Salı, 05 Şubat 2013 11:49

Hilal Kaplandan İnciler,

Hilal Kaplanı medyadan bilirim. Zaman zamanda takip ederim. Geçtiğimiz günlerde Başbakanımızın Ergenekon ve PKK açılımları üzerine iki yazısını okudum. Başbakanın zaman içerisinde fikirlerinin ve yaklaşımlarının değiştiğini anlatmaya çalışıyor.

            Yazısının ilk cümlesi; “Başbakanın şu sözleri tartışma yarattı.” Diye başlıyor. İslam’ın kadın ve erkeğin bir arada nasıl olabileceği emrine uymasa da bir İslami kimliği olan Hilal Kaplan anlaşılan Yaratma fiilinin yalnızca yüce yaratıcıya ait olduğunu unutmuş. Belki bu sözler olsa olsa bir tartışma başlatmış olabilir.

            Hilal Kaplan yazısında Başbakanın CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu'nun ben Ergenekon tutuklularının avukatıyım sözlerinin karşısında sarf ettiği “Öyleyse bende savcısıyım” ifadelerinin aksine bir tutum sergilediğini belirtiyor ve geleceğe dönük olarak dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.

            Elbette her konuda ve atılan her adımda çok dikkatli olunması gerekir. Ancak kanaatimce istikrarsızlık ve tutarsızlık yakıştırması yapmaya çalışılan bu durumdan ben kinaye hissediyorum.

            Bir dönem eldeki verilerle varılan sonuç gereği yapılan işlemin doğruluğunu ortaya koyan ifadelerdi onlar. Yoksa bilfiil savcı makamını ya da savcıya yönlendirmek adına sarf edilen sözler değildi. Elbette Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılan yüzlerce subay ve astsubay ispatlamaktadır ki milleti sindirmeye çalışan bir zihniyet mevcuttu. Bugüne kadar da hiçbir savcının cesaret edemediği bu tutuklama sürecinin hükümet tarafından desteklendiğini ve kendilerine gerektiğinde sahip çıkılacağının sinyaliydi o sözler.

            Bugün gelinen noktada tutuklu sayısı ve tutukluluk süreci toplumda bir rahatsızlık uyandıracak boyutta ise elbette yine o cesur insanların bilgilendirilmesi ve kamuoyunun beklentilerinin ifade edilmesi yerinde bir hareket olacaktır. Yoksa Ergenekon sürecine bakışın değiştiği anlamını ifade etmez. Hem adalet sadece mağdura değil bazen zalime de lazımdır. Siz her iki kesime de Allah için adil olmak zorundasınız.

            Gerçi anlam noktasında kişi anlatılmak isteneni değil anladığını ya da anlamak istediğini savunma gayretindedir. Elbette mutlak mana budur denemez. Bugün PKK açılımını destekleyen iç ve dış güçler bundan dolayıdır ki Zamanında cesaret ve Milliyetçilikten dem vuran insanlara Öcalan’ı astırmadılar. Gerçi o gün iktidarda kim olsa Öcalan’ı asamazdı. (Allah bilir.) Ancak o günlerde olduğu gibi bugünlerde de devlet menfaatlerini öne çıkarıcı açıklamalarla süreç destekleneceğine hamaset söylemleri ile hükümet yıpratılmaya çalışılıyor.

            Başbakanın “Savcı” söylemlerinin konuşulduğu 2008 yıllında kaç subay ve general tutukluydu ve TSK üzerinde ki etkisi neydi. Hilal Kaplan bunları görmezden gelmek istemekte.

İnsan vücuduna giren mikroplarla Akyuvarlar mücadele etmektedirler. Bakınız Akyuvarlar bu mücadeleyi nasıl yapıyorlar. Öncelikle saldırının olduğu bölgeye hücum ederek yoğunlaşırlar. Mikropla karşı karşıya kaldıklarında kurbağanın yiyeceğini yakalarken çıkardığı dili misali bir öncü kolla dokunur çekerler. Bu ilk tanıma nasıl bir mikrop olduğunu ortaya koyar ve sonra hilal şeklini alarak söz konusu mikrobu çevreleyerek sindirip, yok ederler.

            Yani siz bir adım atarsınız ve gördüğünüz tepkiye karşılık bir sonraki adımı planlarsınız. Ergenekon ve Balyoz sürecini yönetirken gerek iç ve gerekse dış siyasette gelişen durumlara karşı sizin gösterdiğiniz refleks bir değişim değil aksine stratejidir. Bir birliğin ilerleme istikametindeki bir ara nokta düşmanca ele geçirildiğinde ya da engelle karşılaşıldığında sizin bu hedefi bırakıp etrafından dolaşmanız hedef değişikliğinden değil bilakis gelişen durum gereği hedefe mutlak gitme isteğinizdendir.

            2011 yılında tutuklanan gazetecilerin ardından yaptığı açıklama ise tam yerinde bir açıklamadır aslında. Ergenekon sürecinin başında olduğu gibi bu gün de Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu belirtiyor ve yapılan bu eylemlerin Hükümetin talimatları gereği değil hukukun gereği olduğunu ifade ediyor. İşte asıl yanlış o gün Başbakanın evet biz Ergenekon ve diğer eylemlerin savcısıyız ve biz yapıyoruz deseydi tam bir fiyasko olurdu.

            7 Şubat Mit darbesiyle de Başbakan yargıya tesir etmek isteyen bazı güçleri tespit etmiş ve Akyuvarlar gibi bu süreci de yakından takip ederek imha sürecine girmiştir. Aldığı tedbirler ve zekice söylemleriyle de henüz olmasa da bu planları boşa çıkarma gayretin de olmuştur. Bizleri cumhuriyetten bu yana bu kadar dik ve mertçe ayakta tutan bir başbakan kesinlikle gelmemiştir. Yürüyüşünde bile bir otorite sezilen bu Başbakanın fikirlerinin 180 derece değişmesi kesinlikle mümkün değildir. Olsa olsa gelişen durum karşısında izlediği stratejiyi değiştirerek hedefine yoğunlaşmış olmasıdır.

            Bu noktada bana düşen tek şey; Bu gelişimi göremeyen zihinlere Yüce yaratıcının görebilecekleri bir zihin yaratmasını taleptir. Yoksa bir tartışma yaratması değil.

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Kirectepe Salı, 05 Şubat 2013 12:40 yazan Kirectepe

    Haftanin belki de en guzel iki cumlesi bunlar olabilir;
    "Elbette Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılan yüzlerce subay ve astsubay ispatlamaktadır ki milleti sindirmeye çalışan bir zihniyet mevcuttu."
    Hamza Eroğlu
    ****
    Ideolojik vesayeti tahkim etmek üzere insan onuru ile oynayanlar tarihin hiçbir döneminde kazanan taraf olmamıştır.
    Haşim KILIÇ
    Anayasa Mahkemesi Başkanı
    (Ifade ozgurlugu Konferansindan.)

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...