Perşembe, 24 Mart 2016 15:15

Seddi Zülkarneyn ve Yecüc Mecüc

Hazret-i Zülkarneyn’in, Ye’cüc ve Me’cüc denilen bozguncu, fitne ve fesatçı, mütecâviz, vahşî, saldırgan, yağmacı, yıkıcı ve zâlim iki kabilenin şerrinden ve saldırılarından medenî ve mazlûm kavimleri korumak için bir set binâ ettiği, Kur’ân’da geçmektedir. Kuranda sarih olan bu ayetlere iman etmek şart olup bu konuda Ayet ve hadislerin ışığında İslam alimlerinin yorumlarını da hesaba katarak bazı ilginç hususları dile getirmek mümkündür.

Ye’cüc ve Me’cüc’ün Kur’an’da  “Yeryüzünde fesat ve ifsat çıkaran, yıkıp, yakıp, öldüren bir topluluk” şeklinde geçer. Hadis-i şeriflerde ise, “Ye’cüc Me’cüc fitne fesat ve katliam yapan bir kavim” olarak ifade edilmektedir. Hatta o kadar büyük katliamlar yaparlar ki “dünya yaşanmaz” hale gelecektir.

İslam alimleri bu konudaki ihtilâfları çeşitli eserlerle gidermiştir. “Ye’cüc ve Me’cüc, bozguncu, yıkıcı, fesatçı, medeniyet ve huzur toplumlarının eceli hükmünde Allah’ın mahlûkâtından iki taifedir”, denilmiştir. Ye’cüc  ve Me’cüc tarif edilirken “anarşi, bozgunculuk, merhametsizlik, vicdansızlık ve canavarca hareket eden bir topluluk olarak vasıflandırılır. Bunun sebebini de “kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıkarsa, o insan vahşi canavar bir insan olur” denilerek bu kavmin özelliklerinden bahseder. İşarat’ül İcaz adlı eserde, “Bir insanın kalbinde anarşik temayüller inkişaf ederse, artık o insan zevk ve lezzetini merhametsizce tahrip ve bozmakta bulur” ifadesi yer alır. Ayrıca bu konuda "seddin inhidamı, yerin sakalına bir beyaz düşmek ve oğlu olan nev-i beşer de ihtiyar olmasına bir alamettir." şeklinde özetlenmiştir. Yani, seddin yıkılışını dünyanın ömrünün son zamanlarında görülecek bir durum olarak yorumlamıştır. Hatta bu durumu anlatabilmek için, yer insana benzetilerek seddin inhidamı "ihtiyarlıktan bir buruşukluktur" şeklinde tanımlanmıştır.

Kuran’da “Sedd-i Zilkarneynin tahribi ile Yecüc ve Mecüc’ün yeryüzünü fesada vermesi” Kehf suresinde geçer 94. Ayet meali: “Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?" şeklindedir.

Bu seddin sadece külliyetinden bir ferdinin Çin Seddi olduğu İslam alimlerince beyan edilerek şu tespitler yapılmıştır. Kur’ân’ın küllî ve geniş olayları birer örnekte nazarlara sunduğunu, buradan hâdisenin benzerlerine intikal edilmesinin ve belli hisseler çıkarılmasının aklen daha kolay olacağı ifade edilmiştir. Kur’ân’ın kıssalarından hisse alınması gerektiği, bu kıssaların Kur’ân’ın maksatlarına münâsip noktalarının seçilerek hayat ukdeleri hükmünde ana maksada bağlanması luzumundan bahsedilmektedir. Burada önemli olan hususun, hâdisenin detaylandırılması değil, hisse alınması olduğu vurgulanmıştır. Ye’cüc ve Me’cüc ile Sedd-i Zülkarneyn hadisesi, küllî efrâdı içerisinde bir ferdi teşkil eder.  Meselâ Ye’cüc ve Me’cüc’ün bozguncu ve şerîr sıfatlarıyla kıyâmete yakın yeniden çıkacağının ve dünyayı fesada boğacağı da sahih rivâyetlerde yer almıştır.

