Pazartesi, 10 Kasım 2008 01:54

Gizli Komitelerin yeni ikna yöntemi

Gizli Komitelerin yeni ikna yöntemi

10 Kasım 2008 06:00

 

İslamofobisi olan askeri ve sivil bürokrasi yeni yöntemler geliştirmeye başladılar. Başbakanımız da tuzağa düştü. 

Birinci olay Manisa’da yaşandı. 40 yaşın üstündeki başörtülü asker aileleri törenlere alınmaya başlandı. Ama Manisa’da askeri törendeki tutum çok yüz kızartıcıydı. Başörtülülere baskı ve ayrımcılık maalesef devam ediyor. Başörtülü asker annelerinin teller arkasında yere çökmüş zavallı halleri insaf ve vicdan sahiplerini hiç rahatsız etmiyor mu?! 

Not: İslamofobi tıbbi bir niteleme değil sosyal bir tanımlamadır. Tedavi edilmez, sosyal tepkilerle düzelir. Başörtülü anneler pısırık pısırık tel örgü arkasında oturacaklarına Zenci Rosa Parks gibi haklarını arasalar mesele bu kadar uzamazdı. 

İkinci olay başbakan ve bakanların bir ziyareti… Eğirdir Dağ ve Komanda Okulu’nda başarılı bir komanda eğitimi verilmektedir. Bunu Bakanlar Kurulu’nun görmesi çok yerinde oldu. 

Ancak askerler tarafından sivillere yeni psikolojik harekat taktiğinin uygulandığını dikkatli bakışlar hemen anladı. 

Askeri stratejistler sivil otoriteyi yok sayarak, mesafeli durarak kurulu düzenin devamı taktiğinden vazgeçtiler. Toplumun tepkisi ve terör konusunda başarısızlıklar ve Ergenekon davası yöntem değiştirmeyi zorunlu kıldı. 

Değişimin ilk işaretleri Bakanlar Kurulu’nda brifing verilmesiydi. Herkes ‘Ha şöyle’ dedi. Gözden kaçan şuydu, asker kendini hatalı görüp özür dilemedi, sadece ikna metodunu değiştirdi. 

Korkutarak sonuç alamayacağını anlayan kurmay zekası, övüp yücelterek sonuç alma yöntemine karar verdi. 

Siyasi iktidar resepsiyona gelmeyen, eşli davet vermeyen, törende sırtını dönen, sivili küçük gören, İslamofobisi olan askeri bürokratların soğuk tavırlarından bıkmıştı. Paşaların iki alkışından kendini feda edecek ‘Akıncı ruhu’ oyuna gelmeye başladı. 

Mamafih değişim ilk sonucunu verdi. Sayın Başbakan Doğu Anadolu’da Kürt kimliği ile terör eylemlerini ayrıştırarak yapılması gereken dikkatli ve ince politikasını değiştirdi. ‘Pompalı silah olabilir, beğenmeyen gider’ gibi şefkatsiz ve asker tarzı kokan söylemlere başladı. 

Sayın Başbakan Merhum Özal’ın son dönemi gibi tevazudan uzaklaşıyor, eleştiriye kendisini kapatıyor, alkış ve övgü tuzağına düşüyor. Kendisini Fatih’le kıyaslayacak kadar büyük görüyor. Yazık, garip milletim yine satılacak. 

Üçüncü olay Genelkurmay Başkanı’nın mermi kovanlarını hatıra için alan Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e “Dikkat edin, iyi saklayın, Ergenekoncu diye içeri alınırsınız” anlamında zeki bir espirisi oldu. “Demokrasiyi havaya uçuracak Ergenekon davasındaki suç unsuru cephanelikler ile iki G3 kovanı aynı değerdedir” imalı espriyi kurmaylar dışarı sızdırdılar. 

Yılların kurdu Sayın Bakan’ın cevabı ise hikmetliydi: ‘O saklayana göre değişir’. Genelkurmayın Ergenekon davasında taraf olduğunu savunanlar haklılık kazanıyor. Demek ki “Camiamızdan adam yedirmeyiz” cemaatçi söylemi askerler içinde geçerli, sadakat adaletten önce geliyor. 

Genelkurmayın sessiz desteğini alan bir yargı süreci güven vermez, kamu vicdanını rahatlatmaz. Ergenekon yasa dışı yapılanmasının askeri ve sivil bürokrasideki uzantıları olduğu gibi duruyor. Bu uzantılar uygun konjonktürü dört gözle bekliyor. 

Seçim öncesi terör eylemlerinin şehir ve kırsal ayakları boş durmayacaklar. Kolluk kuvvetlerinin Eğridir’de değil Şemdinli’de çalışması gerekir. 

Jandarma Genel Komutanı’nın Ankara’da ne işi var? İran tarafının kale gibi karakolları Türk tarafının baraka gibi karakolları komutanların eğitim elbiselerini giymeyi gerektirmiyor mu? 

Bazı meslekler vardır görevini yapmazsa kaos oluşur. Trafik polisi araç akışı ve küçük kazalarla ilgilenmezse şehrin trafiği kilitlenir. Kolluk kuvvetleri işini yapmaz siyasetle ilgilenirse toplumda kolayca karmaşa oluşur. 

Denetlenmeyen ve hesap sorulmayan kolluk kuvvetleri hem kaynakları tüketir hem de siyasetçinin toplum nezdindeki itibarını eritir. 

EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) Protokolü kaldırılmadı, ufak bir karmaşada askerin Vali’ye rağmen iç güvenliğe elkoyma yetkisi devam ediyor. 

Ulusalcı gömleğini çıkarmamış mevcut askeri kuvvet mutlaka sınırlandırılmalı ve denetlenmelidir. Malum denetlenmeyen her iş risk taşır. 

Sanki hükümetimiz Ankara’da kendisinden sonra gelecek muvazaalı bir hükümetin işini kolaylaştırmak için sadece ekonomi ile ilgileniyor. Siyasi reform olmadan ekonomik reform olmayacağı unutuldu. 

İktidarın oylarını düşürmeye yönelik tertiplere karşı askerle iyi geçinmeye çalışması akıllı bir yöntem ve anlaşılır gerekçesi var. 

Fakat hem aldığı oyları satmadan bu ilişki ve dengeyi kurmak hem de oyun kuran, oyun bozan proaktif siyaset yapmak kolay iş değildir. Karizma ise bu başarıların sonucudur. 

Nevzat TARHAN
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...