Pazar, 24 Ocak 2010 12:18

BALYOZLA ELEBAŞLARI...

BALYOZLA ELEBAŞLARI...

         BÇG..

         1985-86 yıllarıydı. Harp Okullarında ilk kez irticacı-dinci diye öğrenciler alındı, sorgulandı. Tabii bunun BÇG (Batı Çalışma Gurubu)’nun çalışmalarının ilk sonuçları olduğunu anlayamamıştık. Çünkü ülkenin gerçekten sevdalısı olanların tek bir derdi vardı. Bölücülük… Ülkenin dağlarında büyümekte olan terör…

         Birileri fişlemeye ve maalesef -artık söylemek durumundayım- mezheb kökenli bir yapılanmaya doğru gidiyordu. Tabii o mezhepten olan herkesi karalamamak lazım. Bir çoğunun bundan haberi bile olmamıştır.

         1993 ya da 1994 yılıydı. Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU’nun bir açıklamasını okumuştum Zaman gazetesinde “Türkiye İran, Cezayir olmayacak; ama Türkiye asla Suriye de olmayacak.”[1],[2] Okuyunca şaşırmıştım. Çünkü terör vardı. Güneydoğu’daki birliklerde adeta subay astsubaylar dini hayata özeniyorlardı, birlik komutanlarınca özendiriliyorlardı. Dağa giden birliklere Kur’an ve Bayrak veriliyordu. Şehitler geliyordu. Demiştim ki; “bizimkiler de hiç gündemi yakalayamıyorlar.” Maalesef Milli Zemindeki insanların çoğu benim gibi düşünüyordu. Yani habersizdi olanlardan. Oysa birileri BÇG örgütlenmesini çoktan tamamlamış, fişlemelerini bitirmiş, “Balyoz”vari eylem planlarını tamamlanmıştı.

         Vee.. 28 Şubat…..

         Cumhuriyet tarihinin kendi yerli çözümleri olan Milli bir hükümeti iktidarda. Koalisyon Hükümeti ama…. Buna rağmen denk bütçe, sosyal adaleti sağlayan maaş zamları, ülke soluk almış, IMF kapımıza sokulamıyor. Kimin umurunda bu İstiklal Harekatı, İstikbal Harekatı… Düğmeye basan basmış. Anadolu yabancı istihbarat elemanlarınca dolaşılmış, Suriye tarzı bir iktidar vaad edilmiş. Biz uyumuşuz…

         Sonra, “Ordu Peygamber Ocağı değil!” diyen Genel Kurmay Başkanları çıktı, “28 Şubat 1000 yıl sürecek.” dediler.

         28 Şubat Eşiği

         Ancak BÇG operasyonunu yapmış, kurucuları ve icracıları tasfiye ediliyorlardı aynı dış güçler tarafından. İşin başındaki bir kısım General bunu kabullenmiş, mükafat olarak ta muhafazakar bilinen, hatta selamlık/haremlik hizmet veren işletmelerde danışman vs. oldular.[3] Ama bir kısmı olayın farkında değildi. Ya da tasfiye olmayı hazmedemediler. Kolay mı ihanet edercesine sadakatin sonunun tasfiye ile bitmesini kabullenmek!... Düşünün… Sonra?

         CÇG…

         Sonra CÇG (Cumhuriyetçi Çalışma Gurubu)’nu oluşturdular. Bayrak mitinglerinde Atatürkçüyüz diyenler, Ulusalcıyız diyenler, ortak paydası İman ve İslam düşmanlığı olanlar ve AKP karşıtlığı üzerine politika oluşturacağız diye bu ihanet şebekelerine payanda ve dolgu malzemesi olan şuur ve idrakten yoksun kesimler…

         Asıl unsur BÇG tasfiyesini hazmedemeyip CÇG’nu oluşturanlardı. İşte “Balyoz”cu ekip bu kemik ve çekirdek kadroydu.

         Çetin DOĞAN….

         Çetin Doğan BÇG’nin önderlerinden biriydi. Devrin Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’e karşı da net tavrını almıştı. Tüm darbe planlarında adı vardı. Çetin Doğan ve ifadeye çağrılan Kuvvet Komutanları… Ama özellikle Çetin DOĞAN ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN…. Emekli olduktan sonra önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in gider ayak Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı görevine getirdiği DOĞAN'ı Cumhurbaşkanı GÜL görevden aldı.[4] Burada da ilk yaptığı icraat başörtüsü yasağı idi.

         Balyoz Planı

         Sayın Paşa diyor ki; bu bir senaryo! Kabul de cami bombalama, kendi uçağını düşürme… Bu planlar muhtemel olaylara dönük olarak hazırlanmıyor mu? Alınacak muhtemel önlemleri içermesi gerekmiyor mu? Evet! O zaman bu plan bir ihanet belgesidir. Suç sivil bir suçtur. Niteliği ve hedefi sivildir. Öyleyse tüm savcılar harekete geçmelidir. Planların eklerinde imzası bulunan genç subayların değil, general rütbelerinin üzerine gidilmelidir. Genç subaylar 28 Şubat sürecinde zaten korkutulmuşlar, adeta Milli direnç adına imada bile bulunamaz hale getirilmişlerdir.

