Perşembe, 13 Kasım 2014 12:37

GAZZE’ler gazel olmasın !

Gazze gazel oluyorken gazel okumak, Batı Şeria’da nifak kaynarken beddua etmek, Kudüs ve merkezdeki Mescid-i Aksa batırılıyorken sadece ah vah etmek  neyi kurtarır?  İnsanlığın nefsi-emmaresi: İsrail, … insaniyeti katlederken susmak, ne büyük  bir sorumsuzluk, ne elim bir acı, ne büyük bir katliam…. Eliyle, diliyle müdahale edememek veya etmemek, kalbiyle buğz edememek veya etmemek vicdanların buzlaşması demek.

Buzlaşmış vicdan üzerine hangi insani değeri inşa edebilirsiniz? Binaları yükseltebilirsiniz fakat insaniyeti yüceltemezsiniz. Vahşi hayvanların bile korktuğu zulmü işleyenler, kalplerini yiyen aç kurtlar olabilir ancak.

İnsanlığın son deminde insanlık sürünüyor, şırıngalanmış dünyevileşme zehrinden, sefahat sersemliğinden ayağa kalkamıyor...  Film seyreder gibi savaş seyrediyor veya haberleri de film zannediyor.

Nasıl olsa uzak diyarlar! Öyle mi acaba? Neme lazım duvarından atlayıp öteye geçemiyor, bilmiyor ki o duvar bir gün yıkılacak da altında kalacak. Zulme karşı sukut, insanlığın sukut-u hayali... Ayıkken uyur gezerler zulüm tokadıyla mı uyanacak?

Adam sıraya koymuş pataklaya pataklaya geliyor, dünyanın gözü önünde koca bir millete sokak çocuklarının ağzıyla küfrediyor. Gizlemiyor artık kendini, aleni geliyor, Deccalizmin yeni versiyonu sinemalarda, futbol sahalarında…Toplaşmış kafaları, sefahate düşmüş duyguları, şüpheler üşüşmüş  düşünceleri ve hatta tüm insanlığı köle yapabilir artık!  

Şu anda siyonizm saati  tıkır  tıkır  işliyor. Yakım, yıkım, kan, gözyaşı…Biz bu hale nasıl düştük? Hadis-i şerifde  gelmiş ki:”Ahir zamanda Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka başına geçecek eşhas-ı müdhişe-i muzırraları, İslamın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek az bir kuvvetle nevi beşeri herc’ü merc eder ve koca Alem-i İslamı esaret altına alır” deniliyor.

ÇARE..?  Zamanın bediisinin sözlerinde; ”Ey ehli iman! Zillet içinde esaret altına girmek istemezseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı..” innemel mü’minune ıhvatün “ kal’a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı ve ne de hukukunuzu muhafaza edebilirsiniz

Hal de belli, çare de… Belli olmayan bizim belirsiz tutumlarımız ve tutarsızlıklarımız, post kavgaları, küçük hesaplar. İçte olan büyük cihadı küçümsememiz , basit hevesler, tamah, tembellik ve dünya için vatanperverlik. Nefis esaretinden tam kurtulamamak, kalp ülkesini keşfedememek, kainatın oyun ve oyuncak olsun diye yaratıldığını unutmak…

Temizlenmiş bir kalbin akıl uhuvvetiyle  vücut hanesinde muhabbeti hakikatle tesis etmek;  aile fertleri arasında hürmet ve muhabbetin iyice yerleşmesi, komşuluğun kardeşliğe dönüşmesi, mahalle ve şehir dairelerinde açılımın devam ederek memleket ve alem-i İslam’a uzanması, ve insanlığı kuşatması…

En önemlisi de, hizmeti dava şuuruyla icra eden cemaatlerin; kendi içinde ve diğer kardeşlerle  olan münasebetlerinde muhabbeti azami seviyeye çıkarmak…Demem o ki; herkesin yapabileceği iş var ve herkes işini iyi yapacak. Yok olmağa razı değilsek(!),  var olmak için çalışacağız.

Gazel okunacak zaman değil, yüreksiz gayretler bir işe yaramıyor. Gönüllerde kopacak bir ”huuu” fırtınası, kum tanelerini zalimlerin gözüne sokacak güçtedir. Kumsallarda gönül eğlendirmekle olmaz bu işler.

VELHASIL, sözün bittiği yerdeyim ve varlığımızın sebebi olan DUA ile yazımı bitirmek istiyorum; Ya Hayyu Ya Kayyum Ya Kahhar Ya Cebbar, yeryüzündeki Müslüman kardeşlerimizi zalimlerin şerrinden muhafaza eyle, Eman ver bize, emniyet diliyoruz. Ya gafur ya selam, kusurlarımızı bağışla, şeytani nefis füzeleri ıskalayarak üzerimizden geçsin de ebedi Gazze’lerimiz gazel olmasın Ya Rabbi….İzzetin, Celalin, Azametin, Kibriyan  hürmetine istiyoruz, Ey Rabbi Rahimim, istemeyi sen verdin bize, zira  biliyoruz ki vermek istemeseydin istemek vermezdin…..

                                                                                                         MEHMET KANMAZ

                                                                                                           (Mazlumun ahı)                                                                                                                                               

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki KASIM ÇAKIR Pazartesi, 17 Kasım 2014 22:57 yazan KASIM ÇAKIR

    Değerli kardeşim, Mehmet bey, yüreğinize, elinize, dilinize sağlık. Çektiğimiz acı, göz yaşı ve yarayı çok güzel anlatmışsın. Aynı zaman biz müslümanların durumunu, ahvalini, vaziyetini, ne hissettiklerini, hassasiyetini. Son olarak da, bu acı, gözyaşı, zulüm ve işkenceden kurtulmanın gayretini ve DUA yı hatırlatıyorsunuz. Teşekkür ederim.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...