Cuma, 30 Eylül 2011 10:48

Yazıcıoğlı Suikastı

Yazının başlığını suikast diye attım.

Zira,olay günü bunun kesinlikle suikast olduğunu  anlamış ve  ifadede etmiştim.

Bugün şahit olduğumuz olumsuz gelişmelerin yaşanabileceğini tahmin ederek,Hava Kuvvetleri Komutanlığı Arama Kurtarma Dire Başkanlığında yürüttüğü başarılı çalışmalara rağmen irtica gerekçesiyle Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla ordudan atılan, arama kurtarma uzmanı  arkadaşımı arayıp uygun göreceği bir ekiple derhal olay mahalline gitmenin planlarını yaparken,TV’de enkaza ulaşıldığı yalanı yetkililerin ağzından açıklanmıştı.

Bu haber üzerine bizde girişimimizden vazgeçmiştik.

Neler yapabileceğimizden emin değildim ama,yaşananları gördükçe keşke gitseymişiz diye de hayıflanmadan edemiyorum.

Muhsin Yazıcıoğlu en zor dönemlerde bile halkın yanında olan,duruşunu bozmayan,   ülkemizdeki nadir yürekli ve delikanlı adamlardan biriydi.

Allah gani gani rahmet etsin.

Siyasi geçmişi ve çizgisiyle ilgili eleştiriler yapılabilir tabi ki.

Özellikle 12 Eylül rejimi ve 28 Şubat iradesinin tasvip etmediği siyasilerdendi.

Yakın tarihimizin kara kutularındandı.

Helikopterin kara kutusunu çalan odaklar,aslında Muhsin Yazıcıoğlu’nu ortadan kaldırarak Türkiye’nin kara kutularından birini yok etmişlerdi...!

Kendisiyle en son, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) olarak organize ettiğimiz aylık konuklu toplantılardan birinde Çamlıca’da misafir ettiğimizde birlikte olmuştuk.

O toplantıdaki konuşmasında ülke gerçekleriyle ilgili çok özel konulara değinmişti.

Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olabilecek bir kişi ve kişilikti.

Olay mahalline arama kurtarma birimleri ve ilk yardım ekiplerinin ulaşması,hedef saptırarak engellenirken,delilleri yok etme ve karartma yapacak şer odakları enkaza ulaşıyordu.

Peki helikopter nasıl düşmüş veya düşürülmüştü?

Hava Kuvvetlerinde helikopter pilotu olarak görev yapan ve yarbay iken emekli olan,duçar olduğu kanser hastalığından  kısa zamanda ahirete göçen, kıymetli Mustafa ağabeyimi hatırlıyorum.

Bir gün Manyas gölü üzerinde helikopterle seyir halinde iken,Bandırmadan eğitim uçuşuna kalkan uçakların helikopter üzerinden geçmesi ile göle çakılmışlardı.Kazada ölenler olmuş,Mustafa ağabey ve bir makinist başçavuş ağır yaralı olarak,balıkçı köylülerce kurtarılmıştı.

Merhum Yazıcıoğlu’nun helikopteri düştüğünde bu olayı hatırladım.Jetlerin oluşturduğu türbülans yakın mesafede helikopterler için büyük tehlike oluşturabiliyordu.

Yapılan soruşturmalara Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarından verilen cevapların birbiriyle çelişmesi kuşkuları güçlendiriyordu.

İlk verilen cevapta,bölgede en yakın mesafede uçuş yapan askeri uçakların helikopterin düştüğü bölgeye  mesafesi 74 km.olarak belirtilirken,sonraki açıklamada 28.5 km olarak belirtiliyordu.

Bölgedeki askeri radarların olayın olduğu anda 5 dk.süreyle arızalı olduğu belirtiliyordu.

Mesleğim havacılık ve özelliklede hava savunma unsurlarında çalışmış olmam,ömrümün yıllarca dağların zirvelerindeki radarlarda geçmiş olması,başkontrolörlükten emekli edilmiş olmam nedeniyle,bu açıklamaların neyi ifade ettiğini veya etmediğini çok iyi biliyordum.

Radarlar, periyodik bakım (aylık-haftalık) veya arıza nedeniyle gayrı faal (faaliyet dışı) olabilirdi.Yıllarca batı bölgesi radarların bağlı olduğu Bölge Harekat Merkezinde görev yaptığım için,bakım proğramları yapılırken harekat zafiyeti doğurmayacak şekilde tedbir alındığını çok iyi biliyorum.Aynı saatlerde radarlara bakım planlanmaz.Radarların tamamınında anlaşmış gibi aynı dakikalarda arızaya girmesi,otobanda seyirdeki araçların arka arkaya arıza yapması gibi bir mantıksızlıktır.Dolayısıyla,Genelkurmayın yaptığı açıklama gerçeği yansıtmıyor,yada asıl sorumlu ast birlikler komuta kademesini yanıltıcı bilgi veriyordu.

Cumhurbaşkanının Devlet Denetleme Kurulunu (DDK) devreye sokması,soruşturmanın olumlu şekilde gerçekleştirilmesi için yerinde bir adım oldu.İyi ki Abdullah Gül gibi memleketteki keçilerin ve keçiliklerin (!) farkında olan bir Cumhurbaşkanımız var..!

Peki,gerçekte ne oldu.İki ihtimal söz konusu;ya Yazıcıoğlu’nun helikopteri yukarıda aktardığım olayda olduğu gibi kaza ile uçaklarımızın türbülansıyla düştü ve zaten tartışmaların odağında olan TSK’nın bu olay nedeniylede zor duruma düşeceği endişesiyle olay kapatılmaya çalışıldı,ya da Ergenekon uzantılarının planlı bir operasyonuyla bilerek aynı şekilde düşürüldü.

Gerçeği yargı ve soruşturmalar ortaya çıkaracak.

Keşke aynı hassasiyet Org.Eşref Bitlis suikastında ve diğerlerinde de gösterilebilseydi.

Olamazdı,çünkü o zamanki Cumhurbaşkanı keçilerin (!) çobanlığını yapıyordu..!

Vesselam.

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

28 Eylül 2011

Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...