         Basının ve Siyasilerin duruşu;

         Basının büyük kısmı 28 Şubatı alkışladı, dinamoluk yaptı. Bu guruplar iffetsiz ve namussuzdur. Cuntacıların hiçbiri sadece üniformalılarla darbe yapamayacağını bilir. Sivil birileri ile işbirliği yapar. 1960 yılında CHP teşkilatları ile işbirliği yapılmıştır. Bu ilgililerin anılarında da mevcuttur. CHP aynı yerdedir. Ama MHP’ni anlamakta en azından seçmenleri zorlanmaktadır.

         Cuntacılara karşı olmak TSK’ne karşı olmak değildir.

         Ordumuzu Çetin DOĞAN gibiler temsil etmemektedir. Ordunun gerçek mayası Milletin İman ve maneviyatında gizlidir. Kendileri demişler ya “Milletle el ele veriririz.” Kolayı var, kurun bir siyasi parti de Necip Milletimizden alın boyunuzun ölçüsünü… Yiğitlik kendi halkına karşı yapılmaz, düşmana karşı yapılır. Halkını seviyorsan gel sine-i millete!.... Ne kadar sevdiğini anlat insanlara, hayata bakışını anlat. Kapalı kapılar ardında aşağıladığın gibi toplum değerlerini sokakta da aşağıla bakalım cesaretin varsa…  

         Titre ey halkım….

         Ey Milletim, 1960’ta çok sevdiğin bir Başbakan’ın idamını seyrettin. 1980’de ülkedeki kan ve gözyaşının artırılmasını hem de kardeş kavgasına alet olarak seyrettin. 1997’de ülkedeki Milli, yerli bir hükümetin 28 Şubatla tasfiyesini seyrettin. Şimdi durumun ortada. Ekonomin dibe vurmuş, etrafında ümmet kan ağlıyor, kardeş kavgası sonucu bölünme sürecine sokulmuşsun. Sen hala seyret bakalım…

         Bir an evvel Milli ve manevi değerlerini benimsemiş, edebin, imanın ve ecdadınla uyumlu, IMF’den ve ABD’inden talimat almayan, 28 Şubatçılarla ve hain kadrolarla gerçekten kavgalı, 28 Şubatın darbesinin sonuçlarından biri olmayan gerçek Milli kadrolarda yerini al. Mücadele et.

         Zaman aleyhine işliyor. Sıranın yurduna ve sana mı gelmesini bekliyorsun yoksa…

          

        

                                                        Halil MERT

                                                        (E) Topçu Yarbay

                                                        Strateji Uluslararası İlişkiler ve Yönetim Uzmanı                                                    www.halilmert.com.tr    

                                                        www.halilmert.org 



[1] http://yenisafak.com.tr/Diziler/?t=12.04.2009&c=11&i=180278

[2] “28 Şubat sürecinin en hareketli olduğu dönemde, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonu`nda düzenlenen bir etkinliğe kaldım. Salona girdiğimde davetliler arasında yer alan Çevik Bir`i de gördüm. Protokoldeki yerimi aldığımda birisi yanıma yaklaştı ve `bu notu size paşam gönderdi` diyerek bir kağıt uzattı. Kâğıdın üzerinde `Türkiye`nin İran olmasına asla izin vermeyeceğiz?` yazıyordu. Hemen cebimden kalemi çıkarttım. O notun altına aynen şunu yazdım: `Biz de Türkiye`nin Suriye olmasına izin vermeyeceğiz.` Kâğıdı bir arkadaşımla tekrar Çevik Bir’e gönderdim.”

 http://www.tumgazeteler.com/?a=4905199, 24.01.2010

 

[4] http://www.timeturk.com/%C4%B0%C5%9Fte-%C3%87etin-Do%C4%9Fan%C4%B1n-bozuk-sicili_109836-haberi.html

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Düzenlenme Pazartesi, 25 Ocak 2010 12:18
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

2 yorum

  • Yorum Linki Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU Çarşamba, 27 Ocak 2010 14:51 yazan Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

    Konu güzel, yazılanlar güzel ama yazıya itina zayıf. Halil Mert kardeşim, şu yazdıklarınızı çok daha güzel hale getirmeniz mümkündü. Okurların dikkatini dağıtan, göz zevkini bozan yazı tarzı da cabası. Bakın bu yazınızı vakit bulunca (en kısa zamanda) düzenleyip size mail adresinize geri göndereceğim. O zaman ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Yazısına itina göstermeyenlere gıcık kapıyorum bir yazar olarak kusura bakmayın. Şu kıymetli satırlara yazık oluyor. Bakın Mehmet Erdil kardeşim 2 nolu dipnottaki duruşunuza diyor, oysa o Muhsin Yazıcıoğlu'nun duruşudur. Demek ki bir dağınıklık var. Zaten 1 ve 2 nolu dipnotlar üst üste gelmemeliydi. Birini parantez içi yapıp diğerini dipnot yapabilirdiniz. Selam ve dualarımla

    Raporla
  • Yorum Linki Mehmet ERDİL Çarşamba, 27 Ocak 2010 01:46 yazan Mehmet ERDİL

    2 nolu dipnotunuzda yazdığınız şekildeki duruş ve tavrınızı alkışlıyorum

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...