Pazar, 19 Aralık 2010 11:47

Darbeler ve eğitim

Darbeler ve eğitim

Aziz vatanımız 50 yıldır darbelerin etkisi ve darbecilerin zulmü altında yaşıyor. Toplumu sürekli çatışma halinde tutarak sistemi yöneten zalim zihniyet 12 Eylül öncesi yüzlerce öğrencinin ölümünü seyretti. Bir gece ansızın geldi ve terör olarak nitelediği olayları bitiverdi.

Sonra acımasız sopası ile geçleri sindirip hizaya soktu.

Önce kavga ettirdi sonra kendisi dövdü. Hem de hiç acımadan.

“Netekim hem soldan, ham sağdan adamlar astık” diye de övündüler. Toplumu sindirdiler. İdealsiz, züppe, saygısız gençler yetiştirdiler.

Bakın sokaklara bu gençler kimin evlatları. 3 kuruşa her şeyi değişen maneviyat yoksunu gençler nasıl odluda her yerde bitiverdi.

Gayri meşru hayatlar nasıl meşrulaştırıldı. Çıkarcılık, hortumculuk nasıl patladı. Nasıl odluda her köşe başı kumarhane oldu. Her gün kumar oynanıyor. Devlet eli ile piyangolar, şans toplarlı, iddialar çekilişler. Her gün oynanan at yarışları. Bir de utanmada 18 yaş altı giremez yazmışlar. Fark etmiyor ki içeri girmeden de oynuyorlar zaten.

Toplum bunlarla oyalanırken darbe zihniyeti sistemi kontrol etmiş olmanın verdiği huzurla yeni darbeler planlıyorlar.

Neden.

Çünkü darbe mantığı ile yetiştiler. Çünkü sistemin kollanması görevi verildi kendilerine. Düşmanı dışarıda aramak yerine kendi halkına düşman oldular. İç tehdit algısı diye de militarist ifadeler türettiler. Yeni yetişen nesil de artık darbe mantığını olurlar hanesine kaydetti. Milli güvenlik dersi için görevlendirdikleri askerler milletin evlatlarını fişledi. Fişlemeye devam ediyorlar. Yargıyı kontrol altına alıp kendi zihniyetinin dışındakilerin eğitilmelerine müsaade etmek istemiyorlar. Katsayı dayatmaları ile ayrımcılık yapıyorlar. Türkiye son referandumla vesayet zincirlerinin bir kısmını kırdı lakin daha pek çok yol var.

Askerlerin eğitimdeki gizli ellerinin de kaldırılması gerekiyor. Milli güvenlik dayatması ile eğitime müdahalenin önüne geçilmelidir.

Elitizmin eğitim üzerindeki etkileri

Ülkemizde elitler kendi okullarını kurdular. Devlet okullarında ise soyut eğitimlere yönlendirdiler. Maneviyata saldırıp düz adamlar yetişsin, elitlere ses çıkarmasın. Soygun düzenine itiraz etmesinler diye eğitim üzerinden nemalandılar. Artık şimdi kendi üniversiteleri de var. Kendi adamlarını kendi üniversitelerinde yetiştiriyorlar. İncelemek serbest. Biraz etrafınıza bakarsanız bunu göreceksiniz.

Askerleri kışkırtarak imama hatip liselerinin varlığını darbe gerekçesi saydırdılar.

İslami eğimi sınırlandırdılar. Üniversite yollarını kestiler. Meslek liselerini de kurban vermekten çekinmediler. Gelinen sonuçta hatalarını anlamış gibi davransalar da direnç devam ediyor.

Ülkenin geleceğinin inşa edebilmesi için düz liseli düz gençler yerine mesleğe yönelen, başarılı olanlarının ise kendi branşlarının mühendisleri, yöneticileri olan gençlerin yetiştirilmesi için önlerinin acilen açılması gerekir.

Dümdüz liseler ve Anadolu liseleri.

Peki ne kadarı üniversiteler gidebiliyor. Dışladığınız gençlerin hiç olmazsa başarılı olanlarının önünü neden kapattınız.

Neden yargıyı siyasallaştırıp dönülen yanlış yolları da kapatmaya çalışıyorsunuz.

