Cuma, 12 Eylül 2014 16:47

KORKU YAYARAK YÖNETİCİLERİ KONTROL ETMEK

Kamuda çalışan bir arkadaşım diyor ki; “Vali ve Kaymakamların sorumlulukları çok ağırdır. Bir de şimdi Cumhurbaşkanımızın geçmişten beri Halkla beraber olun, halka iyi davranın.” talimatı var ki, Mülki amir olan Vali ve Kaymakamlar ilçeleri, köyleri dolaşmaya halkla beraber olmaya çalışıyorlar.”

      Burası çok güzel. Ancak devamla; “Özellikle bazı İl, İlçe Emniyet Müdürleri vardır. Derler ki; “Duyum aldık, o bölgeye giderseniz baskın olacak, ya da güvenliğiniz tehlikede.” Bakarsınız o gayretli Mülki amiri hem avucuna alır, hem de kontrolüne. Esasında duyum falan da yoktur. Olsa bile Emniyetin görevi Mülki Amire engel olmak değil, tedbir almaktır.”

      Yöneticilerin korku yayarak kontrol altına alınması ve kurumların karalanması ile ilgili birkaç örnek üst üste geldi. Malum Sayın Bülent Arınç’a 2009 yılında suikast düzenleyen bir Albay yakalandı.

      1983 yılında Kara Harp Okulu’nu sivilden kazananların mülakat ve spor testleri var. Akabinde sağlık muayeneleri. Erkan Yılmaz Büyükköprü ile o zamandan beri tanışırım. Devre arkadaşım. Ama görev yerlerimizin uzak oluşundan dolayı 15 yıldır kucaklaşamamıştık. Erkan her birerimiz gibi temiz bir Anadolu çocuğudur. Amirlerinin gözünün içine bakarak, aşkla çalışan fedakâr bir adamdır. Bunu duyarım ve bilirim. Yıllar sonra dün karşılaştık Erkan’la. Eşi, kızı…

      Tabii hemen merak ettiğim konuya girdim. Çünkü ben ayrıca AKPARTİ’nin üyesiyim. Erkan’ımın suikast iddiasında bulunulduğu Sayın Arınç’ı da çok seviyorum. “Konu özetle nedir?” diye sordum. Medyada çıkan suikast timi iddiaları, krokiler, vs.nin asılsız olduğunu, kendisinin ne o gün ne de geçmişte Arınç’ın evinin 1500 m. yakınından bile geçmediğini, ihbarcının 155’e değil Emniyet Terörle Mücadele Şubesinin telefonuna internet kaynaklı bir iletişim numarası ile aradığını anlattı. Aklıma hemen ilk gelen şey şu oldu. “Kendi mesai arkadaşlarından kork, kuşkulan. Kesinlikle onlardan biri ihbarcı.”

      Erkan devamla; “Beş yıl oldu, iddianame bile yazılmadı.” dedi. Tabi burada beni ilgilendirdiğini düşündüğüm cümleleri ise şunlar: “Ben de en az Sayın Arınç kadar Müslümanım. İman sahibiyim. Kendisine karşı hiçbir kötü düşünce taşımadım. Ama çok mağdur oldum. Eşim günlerce gözyaşı döktü. Hakkımı Allah’ın huzuruna da kalsa alacağım.” Evet, bu cümlenin kısmen AKPARTİ mensubu biri olarak ben de muhatabıyım. Gönlümden geçen Sayın Arınç gibi yufka yürekli ve hissiyatlı bir büyüğümün derhal Erkan Yılmaz Büyükköprü Albay’a ulaşıp, olayın aslını öğrenip helalleşmesidir.

