Çarşamba, 25 Ocak 2012 00:00

Başımıza Gelenler…

Her şeyin Allah’ın hükmü ve iradesi doğrultusunda olduğuna inandığımıza göre başımıza gelenler bizim bir imtihan sürecimizdir. Bizden öncekiler gibi bizlerde bir imtihanlar zincirinden geçmekteyiz. Ve geçeceğiz. Bakara suresinin 214. Ayeti bunu apaçık izah etmektedir;  “ Yoksa siz, kendinizden önce yaşayanların başına gelenlerin, sizin de başınıza gelmedikçe, cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara (öyle) şiddetli belâ ve sıkıntılar …” Biz Kuranımızın zikrettiği geçmiş ümmetlere ait olayları tarihten birer hikaye imiş gibi okumaktan vazgeçip, onları bir ders olarak anlayabilsek epeyi bir mesafe kat etmiş olacağız.
Elmalılı tefsirinde Zariyat suresi 56 “Biz ins ve cinni ancak bize ibadet etsin diye yarattık.” Ayeti kerime meali ise elbette 24 saat bilinen manada ibadeti anlatmıyor. Çünkü bu ibadet şekli zaten Kuran ve Sünnette izah edilmiş tartışmasız bir gerçektir. Demek bunun yanında sair zamanlarda yaşanan olayları, rızık kazanmayı, sosyal toplum içinde yaşamayı vs. Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşayarak ibadet haline getirmek elzemdir. Ve öyledir.
Nasıl yaşarsanız öyle yönetilirsiniz düsturu bize Allah’ın yardımının ulaşması için Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşamamız gerektiğini anlatmaz mı? Allah bir topluma değişimi kendisi mi getirecektir yoksa değişimi arzulayan toplumun değişim isteğine mukabele mi edecektir. Bu farkı anlamak zafere ulaşmanın gerek ve yeter şartıdır. Allah değişeni değiştirecek değişmek istemeyeni olduğu gibi bırakacaktır. Elbette bu değişme isteği bir dilekçe yazmak şeklinden ziyade tavır ve hareketlerle ortaya çıkan bir talep olarak ortaya çıkacaktır.
Ra’d suresinin 11. Ayeti bu hakikati tartışmaya meydan vermeyecek şekilde apaçık anlatmaktadır. “Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murat etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah’tan başka bir veli de bulunmaz”
Elbette toplumun değişmesi bizlerin layık olduğumuz üzere yönetilebilmemiz, adaletin tam temini, musibetlerin kaldırılması vs. ila ahir duadan önce bu değişimi istediğimizi fiili davranışlarımızla göstermekle olur.
Bizi kuşatan sorunlar yumağının kırılabilmesi ancak bizlere bağlıdır. Biz değişeceğiz ki Allah’ta değiştirecek. Bunun yegane şartı duadan fiiliyata geçmesidir.
Konuşan yerine uygulayan ve tatbik eden Müslüman, Allah’ı ve dinini her şeyin üstünde seven, ona güvenen, Gelecek endişesini Dinin Geleceği, insanların imanla ölmesi olarak anlayan, Kalbe dünya sevgisini bir put olarak sokmayan,
Mubahlar ve ruhsatlar içinde boğulup kalmayan, cihadı en ulvi bir görev bilen, Nihayetinde “Allah’ın yasaklarının toplumda yer bulmasından uykusu kaçan Müslüman”, değişim talebi olan Müslümandır.
Ve kesinlikle kurtuluşta bu Müslüman neslin elinden biiznillah gerçekleşecektir.
İşte bütün bunlardan anlamaktayız ki, bizler basit anlamda bir bez parçasının başta olmasından değil, o bez parçasının temsil ettiği ve gösterdiği mana itibari ile bu süreci yaşamış bulunmaktayız. Dolayısı ile meseleye içinde boğulmak, gereksiz işlerle uğraşmak, nadanlarla yaşamak, vakur bir insan gibi yaşamak ve davranmak olarak bakamayız.
TSK den YAŞ kararları ile ilişiği kesilen personele emekli olmak isterken ve eşlerine kimlik kartı çıkarırken tanınmalarını engellememek kaydı ile inançları doğrultusunda çektirdikleri sakallı ya da tesettürlü fotoğraflarla kimlik kartı verilmemesi karşısında insan hakları, hukuk anlayışı ve her şeyden önemlisi islami anlayış gereği gösterilen tepkilerin eleştirilmesi kesinlikle olgun bir davranış değildir.
Vakur bir insan olarak yaşamak zamana göre taviz ve gölgede kalmakla değil, aşağıdaki şu hususları kendimize ve bizden sonraki nesillere öğretmek sureti ile olur. Aşağıdaki üç örnek Kurana göre; küfre ve bu emellere hizmet edenlere karşı en vakur duruşu sergilemektedir.
İbrahim A.S. babasının da içinde bulunduğu bir sisteme ve kitleye karşı duruşu.
Ashabıkehf’ in içinde bulundukları sarayın debdebelerine rağmen şirke karşı imandan yana sergiledikleri duruş.
Firavun gibi bir zalime karşı tek başına direnç gösteren bir ASİYE.
Sevgili dostlar Kuran bir hikaye kitabı yada geçmiş ümmetlerin başına gelenleri anlatan bir menkıbe kitabı değildir. Kuran anlattığı gerçek olayların içerisinde yer alan eşsiz kahramanların hizmet ve cihat anlayışı ile kişilerin Allaha yönelmesi ile nelere kadir olduklarının ve “Sizde Ey Muhammed S.A.V Ümmeti bu şekilde değişim talebinizle sizlerde bu ulvi vazifede mesafe kat edersiniz” diyen bir hayat kitabıdır.
Herkesi saygı ve muhabbetle selamlar. En güzel duaların sizin ve aileniz için olmasını niyaz ederim.

Son Düzenlenme Pazartesi, 20 Şubat 2012 08:52
Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...