Perşembe, 22 Eylül 2016 12:18

Ortadoğu’da Derin Sessizlik ve İngiliz Savaş Oyunları Nerde Duracak

Son 300 yıla baktığımızda İslam coğrafyasında süren bir İngiliz rahatsızlığı mevcut. İngilizlerin kurnazlığı altında yatan bir gerçek var ve bu yüzden bu konu iyi irdelenmesi gereken bir konu. İngiliz krallığının gücünü nereden aldığını öğrenmek istiyorsak, İngilizlerin derin siyasi yapılanmasını takip etmemiz gerekir.

İngilizler, tarih serüvenindeki bütün savaş ve strateji hatalarından ders alan ve bunu akıl kurnazlığı ile en iyi şekilde harmanlamasını bilen bir topluluktur. Okuyan ve planlamayı geliştiren siyaset teorisyenleridir. Buna verilebilecek en büyük örnek Osmanlı’yı yıkma planlarıdır. İngilizler, Osmanlı’nın yıkılması için yaklaşık 250-300 yılık bir planlama yaparakMüslüman coğrafyada haçlı zihniyetini hâkim kılmak için Ortadoğu, Asya ve Afrika’da akıl almaz oyunlar sergilediler..

Osmanlı yaşam ve kültürel tarihini unutturmak için… İslam dininin unutturulması, İslamiyet hakkında rencide edici söylem ve dedikodulara yol vermek için… Peygamber Efendimiz (sav)ile sünnetleriyle, yaşamıyla alay etmek için… Hak dinin tebligatı olan Kur’an-ı Kerim’i miladını doldurmuş olarak göstermek için var güçleri ile İslam’a saldırmaktalar.

Bazı konuları iyi incelediğimizde İngiliz (veya haçlı) zihniyetinin birçok noktada başarılı olduğunu görebiliriz.

Peki, neydi bu başardıkları?

Büyük Osmanlı İmparatorluğu’nu unutturamasalar bile hafızalardan silikleştirmeyi başardılar.

İslam gibi barışçıl bir dini, terörle eşdeğer göstermeyi başardılar.

Ancak unuttukları bir nokta, başaramadıkları bir iş de vardı:

Azim ve yüksek iradeyle İslam’a bağlılığının mezara kadar arkasında olan ve Peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) sünnetine bağlı olan ümmeti dağıtmak... 

Osmanlı’nın yıkılması ile birlikte gelecek 200 yılı planlayarak dünyayı yöneten İngiliz aklını ve siyasetini iyi analiz etmeliyiz. 

Bazen bizdeki aydın veya yazar diye geçinenlere bakıyorum da, ABD üzerine dev siyaset binaları inşa etmeyi maharet sayarak, asıl şeytanın yüzünü gizlediklerinin farkında bile değiller.

İngilizlerin ABD’yi kobay güç olarak kullanması dünya düzenini yerle bir etmiştir. Sanırım asıl amaçları: “Barış ve demokrasi adına mücadele” adı altında yürütülen İngiliz sömürgeci zihniyeti ve misyonerlik faaliyetleridir. Bu manada dünyayı cehenneme çeviren batı ahlaksızlığı ve pişkinliğidizginlenemez boyutlara ulaşmıştır.

Son zamanlarda Vatikan’ın uşağı olmuş paralel yapı yine Türk dünyasını kullanarak halkı Hıristiyanlığa yönlendirme çalışmalarına girişmesi af edilir durum değil. Bu hain projenin İslam’ın içindeki kavgacı mezhep ayrışmalarından ve kimi cemaatlerin birbirlerini ötekileştirmelerinden beslendiğini söyleyebiliriz. 

Bu bilerek veya bilmeyerek yapılan hata batının misyonerlik faaliyetlerine katkı sunulduğu anlamına geliyor. Bunun açık örneklerini, Gülen Cemaati’nin veya Türkiye’de uyuyan hücre tarzı bazı cemaatlerin, haçlıların bir hizmetkârı olduğuna şahitlik ederek hepimiz gördük.

Türkiye’nin dört bir yanının kuşatılmasını ve perdenin arkasındaki büyük oyunu, Müslümanların Türkiye üzerinden iyi okuması gerekir. 

Çanakkale’de yarım kalmış hesaplaşmanın meydanı Suriye olmuş durumda. Burada bizlerin üzerine düşen Suriye üzerinden Ortadoğu’yu işgal eden emperyalist güçlerin asıl amacının İslam’ın sancağı olan Türkiye’yi içten ve dıştan kuşatmak olduğunu bilmek ve buna göre fiile geçmektir. 

İngilizlerin fırtına öncesi sessizliği ve PYD’nin ABD bayrağı altında yol alması ne denli kirli anlaşmaların yapıldığı gerçeğini yüzümüze vuruyor.Düne kadar terör listesinde olan PKK, PYD, P-JAK, TİKKO, Dev-Sol, Dev-Yol, TKP/ML gibi birçok örgüt ne oldu da bir anda sarmaş dolaş oldular?Peki, DAİŞ’in diğer taşeron bölgeye terörist sevk ederek terör alanları yaratması? Kuşkusuz hedef Türkiye’dir!

İngilizler bir yandan terör örgütlerine lojistik, araç-gereç sağlaması yapıyor ki bu da sahne arkasında kirli işler döndüğünün ispatıdır. Bu manada İngilizlerin tarih boyunca hafıza-i beşerde, politik ve siyasi olarak zeki olduklarını göz ardı etmememiz gerekir. İşte bu noktada önemli olan bizlerin bunun ne kadar farkında olduğu ve çözüm olarak neler ürettiğidir. Bu fitneye, fesada karşı nasıl siyasi ve politik hamleler geliştiriyoruz? Bu noktada hükümetin derin çalışmaları olması gerektiği kanaatindeyim.

Ülkemin aziz milletine selam olsun. Dua ile kalın. 

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...