Memleketinizi sevdiğinizi söylüyorsanız eğitimdeki aksaklıkların çözümü için hükümetlere yardımcı olmalısınız. Siyasi tarafgirlikle, senin adamın, benim adamın zihniyeti ile memleketi bir yere vardıramazsınız.

 

Misyonerlerin eğitime verdikleri zararlar.

ÇYDD(Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) gibi foyası ancak son zamanda ortaya çıkan gizli yapılanmalar maalesef eğitim sistemimizde çok derin yaralar açtılar.

Toplumdan çuvalla topladıklarını parmak aralarında vererek gençleri kendilerine kul ettiler. Utanmadılar. Genç kızları adiliklerine alet ederek fuhuş bataklıklarına sürüklediler. Ortaya çıkınca da irtica yaygarası bastılar. Öteki kesimi susturdular.

Artık susmak yok.

Artık ortaya çıkan pislikleri söyleyeceğiz. Ülkemiz adına, Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi Türkan Saylan gibi adı Türk kendi Hristiyan misyonerlere teslim etmeyeceğiz. Biz kendi evlatlarımızdan sorumluyuz.

Dinlerine o kadar sadıklar ve saygılılar iseler önce kendi toplumlarını düzeltsinler. Kitap yardımı adı altında misyonerlik faaliyetlerine  müsaade etmemeliyiz. Dikkatli olmalıyız. Kendi vakıflarımızı acilen kurup yardıma muhtaç gençlerimize kendi ellerimiz ile yardım ulaştırmalıyız. İslami hassasiyeti olan dernek ve vakıflara attıkları iftiralara kanıp yardım elimizi çekmemeliyiz. Sorgulamalıyız, izlemeliyiz, bu dernek ve vakıflarda gerekirse fahri denetçi görevleri almalıyız. Su-i istimal varsa buna kanunların yardımı ile elbette müsaade etmemeliyiz fakat evlatlarımızın geleceğini kurtarmak adına sorumluluktan kaçmamalıyız. Toplum bilinci oluşturmalıyız.

Yoksa eğitim ve öğretimde sürekli in çık oynayarak bir yere varamayız. Zaten derin misyonerler de öyle olmasını istiyor.

Toplumu derinden sarsan mihrak yapılanmaları deşifre etmeliyiz. Deşifre olanları gündemde tutarak gençlerimizi aydınlatmalıyız. Bu görev bu ülkede yaşayan tüm ebeveynlerin ve eğitim görevlilerinindir.

Haydi geleceğimiz için çocuklarımıza yatırım yapalım. Geleceğimizi kurtaralım.

Kendi eğitim politikalarımızı gerçekleştirelim. Bunun için akil adamlardan ekipler kuralım.Hükümetlere ve yetkili makamlara destekler verelim.

Maddi ve manevi eğitim ve öğretimi birleştirip içselleştirelim.

Bundan yaklaşık 100 yıl önce Bediüzzaman Said Nursi konuya çok değerli bir bakış açısı getirdi.

“Vicdanın ziyası, ulûm-u dîni-yedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”

Bu harika ifadeleri hem açalım, hem de bu günkü gözlüklerimizle olayları irdeleyelim.

Ülkeyi Hortumlayanların mazeretleri var mı?

Pek çok kişi ya da kurum devleti, ülkeyi ekonomiyi hortumlamaktan mahkemelere düştüler. Bunun eğitimle ne alakası var diyebilirsiniz.

Elbette çok alakası var. Maneviyattan yoksun zihniyetin ürünü tüm bunlar.

İçinde Allah korkusu olan hiç kimse ne devletin ne de bir başkasının malını çalmak gibi adi bir düşünceye girip bu tür pislikleri irtikap etmez.

Elitizmin sıkıcı bataklığında boğulanlara bir ders, Ülkeyi yönetenlerin kulaklarına küpe olmalı.

 

Ahmet TÜRKAN – HABERNAME

Son Düzenlenme Pazartesi, 20 Aralık 2010 11:53
Ahmet Türkan

MBA

www.ahmetturkan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Erol Gündüz Pazartesi, 20 Aralık 2010 17:22 yazan Erol Gündüz

    Güzel bir yazı olmuş tamamen katılıyorum.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...