezi yargı organları, yargı yetkisini ve yerel ve merkezi idari organları, yürütme yetkisini kullanırken sırf adalet ilkesi ile mukayyettir. Sırf adalet ilkesi, evrensel olarak kabul görmüş temel hak ve özgürlükleri ve bu özgürlükleri ihlal eden tasarrufların yasaklanmasını ve esasları yasalarda belirlenecek pozitif ayrımcılık esaslarını mutazammındır.

·              İrademiz, kanunla düzenlenecek esaslar çerçevesinde seçtiğimiz TBMM riyaseti ile bütün kurumlara tevzi olunur. Tevzi olunan irademiz, hiçbir kişi, makam ve zümre tarafından bir imtiyaz ve istibdat hakkı olarak telakki olunamaz.

·              TBMM’nin teşkilinde, istikrarsızlığa sebep olmamak için, mahalli idare ve genel seçimlerde, temsilde adalet ve ağırlıklı çoğunluk ilkesi esastır. Ağırlıklı çoğunluğun sağlanamadığı şehirlerde, en çok oy alan iki aday arasında ikinci derece seçim yoluna gidilir.

·              Milli iradeyi temsil eden TBMM ve meşru hükümete karşı hiçbir kurum vesayet edemez. Hiçbir kurum, millet iradesini temsil eden TBMM’nin üstünde bir yetki ve inisiyatif kullanamaz. Bütün kurumlar doğrudan TBMM kararlarından veya TBMM’nin çıkardığı yasalardan kaynaklanmayan bir yetki kullanamaz. Görev ve sorumluluğunu yerine getirirken hukuka uygunluk ilkesinden muaf  kurum oluşturulamaz. Mahkeme yetkisi olan idari kurumlar oluşturulamaz.  

·              Temel hak ve özgürlükler, kişiler, topluluklar ve kurumlarca sui tefsir olunamaz. Bütün kurumları ile devlet temel hak ve özgürlüklerin mütesaviyen ve mütenasiben cereyanından mes’uldür. Bu mes’uliyetini yerine getirmesi,  bağımsız ve tarafsız yargı organları marifeti ile denetlenir.

·              Yargı bağımsızlık,, tarafsızlık, verimlilik, etkinlik, erişilebilirlik ve güvenilirlik ilkelerine göre yapılandırılır. Yargı kurumları ve hakimler, yargının bağımsızlığı, hakimlerin ve mahkemelerin tarafsızlığı ilkesine riayetle mükelleftir.

·              Yargı yetkisi, objektif olarak hukuku ve adaleti gerçekleştirme amacı dışında, kişisel, mesleki ve kurumsal bir ayrıcalık olarak algılanamaz. Mahkemeler ve hakimler, Adaletin, evrensel olarak kabul görmüş temel hak ve özgürlüklerin bekçisidir. Mahkemeler ve hakimler, politik ve ideolojik statükonun veya değişimin aracı olamaz.

·              Yüksek yargı organları nihai karar mercii olma statüsünü suiistimal edemezler. Anayasa ve yasalara doğrudan veya dolaylı aykırı hüküm tesis edemezler.

·              İdari Yargı, idareye talep edilen emsal kararları özel ve genel tekniklerle aktarır. İdari yargı, konusu idari işlemin iptali olan davalarda, idari işlemin iptali yönünde hüküm tesis ettiği taktirde, ihtilafın, normal şartlar altında idari yetkililerce çözümlenebileceğini tespit ettiği taktirde, konuyu yargıya taşıyan kamu görevlisini yargılama giderlerine ve yasa ile düzenlenecek idari cezaya mahkum edebilir.

