Arkadaşlar, sizlere çok çok ilginç bir Yargıtay Kararından bahsetmek ve bu kararı nazar-ı tetkiklerinize sunmak istiyorum.Bu ilginç kararı sizlerle paylaşmamak, sizlere haksızlık olacak sanırım...
Malumunuz, bir zaman Hasan Mezarcı adında bir şahıs, "Ben veled-i zina değilim" sözü üzerine yargılanmış ve mahkum edilmiş, ceza evine alınmıştı. Sonra bu sözlerine istinaden sıradan bir vatandaş manevi tazminat davası açtı. Atatürk benim atam. Bu sebeple manevi zarar gördüm dedi ve o zamanın değerleri ile 2,5 milyar, bugünün değerleri ile 2500 lira tazminat istedi. Dava Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Mahkeme, davacının husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığını tespit için nüfustan vukuatlı aile nüfus tablosunu istedi. Sonuç, davacının Atatürk ile akrabalık bağı yok. Ve karar: Davacının husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine... Sonra, davacı avukatı kararı temyiz etti. Dosya Yargıtay 4.Hukuk Dairesinde incelendi. Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verildi. Bozma gerekçesi çok çoook ilginç...Merak eden ekte sunduğum bu kararı sonuna kadar okusun...
Yine bu kararın yayınlanması üzerine Emin Çölaşan'ın bu kararı köşesine taşıyıp, Yargıtay'a göre bütün vatandaşlar, Atatürk'e hakaret durumunda, Türkiye'nin her yerinden tazminat davası açabilirler diyerek, vatandaşları bilgilendirdi. Bu ilginç yazıyı da ekte gönderiyorum.
Bu iki eki okuduktan sonra diyeceksiniz ki, dava sonucu ne oldu?
Haricen öğrendiğime göre, dosya Balıkesir mahkemesine intikal edince, yeniden duruşma açılıyor. Taraf avukatları geliyor. Hakim bozmaya karşı tarafların diyeceklerini tespit ediyor. Davacı avukatı, bozmaya uyulmasını istiyoruz diyor. Davalının avukatına soruyor. O da ilginç bir talepte bulunuyor: Bizde uyulmasını talep ediyoruz. Sonra, hakim bozmaya uyuyor ve yeniden açık yargılamaya başlandı diyor. Taraflardan soruyor, bir talebiniz var mı? Davacı avukatı, dava dilekçemiz doğrultusunda tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz diyor. Davalı vekilinden soruyor: Davalı vekili diyor ku: Efendim, siz bu davaya bakamazsınız. Çünkü Yargıtay bozma kararından da anlaşıldığı üzere, her Türk husumet ehliyetine sahiptir. Siz de bir Türk vatandaşı olduğunuza göre, sizin de davada taraf ehliyetiniz var. Yani siz de atanızın davasına bakamazsınız. Yargıtay kararına göre, aslında Yargıtay üyeleri de taraf oluyor ve temyiz incelemesi yapamaz duruma düşürüyorlar kendilerini.
Mahkeme hakimi ne karar vermiş olabilir? Doğrusu ben de çok merak ediyorum. belki siz araştırıp neticeyi öğrenir ve bizleri de bilgilendirirsiniz...
Kısaca demek istiyorum ki, eğer davalarda hukuka uygunluk denetimi yerine resmi ideolojiye uygunluk denetimi yapılırsa, adalet hangi açmazlara düşüyor, bunu görmek gerekiyor. Resmi ideolojiye uygunluk denetimi her zemen böyle çıkmaza giren kararlar üretmiyor. Hukuki yaptırım gücü kazanan öyle kararlar var ki, vatandaşı inim inim inletiyor.
Saygılarımla