Pazar, 09 Mayıs 2010 13:22

BAYKAL'IN KASETİ SOLDA KİMİN ÖNÜNÜ AÇAR

DERİN SİYASETTE KAMERA KURBANI OLMAK...

27 Mayıs’tan önce merhum Menderes’in başına gelen bebek davasını başlatan odakla Baykal’ı karalamak isteyen odak aynı diye düşünüyorum. Hatta 2000’li yıllarda TRT Genel Müdürü Kararnamesini imzalamayan Sayın Bakan Tunca Toskay’ın önüne gizli kayıtlar getirildiğinde kararnameyi imzaladığı söylenir.

Sayın Baykal kamera senaryoları ve görüntüleri bağlamında ciddi ve sarsıcı bir sürece girdi fakat Sayın Baykal’ın ilginç bir siyasi direnci var, girdiği anafordan çıkmayı başaracak beceriye de sahip.

Gerçekte benim dikkatimi çeken gelen tepkilerin çeşitliği oldu. “Türk aydının kafasının en karışık olduğu bir konuymuş” diyebileceğimiz tepkiler gördüm.

Neden Anayasa değişikliği çalışmalarının son günü?
TBMM’de Anayasa oylamalarının bittiği saatlerde muhtemelen Baykal’a artık ihtiyaç yokmuş diyenler bir oyun başlattılar. Aslında bu derin devletin her zamani adi alışkanlığından başka bir şey değil.

27 Mayıs’tan önce merhum Menderes’in başına gelen bebek davasını başlatan odakla Baykal’ı karalamak isteyen odak aynı.

Eski bakanlarımızdan birinden bizzat dinlemiştim. Kendisi iç güvenlikten sorumlu bakanlıklardan birinin koltuğuna oturtulduğunda özel devlet dairemiz Sayın Bakanı davet ediyor. Özel devlet kurumumuzu ziyaret ederken tesadüf bu ya (!)  o arada bir TV kaydı ekranda dönüyor. Bakanımızın çok özel görüntüleri… “Bizde sana zarar verecek kayıtlar var, ayağını denk al” tehdidi bakanımıza hatırlatılmıştı.

Derin generallerimizin çok sevdiği Yılmaz Büyükerşen’in ismini yakında duyabiliriz.

Sayın Baykal’ın Anayasa değişikliği sürecinde “engellemesi başarısının mümkün olmadığı” görüldüğü anda görüntülerin servis edilmesi önemlidir. Taktik değiştirildi diye düşünüyorum. Yani Deniz Baykal istifa ettirilmeliydi. Yeni bir yapılanma gerekiyordu.

Artık yargı, ordu ve siyaset üçlüsü gizli güç odağının hakimiyeti  için yeterli olamamıştı. Yeni sol oluşturulmalıydı. Halkı etkileyecek ve solu toparlayacak siyaset gerekiyordu.

Olayın görünen yönü ise çok çeşitlilik arz etti

Bazı bakışlar görüntülerin içeriğine, bazı bakışlar yöntemine, bazı bakışlar görüntünün öznesine odaklandılar.

Kamera kurbanı ünlü bir siyasetçi olduğunda özel hayat ve mahremiyet hatırlandı. Arena programlarında intihar ettiren kamera kayıtları unutuldu, tam bir çifte standart.

Kamera kurbanı karşı dünya görüşünden olduğunda pireyi deve yapanlar şimdi de deveyi pire yapıyorlar.

Telekulaktan rahatsız olanlar “Sıra kimde” diyerek feryat ediyorlar, içerikle hiç ilgilenmiyorlar.

Bazı iyi niyetli çifte standartçılar “Siyasetçinin özel hayatına saygı duyulmalı” diyerek siyasette standardı düşürüyorlar. Halbuki bugün karısını aldatan yarın toplumu da aldatır.

Kamera günümüzde vicdanlardaki yasakçının yerini almaya başladı.

Her türlü ikiyüzlülüğü ve yalancılığı deşifre eden gizli kayıt çok çirkindir. Ama gücü ve imkanı elinde bulunduranların gizli kötülük yapmaları daha da çirkin değil mi?

Artık teknoloji çok ilerledi muhasebe Mahkeme-i Kübraya kalmıyor. Eline, beline, diline hakim olamayanlar siyaset yapmasınlar.

Derin insaniyetin derin siyasetin önüne geçmesi böyle münkün olur.


Nevzat TARHAN / Haber 7
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

Son Düzenlenme Salı, 11 Mayıs 2010 14:31
Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « MÜTAREKE BASINI?! GÜNDEMİN EN'LERİ »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...