Genelkurmay Başkanlığı resmi web sitesinde 6 Mayıs 2012 günü bir açıklama yaptı;

“Askeri okullarda darbe eğitimi verilmiyor”

Dört yıllık Harbiye eğitiminde 58 farklı dersin eğitimini aldık.

Askeri, Sosyal, Teknik, Bilimsel.. konularda çok kapsamlı, disiplinli ve verimli bir eğitim.

Harbiye’de, askeri konularda verilen  eğitimin yanında, mühendislik seviyesinde bilimsel eğitim de verilir. Ben, elektrik-elektronik bölümünde eğitim almıştım. Ayrıca uçak mühendisliği ve işletme bölümleri de mevcuttu. Verilen bu eğitim, üniversitelerde verilen eğitimle eşdeğerdir. Hocalarımızın çoğu da üniversitelerden gelirdi. Mesela bizim hukuk dersi hocamız Prof. Hüseyin Hatemi beydi.

Derslerimiz arasında “Darbe; neden, nasıl ve ne zaman yapılır?” konulu bir ders tabii ki yoktu.

Darbeciler işi bu kadar da zıvanadan çıkarmamıştı.

Genelkurmay’ın açıklaması bu yönüyle doğru.

Fakat, insan sormadan edemiyor, utanmadan darbe dersi demi konacaktı?!

TSK’da legal hiyerarşi dışında illegal yapılanan  darbeciler, yine illegal yöntemlerle fikir ve eylemlerini hayata geçirmenin gayreti içinde oldular.

Darbe planlarını, plan tatbikatı olarak uygulamaya çalıştıkları gibi.

 Şimdi bazıları tutuklu olan, içlerinde Genelkurmay Başkanlığı yapmış olanları da bulunan  generaller, görevdeyken aynı mantıkla benzer açıklamaları yapmışlardı;

“Yapılanlar darbe planlarının görüşüldüğü toplantılar değil, mutat plan tatbikatı veya plan seminerleridir.” Şeklinde.

Askeri okullardaki derslerden birinin adının darbe konulu olamayacağı gibi, hiçbir plan tatbikat veya seminerinin resmi konusu darbe olmaz, olamaz. Bunu önce azıcık akıl varsa darbeciler istemez.

Genelkurmay Başkanı Org.Necdet ÖZEL’in verdiği intiba ve Türkiye’nin gelecek projeksiyonu; milletin gözüne baka baka “law silahına boru” diyen zamanın Genelkurmay Başkanı şimdinin Ergenekon tutuklusu İlker BAŞBUĞ gibi onun da bu konuda psikolojik harekat gayreti içinde olabileceği ihtimalini zayıflatıyor.

Genelkurmay Başkanlığının açıklamasını belki , geleceğe dönük iyi niyetli bir deklarasyon olarak değerlendirebiliriz.

“Askeri okulların hiçbirinde darbe konulu ders olmadığı gibi, geçmişte TSK’daki konumunu ve mevcut yapıyı kötüye kullanıp darbeci zihniyet ve milli değerlere aykırı ideolojik kadrolaşmanın zemin bulması gayretinde olanlara bundan böyle fırsat verilmeyecektir..!” şeklinde, henüz ifade edilmeyen, ancak ifade edilmesini zaruri gördüğümüz yaklaşım Silahlı Kuvvetleri geçmişin yükünden kurtaracaktır.

Millet olarak şikayetimiz geçmişten. Ve bu nedenle hala  gelecekten endişe duymak istemiyoruz.

1960,1971,1980,1997,2007 de yaşanan askeri darbeleri ve ara müdahaleleri yapan askerlerin de eğitim gördüğü askeri okullarda darbe dersi yoktu. Ancak, adı darbe olmayan derslerin içine darbeci damar uzantılarınca usta biçimde  zerk edilen beyin yıkama yöntemleri ve oluşturulan psikolojik baskı ortamıyla darbeci kadrolar oluşturuldu, TSK içinde temizlenmesi ancak nesillere mal olacak darbeci damar inşa edildi.

Her yönden olması gerektiği gibi, TSK’nın eğitim sistemi Millet namına denetim altına alınmalıdır. Askeri okullarda verilen eğitim tamamıyla sadece askerin irade ve kontrolüne verilemeyecek kadar önemli ve hayatidir. Adı üzerinde Silahlı Kuvvetler. Millet, eline silah verdiği gücü de sonuna kadar kontrol etmelidir.

Genelkurmay Başkanlığı bildiride, Askeri liselerdeki eğitim programının Milli Eğitim Bakanlığının onayından geçtiğini söylemektedir. Acaba askerin öngördüğü programın bakanlık onayından geçmeme ihtimali mümkün mü? Geçmişte Cumhurbaşkanını, Başbakanı bile baskı altına alan askeri vesayet düzeni için bakan sadece çerez olur..! Peki, bakan bey onayladığı programın uygulamasını nizamiyeden girip denetleyebilecek midir?

Genelkurmay Başkanlığı geçmiş darbelerle ilgili millete özür borçludur. Zor, hatta çok zor bir adım da olsa, sözde değil özde bir özür ile geçmişin ağır yükünden kurtulmalı, geleceğe dönük yapılması gereken reformların önünü açmalıdır. Yapılan haklı eleştirileri geçmiş alışkanlıklarla savuşturma gayretine girmemelidir. Mızrağın çuvala sığdırıldığı günler geride kaldı..!

Genelkurmay, olumlu görüntü verse de geçmişte vurulan prangalardan kurtulamamanın sıkıntısı içindedir. Ancak zamanın ruhunu bir an önce kavrayıp, geçmişin baskısından sıyrılarak “geleceğin Türkiye’sine odaklanmış millet kervanında” onurlu bir şekilde yerini almalıdır. Bunu yapabilen komutan, eminim gelecek nesillerin gözünde bir kahraman olarak anılacaktır.

ASDER (Adaleti Savunanlar Derneği) nin, kışladan gelen şahitler olarak  Silahlı Kuvvetlerdeki eğitim sistemine yönelik olarak dile getirdiği yerinde ve haklı tespit ve eleştirilere karşı yapıldığından emin olduğumuz bu açıklama ile yaşadığımız gerçekler göz ardı edilemez.

Mevcut eğitim sisteminin yetiştirdiği darbeci kadroların 28 Şubat sürecinde haksız ve hukuksuz bir şekilde ordudan ihraç ettiği, itibarsızlaştırmaya çalıştığı binlerce subaydan sadece bir kısmı olan, YAŞ kararlarıyla tasfiye edilenlerin itibarını millet namına TBMM iade etti, ancak asıl yaptığı hatayı kabul edip bu kişilerden özür dilemesi gereken Genelkurmay’dan ses yok..! Bu kanunun meclisten geçme sürecinde askeri bürokrasinin ortaya koyduğu engelleme gayretleri de cabası…

…

28 Şubat soruşturması ahtapotun beynine ve ayaklarına doğru “dalga dalga” genişliyor. Dalgalar vurdukça darbe gemisinde yer alanlardan titreme sesleri de gelmeye başladı. Bu soruşturma, tarihin en şümullü, en fazla tutuklunun olduğu bir dava olacaktır. Önümüzdeki günlerde soruşturmaya dahil olan bazı isimler karşısında havsalanızın durma riskine karşı hazır olun..!

Vesselam.