Pazartesi, 14 Aralık 2015 09:04

ADALET BEKLİYORUZ

Bir ülkede adaleti nasıl sağlarsınız?

Önce yasaları adil yapmak suretiyle, tabii ki. Sonra da bu yasaları herkese ayırım yapmaksızın, aynı şekilde uygulamakla...

Ülkemizde yasalarımız adil mi?

Hayır, adil değil. Hala 12 Eylül darbe anayasası yürürlükte olduğundan, her ne kadar epey rötuşlar yapılmışsa da, düzeltilecek çok maddeler maalesef yerlerini korumaktadır. Bu maddelerin detaylarına girmek istemiyorum, çünkü ayrı bir makale konusu olup, şu an mevzumuzun dışındadır.

Diyelim ki; anayasamız çok güzel hazırlanmış, mükemmel bir anayasadır. Uygulama esnasında sergilediğimiz tutum ve davranışlarımız da yine bizim adaleti tesis etme konusunda başarılarımızı doğrudan etkilemektedir.

Genellikle  yalpaladığımız konuların başında şahıslar mevzusu gelmektedir. Yani; uygulayan şahsın kişilik yapısı ve uygulanan şahsın mevkisinin durumu hadiseyi doğrudan etkileyebilmektedir. İnsanlık tarihi boyunca yasalar güçlüler ile güçsüzlere farklı işletilmiştir. Bunun önüne geçmek hiç de kolay olamamaktadır. Öğrendiğimiz kadarıyla insandan insana farklılık göstermeyen uygulamalar sadece Peygamberlerin hayatlarında ve saadet asrında tecelli etmiştir. Bunun dışında kısmi uygulamalar olmuşsa da, tüm insanlık tarihini nazarı dikkate aldığımızda çok az yer kapladığını üzülerek görmekteyiz.

Bir ülkede adil olmasa dahi mevcut yasaların hiç olmazsa kişiden kişiye farklılık göstermeden, eşit bir şekilde uygulanması toplum vicdanını biraz rahatlatır, aksi durum ise ciddi sosyal çalkantılara sebebiyet verir.

Yakın zamanda şahit olduğumuz 28 Şubat süreci ve sonrası gelişmeleri hakkında birkaç konuya değinmek istiyorum. İrtica paranoyası ile mevcut hükümet postmodern bir darbe ile alaşağı edildi. Onun öncesinde yükselen Refah Partisi, Fazilet Partisi serencamında yapay hadiselerle memleket darbe ortamına hazırlandı. Onun da öncesinde TSK kendi içinde temizlik (!) yaptı, yükselen değer İslamın önü kesilmek istendiği için, işe evvela kendi evlatlarını yemekle başladı. Binlerce subay, astsubay, askeri öğrenci sorgusuz sualsiz, düzmece rapor ve iftiralarla, disiplinsizlik yaftasıyla, savunması dahi alınmadan, yargı yolu kapalı olarak re'sen emekli edildi. Halbuki bunlar en disiplinli askerlerdi. En önemli özellikleri; dindar olmaları yani, islami hassasiyetlerinin yüksek olup, dini vecibelerini hakkıyla yerine getirme çabaları ve eşlerinin de tesettürlü bulunmalarıydı. Açıkçası, planlanan ve yaklaşmakta olan darbeye destek vermeyecek olmalarıydı!

Sonra; gel zaman, git zaman devir döndü, darbeciler tutuklandı, yargılanmaları başladı.

Y.A.Ş kararları ile atılmış olan dindar askerler; bir referandum ile Y.A.Ş. kararları üzerinde değişiklik yapılıp, iadeyi itibarlarını alarak, yeni rütbelerine kavuştular, ama üniformalarını giyemediler. TSK bu evlatlarını bünyeye kabul etmediğinden, devletin değişik kademelerinde araştırmacı kadrolarında istihdam edildiler. Geleceğe yönelik bir düzeltme ve düzenleme yapılmış oldu. Bu insanlar geçmiş mağduriyetleri hakkında hiçbir tazminat alamadıkları gibi, henüz haklarını da tam olarak almış değillerdir. En önemlisi, o dönemin mağdurlarından hala haklarını alamamış olan; kararname mağdurları, askeri okullardan atılanlar ve emekliliğe zorlananların mağduriyetleri ise olduğu gibi durmaktadır.

Sonra ne oldu? 28 Şubatın mimarlarının, TSK içerisinde yasa dışı BÇG çetesini kuran tutuklu darbecilerın yargılanmalarına devam edildi. Yakın zamanda da, Balyoz ve Ergenekon gibi bazı davalar sona erdi ve paralel devlet yapılanması ile mücadele kapsamında paralel örgüt tarafından kendilerine kumpas kurulduğunu kabul ettirerek, beraat etmeyi başardılar. Daha ilginç yanı ise, devletten tazminat almaya hak kazandılar. Peki bu insanların zerre kadar acımadan, dindar personel kıyımına maruz kalan gerçek mağdur ve mazlum insanlar tazminat alabildiler mi? Hayır! Hatta hala bir sürü mağduriyetler de devam etmektedir.

İşte bu kabul edilemiyor.

Üstelik, adil olduğuna inandığımız insanlar tarafından kişilere göre farklı uygulama yapılıyorsa, adalet temin edilemiyorsa, bu hiç olmuyor!

Ümidimizi kaybetmedik! Adaletin en kısa zamanda tecelli etmesini ümitle bekliyoruz.

Gürcan Onat

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...