·              Yetkisini doğrudan irademizi temsil eden anayasadan veya seçtiğimiz TBMM’nin doğrudan atamasından ya da yasama yolu ile belirlenen yasal esaslar dahilinde atanmasından almayan hiçbir kişi ve gurup meşru yetkili değildir. Hiçbir kamu görevlisi, anayasal kurumlarda anayasa ve yasalarda öngörülen misyonlar dışında hiçbir misyon üstlenemez. Anayasal ve yasal misyon dışına çıkan kamu görevlileri derhal kamu hizmetinden azlolunur ve haklarındaki cezai kovuşturma sonucuna göre, kamu hizmeti şartı ile yararlandırıldığı Sosyal Güvenlik haklarından yoksun bırakılır.

·              Geçmişte TBMM tarafından çıkarılmamış yasalar ve yasa hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlükten kaldırılacak yasa ve yasal hükümler, TBMM tarafından oluşturulacak bir komisyonca belirlenip genel kurula sunulacak rapor çerçevesinde yürürlüğe sokulacak bir kanun ile belirlenir.

·              Evrensel olarak kabul görmüş temel hak ve özgürlükleri, demokratik toplum gereklerinden olarak evrensel düzeyde kabul görmüş meşru kısıtlamalar dışında kısıtlama getiren hiçbir yasal ve idari düzenleme ve uygulama meşru değildir.

·               Temel hak ve özgürlükler hukuki güvence altındadır. Herkes kanun önünde eşittir. Hiç kimse, hukukun öngörmediği bir muameleye maruz bırakılamaz.

·              Özgürlük ve masumiyet karinesi, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi esastır. Demokratik toplum gereklerinden olarak evrensel olarak kabul görmüş meşru kısıtlamalar dışında kısıtlama getiren hiçbir yasal ve idari düzenleme meşru değildir.

·              Ceza yasalarında düzenlenen suçların, temel hak ve özgürlükleri ihlal kast ve saiki ile işlenmesi, bu suçların düzenlendiği maddelere eklenecek bir hüküm ile cezanın ağırlaştırıcı sebebi kabul olunur.

·              T.C. Halkının dini İslâm’dır. Ancak T.C. Devleti sınırları içinde kabul görmüş bütün dinlerin ve ekollerin, umumi asayiş, genel ahlak ve genel sağlık ve temel hak ve özgürlükleri ihlal etmemek kaydı ve şartı ile ibadet ve ayinleri serbestçe icra etme, din ve ekollerini öğrenme ve yayma hakları T.C. halkının ve TBMM’sinin himayesi altındadır.

·              Din ahlak ve faziletimizdir. Dinde zorlama yoktur. Dini irşad, tenkit, husumet ve icbardan masundur. İrşad ile vazifeli olanlar hem hikmet sahibi, hem marifet sahibi ve hem de alim-i muhakkik ve müdakkik olmalıdırlar. Ta ki, dini irşada liyakatli olsunlar. Liyakatsiz olanlar, irşat görevine atanamazlar.

·              TBMM, yasama yetkisini kullanırken, norm, sosyal Realite ve etik değer dengesi ilkesi ile bağlıdır.

·              REFERANDUM :Çeşitli sebeplerledevlet kurumlarınca bir mutabakat sağlanamadığı için sürüncemeye giren ve toplumsal huzuru bozan konularda, TBMM’de gurubu bulunan partilerin teklifleri, TBMM Başkanı tarafından halk oyuna sunulup, sonuç yasa metnine dönüştürülür ve halk yasası olarak yayınlanır. Normlar hiyerarşisinde Anayasadan sonra halk yasaları yer alır.

 

Yusuf Çağlayan

Emekli Askeri Hakim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Fatih ÇOBAN Cuma, 31 Ağustos 2012 15:26 yazan Fatih ÇOBAN

    Merhabalar.
    Yazılarınızdan, düşüncelerinizden, kısacası yaptıklarınızdan dolayı teşekkür ve tebriklerimi sunarım.
    Halk aynen sizin ifade ettiğiniz şekilde bir anayasa ister.
    Re'sen emekliler ayrıca, halk niteliğinde kendilerini görmek için, haklarının iadesini istrer.
    Saygılar sunarım.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...