Salı, 07 Şubat 2012 08:46

TSK'da Kast Sistemi Sona Erdi mi?

16 Ocak 2012 tarihinde Genelkurmay Başkanı emriyle II.Başkan imzalı bir emir yayınlandı.

Emir,askeri sosyal tesislerin kullanım usulleriyle ilgili bazı düzenlemeleri içeriyor.

Fakat basında ve kamuoyunda çok farklı bir algı oluştu veya oluşturuldu.

“Genelkurmay’dan bir devrim daha.” ,“TSK’da kast sistemi sona eriyor.”.. gibi başlıklarla haber yapıldı.

Önceki uygulamalara göre atılan mutlaka önemli bir adım,ancak ne kast sistemi sona eriyor nede bir devrim söz konusu.

Yayımlanan genelgeyle,statü farklılıklarının etkisi en aza indirilerek, tesislerden azami ölçüde yararlanılması amaçlanmaktadır.

Bunun için;statüleri belirtilen bölümlemeler (General,Üst Subay,Subay) yapılmayacak, mevcut yazı ve işaretler kaldırılacak.

Yapılması emredilen değişiklik özü itibarıyla bundan ibaret.

Ayrıca emrin içeriğinden sadece subay orduevleriyle ilgili bir düzenleme olduğu anlaşılıyor.

Halbuki asıl sorun,subaylara rütbelerine göre sunulan hizmetlerin farklılığı ve kalitesi değil.

Mevcut uygulamada Subay ve Astsubay orduevleri ayrıdır.

Sayıları on binlere varan uzman çavuşlar bu mekanlardan faydalanamaz.

Askeri memurların esamesi okunmaz.

Halen bizim gibi dindar insanlar zaten o ortamlara girmek istemez,isteyenlerin de başına gelmeyen kalmaz..!

Silahlı Kuvvetlerin kendine has işleyişi ve hiyerarşik sistemin kaçınılmazlığı,bazı uygulamaları  makul karşılamayı gerektirmektedir.Aksi halde gerektiğinde ölmeye ve öldürmeye programlanmış insanları yönetmek mümkün olmaz.

“Çayda dem,askerlikte kıdem” tekerlemesi askerlik mesleğini çok güzel tanımlar.

Harp Okulundaki öğrenciliğimiz sırasında bunu en belirgin şekilde yaşamıştık.

Her sınıfın gazinosu ayrıdır.Ast sınıftan biri izinsiz üst sınıf gazinosuna giremez.

Üst sınıf öğrencisine,bir üstü gibi saygıda kusur edemez.

Aldığımız bu eğitim ve yaşadığımız tecrübe ruhumuzun en derinlerine sirayet etti ve yaşam tarzımız haline geldi.Emekli olalı on dört sene oldu ama diğer emekli bir meslektaşımla bir araya geldiğimizde rütbeyi geçtik, kıdemlerimizin bile etkisinden kurtulamıyoruz..!

Silahlı Kuvvetler, kendi iç işleyişinde disiplini ikame ve muhafaza için ayrıcalık gibi algılanan uygulamaları yapabilir.Bu durum belli ölçülerde mazur da görülebilir.

Fakat,aynı alışkanlıkları farklı mecralarda da hayata geçirme gayretine girilirse rahatsızlık ortaya çıkar.

Asker kişilerin yaşamı,Kışla-Lojman-Orduevi üçgeninde geçmekte,hatta buna icbar edilmektedir.

Subay olduğum yıllarda lojman verildiği halde girmemiş,bunun için sigaya çekilmiştim.

Yüksek Askeri Şura’ya verilen raporda da,ordudan atılmamın gerekçeleri arasında bir dönem lojmana girmemiş olmamın da bir suç olarak gösterildiğini yıllar sonra öğrendim.

Kışla zorunlu mekandır.Askerlerin görev mahalli orasıdır.

Ancak lojmanların zorunlu olmasının amacı farklıdır.Kocaları gibi Subay-Astsubay ailelerinin de zapt-u rapt altına alınması,dayatılan yaşam tarzı ve davranış biçimine sıkıştırılmaları hedeflenmektedir.Güvenlik gerekçeleri bunun sadece mazereti ve kılıfı olmaktadır.