      Dönemi çok net hatırlıyorum. Malum 28 Şubat sürecinde ülkemde büyük bir katliam yaşandı. Gencecik insanların hayatları dindar oldukları suçu ile karartıldı. Hepimizde bu dönemin kini ve kızgınlığı var. Yine Balyoz İddianamesini hatırlayın. Hani EK’lerin birinde “Camilerin bombalanması” provokasyonu vardı. Altında da Kurmay Binbaşı Hüseyin Özçoban imzası vardı. Hüseyin de devre arkadaşım. Mütedeyyin bir ailenin mütedeyyin bir evladıdır. Eşinin durumundan dolayı teğmenken dinci diye ordudan atılma konumuna sokulmuş bir subay. Akademide öğrenci iken seminerlere götürülüyorlar. Başlarında kocaman Birinci Ordu Komutanı, ABD’li Türk Düşmanı Dani Rodrik’in Kayınpederi Org. Çetin Doğan var. Yargılama sürecinde de yazmıştım. “Mahkemede TSK hiyerarşisini bilen bilirkişiler olmalı.” diye. Hüseyin kardeşim de asla bu düşünce ve duruşta biri değildir. Yargılama yeniden yapılırken, mahkemede bilirkişiler olmalıdır.

      Sonuç, Birileri ülkemde 28 Şubat Sürecinde korku yaydı. “Şeriat gelecek, vahşet yapacaklar.” diye. Cami önlerinde nöbetçi şeriatçılar vardı 5-10 kişi sürekli basına malzeme. Muz tarikatları çıkmıştı, şeyhinin tenasül uzvunu öpen.. Akabinde ki süreçte de görünen o ki, yöneticiler darbe, suikast vb. haberlerin abartılması ile korkutulmuşlar.

      Elbette, “Ateş olmayan yerden duman tütmez.” Ancak şu unutulmamalı. Müslüman hiçbir menfaat karşılığı iftira edemez, zulüm edemez. Peki kimin metodu bu iftiralar, kumpaslar.. İşte Hanefi Avcı, işte eski Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal. İçimizden yürekli insanlar da mağdur edilmediler mi? Faruk bey şimdi Emniyet Genel Müdür Yardımcısı. Zaten bu görevlere gelemesin diye bizzat maiyetindekiler tezgah kurmadılar mı?

      Taşlar yerine oturdu. Artık gerçekten helalleşme zamanı. Bir zamanlar Sayın Tayyip Erdoğan’ı Amerikancılıkla suçlayıp hedef yapanlar kendilerinin ABD, İngiliz ve Alman maşalarınca kullanıldığını itiraf edemeseler de gördüler. Bu tarafta ise herkes Paralel hukuksuzluk ve iftira şebekelerinin boyutlarını ancak gördü ki bu yargı mensupları Ergenekon sürecinde yani 7-8 yıl önce dahi aleni olarak “Tayyip kim, gerekirse O’nu da alırız.” diyebilecek kadar fütursuz ve enaniyetleri kudurmuştu. Devlet kimsenin malı değildir. Devlet halkın hükümranlık aracıdır. Mazlum Sayın Arınç ise O’na hakkı iade edilmeli, tabii Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü ise O’na da hakkı iade edilmelidir.

      Artık ülkem ideolojik kaygılardan arındırılmalıdır. Abdulhamid Han, dindar olduğu için “Kızıl Sultan” diye rencide edilmedi. Bilin ki siyonizme ve dayatmalarına direndiği için, Musul, Kerkük petrolleri başta olmak üzere petrol sahalarını İngiliz ve Almanlar’a peşkeş çekmediği için. Yani Milli bir adam olduğu için maalesef cumhuriyet Türkiye’sinde de hep kötü anıldı. Bakın Sayın Enerji Bakanımız ne diyor: “İngilizler kudurdu.” Neden acaba?

      Artık duruşu Milli olan insanlar kucaklaşmalıdır. Kim kimden özür dileyecekse dilesin. Helalleşilsin. Unutmayın ki; Mahkeme-i Kübra mahkemelerin en adilidir ama en ağırıdır da. Oraya kalan hesapların buradan daha ağır geçeceğinden eminim.

Son Düzenlenme Cuma, 12 Eylül 2014 16:59
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...