Sedd-i Zülkarneyn hakkındaki bilgiler de müfessirler tarafından farklı yorumlanmıştır. Bunlar arasında "sedd-i Çin", "başka yerde cebelleşmiş(dağlaşmış)", "sedd-i mahfi  (gizli) olduğu, inkılap ve ahval-i alem setreylemiştir (örtmüştür)" yorumlarını yapanlar vardır. Çin seddinin Sedd-i Zülkarneyn kabul edilmesine cevaz verilebilir. Bu set "müeyyed min indillah (Allah indinde makbul sayılan )" bir zat tarafından inşa olunmuş, ehl-i medeniyeti ehl-i bedeviyetin şerlerinden korumuştur. Bu vahşi kabilelerden bir kısmı, Avrupa'yı herc ü merc ettiği gibi, aynı şekilde Moğollar da Asya'yı zir ü zeber etmiştir.  Ancak konu bundan ibaret değildir. Tarih boyunca birçok yerde saldırgan yıkıcı toplumların zararlarından korunabilmek için bir çok sed yapılmıştır. Bütün bunlar Kur'an-ı Hakim'in değişik yerlerde farklı farklı yorumlanmasına sebep olmuştur. Bu açıdan bakılınca Çin Seddi de, Sedd-i Zülkarneyn'in külliyetinden bir ferdi olabilir. Yine bu isme layık, dünyanın birçok yerinde çeşitli sedler vardır. Bunların bazısı höyük şeklinde örtülerek dağ şeklini almıştır.

Bu ayet ve hadîslerin tefsîri sadedinde yapılan îzâhâtta, meselâ çekirge gibi bir âfetin bir mevsimde pek çok bulunabileceği, mevsim değiştikçe memleketi fesâda veren o yoğun kabilenin hakîkatının mahdud bazı fertlerde saklanacağını, zamanı geldikçe emr-i İlâhî ile yeniden o mahdut fertlerden gâyet çoklukla aynı fesadın başlayabileceği; çünkü onların karakterleri ve yapıları değişmediği, ancak inceldiğini, mevsimi gelince zuhur edebileceğini beyan edilmiştir.

Bu örnekten hareketle; bir zaman dünyayı yaşanmaz hale getiren Ye’cüc ve Me’cüc taifesinin de mevsimi geldiği vakit, izn-i İlâhî ile dünyayı ve beşerin medeniyetini yeniden darmadağın edeceğini, dünyanın yeniden büyük bir şer ve fesat fırtınası yaşayacağı ifade edilir. Allahü Alem; bu şer ve fesat yoğunluğu öyle arsız ahlâksızlıkları netice verir ki, belki de kıyâmet bu şerir yığının üzerine kopar.

Zâten insanın fıtratında bozmak, yıkmak ve zulmetmeye karşı şiddetli bir meyelân vardır. Bu meyelân îmânla ve Allah korkusuyla sınırlanmadığı ve tahdit edilmediği takdirde, ortaya çıkacak fitne ve fücurun Sedd-i Zülkarneyn’e sebep olan Ye’cüc ve Me’cüc’ü aratmayacağı açıktır.

Bu tehlikeyi İslam alimleri hiçbir zaman göz ardı etmediğinden, sedd-i Kur’ânî’nin tezelzülüyle Ye’cüc ve Me’cüc’den daha müthiş olarak, ahlâkta ve hayatta karanlıklı ve zulümlü bir anarşîliğin ve dinsizliğin fesadına karşı tek çarenin îmân hizmetinde kilitlenmek ve yoğunlaşmak olduğu şiddetle haber verilmiştir.

Bu temel prensipler dâhilinde insanlık tarihine bakıldığında dehşetli bir olay anarşi ve fesadın kopmaya başladığı ve daha önce hiç olmadığı kadar yeryüzüne yayılmasını gösterir. Bu olayı savaşlardan ayırt eden en belirgin özelliği savaş esnasında olmayıp sivil yerleşim bölgesi içinde olması ve askerler yerine teröristlerin işbaşında olmasıdır.

