Pazartesi, 05 Ocak 2015 09:30

KÜRT’ÜN KARDEŞLİK İMTİHANI

Avrupa, gelişmişlik ve aydınlanmasına Fransız İhtilali’ni mihenk yaptı. Monarşi ve derebeyliklerin yıkılmasında gerçekten de büyük payı vardı ihtilalin. Bu kısım doğru. Yalan olan da şuydu. Fransız İhtilali sonucunda Milliyetçilik Akımları gelişti. Nerede? Avrupa’da mı? Hayır! Sömürdükleri ve parçalamayı planladıkları Devlet-i Al’i Osman gibi diğer ülkelerde. Yani Fransız İhtilali ile zayıflayan monarşi ve derebeyliklerini büyük liberal şirketlere dönüştürüp küçücük parçalara ayırdıkları ülkeleri bu uluslar arası şirketler aracılığı ile sömürmeyi planladılar. Tabii bu plan aslında Birinci Dünya Savaşı’nda uygulandı. Savaşın hedefi büyük petrol bölgeleriydi. Bu bölgelerin çoğu Türk Milleti’nin ve İslam Ümmeti’nin kontrol alanlarındaydı.

Birinci Dünya Savaşı’nın en büyük sonucu, Osmanlı ve İslam Medeniyeti’nin Türk ve Arap iki büyük Milletinden Arap’ı Türk’ten kopardılar, yetmedi, aşiret devletçiklerine böldüler. Tabii başlangıçta isyan ettirdikleri Şerif Hüseyin’e vaat ettikleri Afrika’dan, Arap Yarımadası’ndan Anadolu’ya büyük Arap Krallığı idi. Osmanlı Ordusu’ndaki Arap Subaylara bile bunu vaat etmişlerdi.

Araplar açısından sonuç maalesef ortada..

Peki ya Türkler? Ya Anadolu’muz? Burayı boş mu bıraktılar zannediyorsunuz?

Kürtler Birinci Dünya Savaşı’nda ve İstiklal Harbi sürecinde asla en küçük bir fire vermedikleri gibi, Türkler’le beraber Misak-ı Milli yemini için kavgada omuz omuza durdular.

Sonra ne oldu? Lozan’da Türk Heyetinde Osmanlı’dan kalan siyasiler yoktu, İstiklal Harbi’nin kurucu ve Lider Komutanları yoktu. İttihatçılardan kalanlar ve Hahambaşı Haim Nahum vardı. Listeyi yazmıyorum buraya ama siz insaf için bakın listeye de görün hiç tanımadığınız kişileri. Kimler? Kimin adamları? Bilmiyoruz.. İncelenmeli tek tek bu adamlar..

Lozan’la kurulan “Türkiye Devleti’nin asli unsuru Müslümanlardır.” dendi, gayrimüslimler azınlıktı.

Sonrası tam bir ihanet ve vahamet. Madde Planında hür, mana planında dönüştürülmeye çalışılan paryalaştırılan bir Millet haline getirilmeye çalışıldı Anadolu.

Bundan sonrası Kürtçülük yapmaktan, PKK’ya yardım ve yataklık etmekten mahkûm olmuş bir dostun ağzından; “Türkiye’de İslam’a karşı, Milli değerlere ve Medeniyetimizin derin köklerine karşı bir kavga başlatılınca Şeyh Said, (-Böyle İslam Düşmanı bir devlette bizim işimiz olamaz.) deyip ayaklandı.” diyor. Sonra Seyid Rıza’nın Sayın Başbakanımız’ında anlattığı idam hikâyesini anlatıyor. Akabinde bir asır Kürt ve doğu insanı hep itildi.” diyor. Devamında da; “Ben Batman’lıyım. Bana 1990’lı yıllarda işkence eden polisler yoruldular beni döverken biri dedi ki; “Namaz vakti geçecek, namaz kılalım.” Giderlerken arkalarından seslendim. “Yahu ben gevur muyum? Ben de kılacağım.” Gittik, beraber namaz kılıp döndük ki -biliyorsunuz ben çocukluğumdan beri namazlarımı hep kıldım.- dönüşte işkenceye devam ettiler. Çünkü ben Kürt olarak suçlu doğmuşum.”

Sonra şöyle devam ediyor. “Şimdi birileri samimiyetle çıktılar. “-Ey Kürtler! Biz kardeşiz, İman kardeşiyiz.” diyorlar. İnanıyoruz bu çağrıya ama alışmak ta zaman alacak. Kolay değil 100 yıllık itilmişliğin ardından gelen kucaklaşma.”

Kazakistan’dan akrabalarımız anlatıyor. “Kazakistan Çimkent’te yani Kazakistan’ın en gelenekçi ve muhafazakâr bölgesinde 2. Dünya Savaşı yıllarında Kafkasya’dan sürülen Türkler ve Kürtler var. Hala aynı mahallelerde ve Türk adı altında yaşıyorlar. Devlete ve Millete bağlılar. Çoğu İşadamı ve zanaatkâr. Çok nazik ve çalışkan insanlar.” Evet, dindar Kürt Anadolu’da da öyleydi. Önce faşist ve tektipleştirmeci uygulama ve baskıları ile cumhuriyetin kurucu kadroları öldürdü, işkence etti ve itti. Aslında bunları Türkler’e de yaptılar. Sadece Kürtler’e değil. Sonra Apo ve PKK bölücülüğü yayarken ahlak ve İmanı da hedefe alarak halkı değersizleştirdi. Oysa önce sistemin sonra PKK’nın aşağıladığı toplum değerleri bizi bir araya getiren çimentoydu.

Bu baskıların büyük tarafı Türklerde; eğitim sistemi, bölücülük, tektipleştirme ve terör olayları büyük etkiler bırakmadı. Türkler, Kürtler başta olmak üzere medeniyetimizin diğer halklarına karşı kardeşlik duygularını kaybetmediler. Bunu gidin hacda ve umrede de görün. Hala tüm İslamlar’ın siyasi merkezi İstanbul ve Ankara ise bu Türk’ün kardeşlik İmtihanını geçtiğinin en bariz delilidir.

Şimdi sıra Kürt’ün Kardeşlik İmtihanı’nda. Nasıl Adriyatik’ten Çin Seddi’ne imanı, edebi, davulu, zurnası, sazı, ağıdı, uzun havası, ortak mazisi ile Türk ile bir ve beraberse yarın için de aynı kararlılığı gösterme zamanıdır. Çevre coğrafyanın, İslam Ümmeti’nin ve medeniyetimizin ihyası ancak bu Büyük Birlikle mümkündür. Kürt’ün feraset ve izzeti ile geleceğe yürümesi ancak Türk’le olacaktır. Tarih ve İman kardeşliğimiz bunun en büyük delilidir.

Son Düzenlenme Pazartesi, 05 Ocak 2015 12:05
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

2 yorum

  • Yorum Linki Halil MERT Cuma, 23 Ocak 2015 05:57 yazan Halil MERT

    Teşekkür ederim kardeşim..
    Dua ile kalınız..

    Raporla
  • Yorum Linki Nejat ÖZDEN Çarşamba, 07 Ocak 2015 10:30 yazan Nejat ÖZDEN

    Güzel olmuş ..Kaleminiinize sağlık..Halil Bey.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...