Cuma, 28 Mart 2014 10:55

Yerel Şımarıklıklara Rağmen Sandıkta Doğru Davranılmalı

     30 Mart’ta Yerel Seçimler için oy kullanacağız. Çevremizde konuşulanların özeti. Çoğunluk özellikle AKPARTİ’nin yerel yöneticilerinin ve mensuplarının şımarık davranışlarından şikâyetçi. Bir kısım insanımız Başbakanımızın keskin üslubundan. Bazı arkadaşlar cami cemaatinin bile bölündüğünden. Bazıları çevre coğrafyada kayıplarımızdan dem vuruyorlar.

         Şimdi; yerel yöneticilerin şımarıklıklarına gelelim. Kısmen doğrudur. Ancak Sayın Başbakanımız bu insanların hangisini doğrudan terbiye etsin. Eğer vicdanımız varsa yerelde aktif olarak ülkemizin birliğinden yana, güçlü ve Büyük Türkiye’den yana olmak için Başbakanımıza omuz verelim. Yanında duralım. Yıllarca özellikle muhafazakâr camianın önünü açmaya çalışan bir hükümet var. Mesela SP’liler, mesela BBP’liler, mesela hep AKPARTİ’ye karşı çıkmış Süleymancılar dâhil tüm cemaatlere sahip çıktı, çıkıldı. Kurslar, yurtlar, hizmetler.. Hepsine destek olundu. Gelinen noktada tıpkı “Koynunda yılan beslemek..” misali şimdi Başbakanımız sırtından hançerleniyor. İslami bir cemaatin yerelde AKPARTİ’li adayı yıkabilecek CHP’li adaya seçmenleri yönlendirmesi çok düşündürücü. Bunu da iftiralarla destekleyip süslemesi ne büyük vebal.

         17 Aralık’tan bu yana ülkesini seven ve kıbleye dönen bir adam olarak şoktayım. Tüm halkım ve seçmenler gibi kendime gelemiyorum. Düşünün nereden nereye geldik. Camii cemaatinin bile bölündüğü doğru. Kim ve neden böldü peki? Bunu çok düşünmeliyiz. Milletimizin tepe kadrolarının konuşmalarının bile servis edilmesinin anlamını soruyorum vicdanlara. İHH ve MİT Operasyonlarının arka planını soruyorum vicdanlara. Ya Halkbankası? Halk Bankasını ispiyonlamak değil miydi maksat? Kime ispiyonlandı ve ne için?

         Yine 17 Aralık’tan bu yana ekonomi durdu. Herkes seçim sonuçlarını bekliyor. Dolayısı ile halkımızda psikolojiyi bozacak, ekonomik büyümeyi akamete uğratacak davranışlardan kaçınılmalıdır. Yerel seçimlerde kıstas ve beklentiler Genel Seçimler gibi değildir. Bu doğru. Ama dünya ve ülke kamuoyunda yerel seçim sonuçları genel seçim sonuçları gibi algılanmaktadır. Oy verirken bu gerçek göz ardı edilmemelidir. Yoksa yereldeki gayriciddi İl, ilçe Başkanları, onların yönlendirmesi ile gösterilen bazı liyakatsiz Belediye Başkan Adayları olabilir. Ancak tüm bunlara tepki siyasetin içinde aktif görev almakla olur. Ayrıca her partide benzer sorunlar mevcuttur. Bu sorunlar sadece AKPARTİ’ye matuf değildir.

         Sayın Başbakanımızın üslubuna gelince; kimine göre sert bir üslubunun olduğu doğrudur. Yine vicdanlara soruyorum, Gezi Olayları hangi irade ile durdu? Yatırım kararları, Milli ve yerli teknoloji üretimi, silah sanayi ile ilgili karar ve uygulamalar,.. Tüm bunlar acaba sert denen duruş ve kararlılık olmasa yapılabilir miydi? Kaset ve iftira furyalarını bir düşünün. Eğer Başbakan, “-Çıkartın ortaya ne varsa!” diye babayiğitçe durmasaydı, şimdi birileri kına yakmış ülkedeki kaosu kadeh kaldırarak seyrediyordu. 12 Eylül öncesi Ülkücülerin söylediği Kürşad Marşı vardı. İlk dizesi şöyleydi. “-YUFKA YÜREKLİLERLE ÇETİN YOLLAR AŞILMAZ!” Evet, R. Tayyip ERDOĞAN eğer başarılı olduysa bu iman ve kararlılık ile oldu.

         Bir kısım insan da çevre coğrafya açısından yalnızlaştığımızı anlatıyor. Hangi yalnızlık? Güçlü yalnız kalır mı? Haklı yalnız kalır mı? Yıllarca Suriye’de İslami hassasiyeti yüksek kesimler, Türkmenler, Kürtler hep eziyete uğramadı mı? Peki, kimdi bunlar? Hepside bizim orada bıraktığımız insanların torunları değil mi? Kaç yıl önce? 90 yıl önce. Lakayt mı kalalım? Duyarsız mı olalım? Suriye değil sadece, tüm Medeniyet Coğrafyamızda etkin olmamız gerekmez mi? Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Kuzey Afrika, Türk Cumhuriyetleri, İslam Coğrafyasının tamamı.. O Demirel’li yılları düşünün Düşünün. Pısırık, acz içinde bir Türkiye.

         Tüm İslami grupların “Morison Demirel” diye diye Demirel’i destekledikleri o kara yılları düşünün. Halkımızın aptal yerine konduğu, güdüldüğü yılları.. Darbe şartları oluşsun diye daha çok kan akmasını, bekleyen ABD devlet adamlarının “-Bizim çocuklar başardı.” dediği generalli yılları düşünün.

         Tüm bu kara günler ve kötülüklere karşı sağlam bir irade ile ayakta duran, Liderlik Vasıfları ve sorumlulukla hareket eden mazlum Milletimizin bu yiğit balasının yanında yer alma zamanıdır. O bala, millet evladı R. Tayyip ERDOĞAN’dır.

         Sözün özü, Milletimizin yanında ve Büyük geleceğine inanarak oy verelim. Oy vermenin bir sorumluluk olduğunu da asla unutmayalım.

         Allah’ım, 1200 yıldır sancaktarın olan, 500 yıldır halifen olan bu yiğit milleti yalnız ve ümitsiz bırakma Allah’ım. Bizi, yolundan, emrinden, davandan ayırma. “İ’lay-ı Kelimetullah” dedik. Bizi sensiz bırakma Allah’ım.

Son Düzenlenme Perşembe, 17 Nisan 2014 10:27
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...