İşte 11 Eylül 2001 İkiz kule saldırıları ile dünya yeni bir döneme girmiş anarşi ve terör dünyanın her yerini sarmıştır. Seddi Zülkarneynin tahribi ile Yecüc ve Mecüc’ün katliam ve fesat çıkarma hadisesi, İkiz kulelerin yıkılması ile dünya üzerinde katliamların yapılması birbirine çok benzemektedir.

Benzerlik sadece olayların şekli ile değil isim olarak da dikkat çekicidir. Karn Arapça’da çeşitli anlamlara gelmekle birlikte en yaygın kullanılışı “boynuz” şeklindedir. “Karneyn” kelimesi “çift boynuz” anlamını taşır. “Seddi Zülkarneyn’in tahribi” ile “ikiz kulelerin yıkılması” kelime benzerliği ile birlikte anarşi ve fitne olaylarının başlangıç tarihine denk gelmekle ayrı bir ilginç durum ortaya çıkmaktadır.

Bir hadiste bir hadiste Rasulullahın şöyle buyurduğu rivayet edilir: Buhari hazretleri bir adamın Rasulullaha şöyle dediğini rivayet eder: "Seddin desenli bir hırka gibi olduğunu gördüm. Rasulullah ona: Kendisini görmüşsün, dedi."( Buhari,Mukaddime,bab,7,Yecuc ve Mecuc olayı. Dr. SalâhAbdülfettah Hâlidî, (Çeviren: Ahmet Sarıkaya), Kur'an Öyküleri, KitapDünyası Yayınları, (2.Baskı) Konya 2005: II/231-232)

Buhari’nin Mukaddime’sinde yer alan bu hadiste desenli bir hırka olarak ifade edilen Seddi Zülkarneyn’in ikiz kulelerdeki dış yüzey kaplaması resimlerine bakıldığında hırka desenine benzemesi ilginçtir.

Elbette akla şu sual gelecektir. İkiz Kulelerin yıkılmasında Usame bin Ladin in terör örgütü yer aldığı söylense de bilimsel çalışmalar bu yıkımın bir terör eylemi değil Amerikan Derin Devletinin çok amaçlı bir projesi olduğunu göstermektedir. Buna ne demeli?

Evet, ben de bu işin El-Kaide terör örgütünün bir işi olmadığını ve komünizmin çökmesi ile yeni bir düşman meydana getirilmesi işi olduğunu düşünüyorum. ABD, Sovyetler Birliğinin yıkılması ile birlikte İslam’ı düşman olarak seçti. Hatta zamanın ABD Başkanı Bush “Yeni bir Haçlı seferi” yapılmasından bahsetti. Bu nedenle sigortası birkaç ay önce yenilenen ikiz kuleler ve yanındaki binalar terör eylemi ile değil profesyonel bina yıkıcılarının dengeli ve düzgün yıkımı ile yıkılmıştır. Bu işte uzman olan yani eskimiş binaları yıkan şirketler nasıl çevreye zarar vermeden yüksek binaları bulunduğu yere çökertiyor ise aynı sistem kullanılarak yıkılmıştır. Fakat sigortadan para almak için terör olayı bahane edilerek bütün dünya aldatılmaya çalışılmıştır. Olan çoğu itfaiye eri olmak üzere 2996 kişiye olmuştur.

Bütün bu acı gerçeklerle birlikte İkiz kulelerin yıkılması yeryüzündeki terör örgütlerine ilham kaynağı olmuş derin etkiler bırakmak gayesi ile büyük ve sansasyonel saldırılara girişmişlerdir. Artık sıcak savaşların yerini terör çatışmaları almıştır. Bu ise çok daha tehlikelidir zira saldırının nereden ve ne zaman yapılacağı bilinmemektedir. Elbette sivil zayiatlar çok olduğundan tahribatın şiddeti de büyük olmaktadır vesselam…

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...