Orduevleri ve sosyal tesislerle de her türlü sosyal ihtiyaçların karşılanması ve personelin toplumdan tecrit edilmesi amaçlanmaktadır.

Böylece silahlı kuvvetler personeli; içinde yaşadığı halktan,hatta kendi ana-baba ve akrabalarından kültür ve düşünce olarak koparılmaktadır.

Asıl tehlike buradadır.Geçmişte yaşadığımız sorunların temelinde yatan sebep bu ayrımdır.

Halkından kopan askerler ancak, halkını ve onun seçtiği hükümetleri hazmedemez..!

Bu hazımsızlık,onları darbeci,ergenekoncu yapar..!

Her ne kadar isimleri orduevi olsa da,ordu mensuplarının bu mekanlardan faydalanma katsayıları çok farklıdır.Örneğin uzman çavuşlar da ordu mensubu olmasına rağmen bu katsayıları sıfırdır.Buna göre tanımlamak gerekirse herhalde isimde farklı olur..!Generalevi..! Paşaevi..!

Tabi vezirler ve dalkavukları da unutmamak gerekir..! Onların da fayda katsayısı oldukça yüksektir..!

Bu uygulamaların refah düzeyimizle de ilgili gerekçeleri göz ardı edilemez tabiki.

Geleceğin Türkiye’sinde lojman ve orduevi anlayışının olacağını sanmıyorum.

Generali,subayı,astsubayı,uzmanı,hamalı,imamı…vs 75 milyon kucak kucağa,birlik ve beraberlik içinde yaşayacağımız huzurlu ortamlarda, görünmeyen “berlin duvarları” olmayacak..!

Yoksa hiç kimse ne ordusundan,ne  polisinden,ne öğretmeninden ne de hakiminden bir şey kıskanmıyor.

Milletvekili lojmanları satıldığında kıyamet kopmadı.

Rahatsızlık,ihtiyaç gerekçesiyle inşa edilen mekanların farklı amaçlar için ve yanlış yöntemlerle kullanılmasında.

Ramazan ayında,eşimle birlikte iftar için gittiğim orduevinden bizi başörtüsü bahanesiyle adeta kapı dışarı eden,günlerce iştahımızın kesilmesine,ağzımızın tadının bozulmasına neden olan zihniyettir,insan olanların rahatsız olduğu..!

Generalin yanında bir teğmen de oturabilecekmiş..!Mekanların isimlerini değiştirseniz de anlayış değişmediği sürece o teğmen oraya oturamayacak,otursa da oturduğuna bin pişman olacaktır..!

Temelde yanlış olan birçok uygulama,alışıldığı ve kanıksandığı için normal karşılanmaktadır. Değiştirilmesi yönünde ortaya konan doğru tespitler yadırganmakta ve tepkiyle karşılanmaktadır.Değişime karşı direnç toplumun ve insanın doğasında  olsa da değişim kaçınılmazdır.

Milli Güvenlik derslerinin subaylar tarafından verilmesi nihayet kaldırıldı.Önemli görevlerin icrasından sorumlu subayların sırtına bir de bu derslerin yüklenmesi,kelimenin tam anlamıyla askeri vesayet anlayışının ve istihbarat/fişleme gayretinin bir tezahürüydü.Yıllarca bu uygulamanın kaldırılarak,Milli Güvenlik derslerinin, alanı uygun diğer derslerin konuları içinde öğretmenlerce verilmesi gerektiğini savunduk.Zira,bu dersler subaylar için görev zafiyetine sebep olduğu gibi,pedagojik formasyonu olmayan kişilerin ders vermesi açısından da sakıncalı ve hatta Milli Eğitim mevzuatına aykırıydı.Vatandaşlık Bilgisi içinde verilecek olması en doğru karar.

Kimse endişe etmesin.Öğretmenlerimiz de en az subaylar kadar vatanseverdir..!

Hükümeti bu uygulama için de kutluyoruz.

Sıradan memurların yapabileceği,hatta yeni kadro ve personel ihtiyacı olmadan mevcut sistem içinde uygun birimlerin yürütebileceği askerlik işlemleri yükünün de silahlı kuvvetlerden alınması ve askerlik şubelerinin sivilleştirilmesi doğru bir karar olacaktır.

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

25 Ocak 2012

Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...