İşte Öcalan, İşte Arşın!
Bugünlerde PKK ile barış, gündemin ilk sırasında yerini aldı. Aslında bu süreç hiç zirveden inmedi dersek daha doğru olur.
Bugüne kadar gelinen süreçte söylenen; “Biz şarkı böldürmeyiz. Vatan bir bütündür parçalanamaz.”
İyi güzelde, vatanın parçalanması için topraklarının bir bölümünün ülkeden kopması mı gerekli?
Hayır!
Peki ya nasıl olur bölünme?
Çok basit. Bugün sınırları belirlenmiş komşularımıza pasaportla ve bir kısmına da vize ile gidebiliyoruz. Yani pasaportu olmayan ve izin alınamayan dış ülkelere gidemez kimse.
Peki, 1984 ten beri ülkenin vatandaşıyım diyen asker, polis, öğretmen, doktor, mühendis, sade vatandaş görevli ya da turistik gezi için, asker arkadaşını ziyaret için rahatlıkla o bölgeye gidebiliyor mu?
Hayır!
Bakanlar, milletvekilleri “BDP hariç” temsil ettikleri il ve ilçelere serbestçe gidebiliyorlar mı?
Hayır!
Devlet oraya hizmet götürebildi mi?
Hayır!
Kamu kurumları araç ve gereçlerini o bölgeye gönderdiğinde hep yakıldı. Asker Batmanda, Şırnak’ta, Siirt’te hep şantiye muhafızlığına soyundu. Darbe yapmak askerin görevi değil diyenler neden meydanlara çıkmadılar? Şantiye koruma görevi askere verilmesin demediler.
Bilakis devletin ve güvenlik güçlerinin nerede olduğu sorgulandı. Doğuda, Güneydoğu Anadolu’da kızları kaçan PKK ya başvurdu. Devletin kolluk kuvvetleri ve adli makamları vatandaşın problemlerini çözmede yetersiz kaldı.
Bir devletin bağımsızlığının göstergesi olan vergiyi dahi topladı PKK.
Eskiden köylerden, şehirlerden yaya olarak giderdiniz can ve malınıza asla zarar gelmezdi. Şimdi silahların gölgesinde ancak gezebiliyorsunuz.
Medya kuşları ve stratejistler bas bas bağırıyorlar; Bebek katili ile barış yapmayın. Devlet teröristlerle pazarlık yapmaz. Diyorlar.
Ya siyasi partiler. Bugünkü iktidar, bu olayları kurmadı ve hazırlamadı herhalde. Öcalan’ı, yani bebek katilini asmayıp İmralı’ya hapsedenler elbette bugün gelinen süreci biliyorlardı. Bilmiyorlarsa da ayrı bir garabet.
Ya hu daha nereye kadar bekleyeceğiz. Ülke bölünmedi de ne oldu. Silahsız giremediğin kara parçası senin olsa ne olur. Bir yatırım yapamadıktan sonra bu topraklar benim demek kimseye bir şey kazandırmaz.
Tarihte bir darbı mesel vardır; “Ayak basmadığın yer senin değildir.” Bırakın kardeşim ülke falan bölünmez. Kimse korkmasın. Tarih boyunca Anadolu topraklarında Kürtler ve Türkler savaşmadan ve müttefik olarak yaşamışlardır.
Ortak bağ olan ümmet anlayışı azda olsa hala kor halinde yanmakta yüreklerde. İslam yeniden neşvü nema bulduğunda alev topuna dönecektir.
Üstelik BDP diye mevcut sistemin müsaade ettiği bir siyasi partileri de var. Yani TBMM ne kadar girmişler. Sen devekuşu misali kafanı kuma gömersen yaşananları göremezsin elbette.
BDP, kabul etsek de etmesek de Kürt halkının çözüm kapısıdır. Sevsen de sevmesen de onunla aynı masaya oturacaksın. Bu meselenin uzaması yeni şehitlere, gazilere ve ağlayan analara meydan verecek.
Olabilecek olaylar kime yarayacak? Hiç kimseye. Olan ateşin düştüğü yerdeki insanımıza olacak. Gelecekte bu süreçten ülke fayda gördüğünde inanıyorum ki biz bu sürecin içerisinde rol almıştık diyecek herkes.
Gelin siyasi rant olarak görmeyin bu durumu. Aslında akıllı siyasetçi bu durumu partisi lehine çevirir. Halk o kadar bezdi ki ne pahasına olursa olsun barışı istiyor.
Bu barışın karşısında direnenler kesinlikle kaybedenler olacaktır. İlk adım kaybettiğimiz topraklarımızı yeniden kazanmaktır. O topraklara giremezsen halkı ikna edemezsin. Şimdi PKK; “Kepenk kapat.” Diye emrediyor, kapanıyor. Devlet kapatma diyor. Başarabiliyor mu?
Koca bir hayır!
Bölge halkı eskiden beri cahil bırakılmıştı. PKK ile bu iki belki de üç kat daha arttı. Göreceksiniz barıştan sonra akın akın bölgeye beyin göçü olacak. Başta siyasi partiler rahatlıkla bölgeye girecek ve kendilerini ifade etme imkânı bulacaklar.
Dini gruplar ve dini eğitim verenler serbestçe hizmet etme imkânı bulacaklar.
Öğretmenlerimiz kura çektiğinde ağlayarak değil, bölge insanına katkı sağlamak ümit ve heyecanı ile oraya koşacak. İşte o zaman bayrağımız gerçek manada orada dalgalanacaktır.
Ülkemizin önünde yeni bir dönem var. Geleceğimizi yeniden inşa edebiliriz. El ele vererek yaralarımızı sarabiliriz. Bunun için tek fırsat Öcalan’sa, evet ben varım.
Bu süreci desteklemek istemeyenler için; İşte Öcalan İşte arşın. Hodri meydan. Görelim bakalım ne yapabileceksiniz.
Hamza Eroğlu
06.03.2013