Salı, 18 Kasım 2008 09:20

Aleviler Ne İstiyor?

Aleviler Ne İstiyor?             

Evet, Mehmet Atlan’ ın 8 Kasım 2008 tarihli yazısında Alevilerin 9 Kasım 2008 Pazar günü Ankara’ ya yürüyeceklerini ve öncülüğünü Alevi Bektaşi Federasyonu’nun yaptığı “ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık” mitingi ile isteklerini kamuoyuna duyuracakları anlatılıyor.

            Bakın Altan yazısında nelerden bahsediyor;

1.      Aleviler, taleplerini dikkate almayan AKP hükümetini protesto edeceklerini...

2.      Alevilerin neden kendilerinin ‘eşit yurttaş’ muamelesi görmediğinden şikâyetçi olduklarını…

3.      Hükümetin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen zorunlu din dersini sürdürmekte ki inadından vazgeçmesini isteyeceklerini…

4.      Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını...

5.      Cem Evleri’ne ibadeşane statüsü tanınmasını...

6.      Ders kitaplarında Aleviliğe yönelik aşağılayıcı ifadelere son verilmesini...

7.      Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesini...

Yukarıda sayılan hususlara baktığımızda masumane demokratik istek ve talepler gibi lanse edilmekte...

Gelin bu talepleri kısaca tek tek ele alalım.

Aslında yüzyıllardır Anadolu da ve çevresinde hiçbir ırk ve toplum ile ilgili bir sorun olmadığı gibi Alevilik meselesinde ve Alevi vatandaşlarımızla ilişkilerde kesinlikle bir sorun yaşanmadığı bilinmektedir…

Osmanlı da son dönemlerde atılan bazı olumsuz tohumların haricinde kayda değer bir olayda yaşanmamıştır. Şimdi bu bakış açısı ile taleplere bakalım;

Birincisi; Mitinge katılanlara ve destek verenlere baktığımızda aslında bu mitingin Cumhuriyet Mitinglerinde olduğu gibi mitingi tertip edenlerden çok bu destekçilerin işlerine yaradığını anlamak için özel bir anlayışa sahip olmaya gerek olmadığı net anlaşılacaktır.

Kimler mi destek vermekte, çok basit…

Yine Sayın Atlanın yazısından anlaşılmakta;

“CHP, SHP, DTP, DSP, ÖDP, SDP, EMEP, TKP, TMMOB, TTB, İHD, Halkevleri, KESK, DİSK ve Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar…”

İşte tamamen siyasi ve yerel seçimlere oynanır tarzda apaçık ortada olan bir durum. Sadece kendileri olsa bir derece hak vereceğim…

Ben Alevi vatandaşlarımızın kesinlikle bu oyuna gelmemesini tavsiye edeceğim ama nafile…

İkiii, İmralı da terörist başı bile demokratik haklarını sonuna kadar kullanırken kim inanır ki Alevi vatandaşlarımız eşit yurttaş muamelesi görmemekte… Bu gün TSK den bile onlarca Alevi mezun olmakta varın diğer meslek dallarını siz düşünün…

Üüüç, Yahu kardeşim siz hala Laiklik ilkesini anlamamışsınız. MEB müfredatında bir kere Din Dersi diye bir ders yok ki…

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi var. Elbette kültürel olarak tüm dinler ve inanç sistemleri hakkında malumat olacak. Hani çağdaş ve kültürel seviyede yetişmiş beyinlere ihtiyaç vardı… Ne oldu da fikir değiştirdiniz?

Kaldı ki ben hep duymaktayım istemeyen öğrenci derse katılmamakta, bundan daha iyi hal mi olur.

Elbette mesele üzüm yemek değil bağcıyı dövmek…

Döört, yani bende yok ise komşuda da olmasın. Var mı? Böyle bir kural. Hacı Bektaşi Veli “incinsen bile incitme” dememiş mi? Yani kendinle ilgili bir kurum istesen hadi neyse ama bu ne perhiz bu ne turşu…

Hem, tüm organizasyonlarınızda başucuna koyduğunuz Atatürk’ ün devrimleri sonucu oluşturulan bir kuruma karşı çıkmakla bu sevgide ne kadar samimi olduğunuzu göstermiş olmuyor musunuz...?

Ayrıca önce Aleviliği anlamak lazım değil mi? daha bugün Kanaltürk’ te dinledim.

Ehli Beyt Vakfı ve Cem Vakfı yöneticileri bile bu mitingi desteklemiyor. Aleviliğin İslam’ dan ayrı olmadığı ve İslam’ın içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyorlar.

 Demek ki aslında bu bir anlayıştan çok siyasi bakışla alakalı…

Beeş, İslam’dan ayrı olup olmadığı kendi içinde ki derneklerce dahi netleştirilmeyen daha çok sosyal aktivitelerin ve taziye kabul mekânları olan Cem Evlerinin ibadeşane olarak tanınması da bana göre makul bir talep değildir. Zaten sosyal birer mekân olarak kabul görmekte ve faaliyette bulunulmakta, gerisi tamamen siyasi bir bakış açısıdır…

Altı, her ne kadar ayrı bir talep olarak gündeme alınmışsa da aslında üçüncü madde den ayrı düşünülemez ve yok olan hayal ürünü bir iddiadır…

Yedi, Bugün nasıl ve kimler tarafından ne amaçlı yapıldığı anlaşılan ve mahkemelere taşınan gizemli bir olayın ülkede kaos oluşturabilecek bir müze talebi de tehlikeli ve maksatlı bir taleptir.

Ki kaldı ki maksatlı olarak iki kesimi karşı karşıya getirmek için var edilen vahim bir olayın hatırlatılmasından ziyade unutturulması ve ders alınması en mantıklı süreç olacaktır.

Ben çocukken yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen alevi bir dostum vardı… Kendisiyle arkadaşlığımız süresince en ufak bir ayrım ve anlaşmazlığımız olmadı halende olmamakta. Ben onların cenazelerine giderim onlar benim… Madem toplumun temel taşını oluşturan bireylerde problem çıkmıyor, elbette Sivil Toplum Kuruluşlarında da (STK) sorun çıkmamalı. Şayet çıkıyorsa STK ‘ ların yapı taşlarını gözden geçirmeleri gerekmektedir.

Yunus Emre’ nin dediği gibi “Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.”

Kalın Sağlıcakla Yarenlerim…

 

                                                                                                                   Hamza Eroğlu

                                                                                                                   08 Kasım 2008

Son Düzenlenme Perşembe, 20 Kasım 2008 16:11
Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...